Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Monthly Archives: Şubat 2009

Benim küçük esnafım…#1

Küçük esnaf sempatim had safhada. Topkapı'dan Avcılar istikametinde, sanırsam ki Cennet Mahallesi'nin oralarda, bir yerlerde, geçen yaz bir bisikletçi açılmıştı. Dükkanı şu şekilde tasvir etmek mümkün; dükkanın önüne koyulan 10, bilemedin 15 bisiklet, ucuza kaçıldığını her halinden belli bir tabela, bir tane masa, bir tane sandalye. O kadar. Dükkanın içi bomboş. Her Allah'ın günü o güzergahtan geçerken dikkat kesilirim, gram ilerleme yok dükkanda. Bir tane dolabımsı birşeyler koymuşlar masanın yanına o kadar. Belki de bisiklet sayısı biraz artmış olabilir, ona dikkat edemedim. Yaz mevsimi, okullar kapandı, haydi bakalım Çin malını çocuklara satalım ana temalı bu girişim yaklaşık 9-10 aydır ayakta. İnşallah işleri filan da iyidir, allah bol kazanç nasip etsin.

Koptu kopacak fırtına!

nice yıllar senin için, senin için yaşadım ben, korkakça aldılar seni, aydınlığa koşarken, yollara sürdüler beni, yüreğim acıyor ama, yollarında doğdum şimdi... her gecenin sabahı var, elbet zulmün bedeli de, her mayısta bahar coşar, sonsuz bir yaz özlemiyle, analar hiç ağlamazlar, bin…

İ. Melih Gökçek

Ankara'yı ve bilhassa tüm Türkiye'yi, bu sürrealist belediye başkanından kurtaracak her türlü girişimi, oluşumu, başkan adayını ve hatta uçan kuşu, boka konan sineği bile, herşeyi ya, herşeyi destekliyoruz!

This is Michael Jordan’s Game

Hep tartışırlar ya, o büyük oyuncu şu küçük oyuncu. Gençliğimize damga vurmuştur Michael Jordan. Şimdilerde yeni Jordan'lar yaratmaya çalışıyor NBA organizasyonu. Onunla ilgili ufak bir video. Mücadele edenlerin asla kaybetmeyeceğini bize…

Hızlı trenimiz ismini arıyor

T.C.D.D. resmi web sayfasına koyduğu bir formla Türkiye'nin ilk hızlı treninin ismi ne olsun diye sormuş. Düşündüm, düşündüm, ne olmalı, ne olmalı diye kendimi yedim durdum. Ama sonra yaratıcı bir isim bulmak için çok da uzaklara gitmemem gerektiğini farkettim. Ne de olsa Türkiye'nin ilk hızlı treni bu değil, 22 Temmuz 2004 tarihinde Pamukova'da raydan çıkan 1oo'den fazla yolcunun hayata veda ettiği bir hızlı trenimiz vardı. Biraz hatırlayalım, sonra da hızlı tren için bir isim buluruz birlikte.

Tayyip, bir çaldır, kaydedeyim teli…

Davos'la ilgili tantana devam ededursun, daha ilk günden beri aklımı kurcalayan abuk sabuk bir detay var. Artık daha fazla içimde taşıyamayacağım, bitsin bu işkence. Şimdi Davos'ta Erdoğan'la Peres/moderatör ittifakı arasında mevzu çıktı, Erdoğan zirveyi terketti filan. Buralarda bir sıkıntı yok, çok açık. Sonra Erdoğan helikopterle Almanya'ya hareket etti, ordan da sanırsam ki ülkeye döndü. Akşamın ilerleyen saatlerinde bir haber düştü ajanslara, Peres, Erdoğan'ı aramış, tavrından dolayı özür dilemiş. Burası da tamam. Merak ettiğim ise şu, şimdi bu adamlardan birisi İsrail Cumhurbaşkanı, bir tanesi Türkiye Başbakanı. Ee ikisi de Davos'ta olduğuna göre makam odalarında değiller, dolayısıyla cep telefonundan görüştüler. Peki, Peres Erdoğan'nın telefonunu nerden biliyor? Yani nerden biliyor derken, Erdoğan Başbakan olunca ABD Başkan'ından tut, İsrail'e, ordan İran'a kadar tüm başkanlara, başbakanlara telefonunu mu veriyor? Ya da onlar mı Erdoğan'a veriyor? Ya da herhangi bir uluslarası kongrede karşılaştılar, "hacı bi çaldır kaydedeyim senin numarayı" muhabbeti mi dönüyor?

Google’dan kıyak: Fasulyeden Abonelik

Google'dan çocuklar vardı geçen evde, tanırsınız belki, Larry Page ile Sergey Brin... "Abi napabiliriz sizin site için?" dediler. "Olm google aramalarından abuk sabuk ziyaretçi göndermeyin yeter" dedim. "Haa bir de bu aralar Hadise, düm tek filan arayan olursa bize gelsin, hitimiz artsın." "Hay hay..." dediler, Larry açtı laptopunu, iki satır kod yazdı, "tamamdır abi" dedi. Ben de gitsinler de Lost izleyeyim diye "tamam işte, hadi yeter" dedim. Ama Sergey bir dal sigara daha otlandı benim paketten. "Abi, istersen sizin okurların e-posta adreslerini toplayalım, sonra siteye yazılan yazıları her gün e-posta adreslerine yollayalım. Hep sürekli takipçiniz olurlar, ilgi artar filan" dedi. Larry de "hay aklınla bin yaşa kanka" dedi, bu sefer FasulyedenKom'a iki satır kod yazdı. "Lan" dedim "sen bizim sitenin şifrelerini nerden biliyorsun?" Hiç oralı olmadı kerhaneci Larry. "Tüm interneti aldınız, doymadınız Allahsızlar" dedim, güldü gevrek gevrek.

Şubat Ayında Nisan Esintisi

Aşağıdaki sözler bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, Çetin Altan'a "2008 Yılı Kültür Sanat Büyük Ödülü" verilirken yapılan konuşmadan bir alıntı: