Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Monthly Archives: Nisan 2009

Ya siz ulan! Ya da biz! Ama muhakkak birimiz!

Habervaktim.com diye bir internet sitesinin haberi. İnsanlıktan nasibini almamış, alabildiğine yobaz, alabildiğine nefret dolu bu internet sitesi Vakit Gazetesi'nin internet cenahı. Daha önce yüzlerce kere yaptıklarını Prof. Dr. Türkan Saylan’ın Ergenekon soruşturması kapsamında evinin aranması konusunda da yaptılar. Türkan Saylan kanser tedavisi görüyor. Kemoterapi’nin orta yerinde. Doktorlar durumunun çok ciddi olduğunu vurguluyor. Tedavinin bir neticesi olarak hocanın saçları dökülmüş. Ve saçlarını bir başörtüsü ile kapatıp çıktı basının karşısında. Peki habervaktim.com adlı internet sitesini hazırlayan, annesiyle ilgili bazı sorunları olduğundan şüphe duyduğum -alabildiğine- müslüman (!) editörler ne yaptı?

Altın Gününde Dünya’yı Kurtarmak

"Abi şu herifler de sabah akşam yatıp ne para kazanıyor" geyiğini yapmadım diyen varsa bir adım önce çıksın iki tokat atayım, çünkü bu geyiği yapmayan bir insan evladı olduğuna inanmıyorum. Denetçi olur, futbolcu olur, köşe yazarı olur, Ahmet Çakar olur, başka bir şey de olur fakat bunlardan bir tanesi mutlaka bu geyiğin kurbanı olmuştur. Aslında birazdan bahsedeceğim mesleği düşününce "bu adamların aldığı her kuruş helal olsun abi, çok çalışıyorlar" diyeceksiniz.

Ordular ilk hedefiniz: Google’dır; İleri!

Dün zilyon tane haber sitesine yansıyan bir haber vardı. Habere göre Atatürkçü Düşünce Derneği, Atatürk'e ve Kemalizm'e hakaret eden bir sitenin Google Sites hizmetinden faydalanması sebebiyeti ile Google'a erişimin engellenmesi için mahkemeye başvurmuştu. ADD'nin resmi web sayfasında konuyla ilgili bir açıklama olmadığı için, bu haberlerin mutlak doğruyu yansıtıp yansıtmadığından emin değilim. O yüzden yazıyı "Eğer doğruysa..." ekseninden götüreceğim. Elbette aksi yönde bir haber ya da açıklama gelmesi durumunda bunu belirtmemiz hiç te umrumuzda olmayan basın meslek ilkelerinden birisi. Misal ADD aslında Google'un değil de, sadece o sitenin kapatılması için talepte bulunmuş olabilir, o durumda yazının bir bölümü hükmünü yitirir tabii.

Kutlu Doğum Haftası vs. Mevlit Kandili

Dini konularda ahkam kesmek hiç kolay değil. Özellikle Türkiye gibi müthiş bir hız ve arsızlıkla çoğalan bir muhafazakarlık akımına maruz kalmış bir ülkedeyseniz, ağzınızdan çıkacak kelam size ana, bacı küfür ya da taşlı sopalı bir kavga ile geri dönebilir. Bu, temelde İslam dininin 21. Yüzyıla denk düşen gölgesi ve özellikle demokrasiyi hazmedememiş, Ortadoğu ülkelerinin gergin yapısı ile de alakalı elbette. Kişisel anlamda, dinle aram pek iyi değil. En iyi olduğu dönemde de bir Gülen cemaatine ait bir yurtta namaz kılıyor numarası yapıyordum. Çünkü namaz kılmayı bilmeyen, 10 yaşındaki küçük bir çocuktum ve namaz kılmak zorundaydım. Göz ucuyla sağımdakini kesiyor; o eğilince, ben de onu taklit ederek eğiliyordum. Ağzımı da belli belirsiz kımıldatarak dua okuyor numarası yapıyordum. Yani, yanımdaki namaz kılınca, ben de namaz kılmış sayılıyordum.

Likya Yolu

Fethiye’de başlayan, Antalya’da sonra eren; 52 Likya kentinden en önemli 19 tanesinin dahil olduğu; zaman zaman deniz kenarına indiğiniz, zaman zaman da 2300 metre yüksekliğe tırmandığınız muhteşem bir yoldur Likya yolu. Çok ilginç bir şekilde bu yolu 1999 yılında Kate Clow isimli bir İngiliz oluşturmuş. Tabii oluşturmuş derken, yaptığı o güne kadar birbirinden kopuk ve çoğu ilgi görmeyen irili ufaklı rotaları, üşenmeyip tek tek taşları işaretleyerek bir bütün haline getirmek ve ortaya bir harita çıkarmak. Daha sonra Garanti Bankası’nın sponsorluğunda rotayı belirleyen taşların yerine tabelalar koyulmuş, haritalar basılmış, kitaplar yazılmış. Ehh bize de endüstriyel trekkinge karşı Likya kültürü oluşturmak adına bu yazıyı hazırlamak düştü. İşte karşınızda dünyanın en güzel 10 yürüyüş rotasından birisi kabul edilen Likya Yolu.

Bobiler’de Lailacılar Fasulyeden’de La ilahe İllallahçılar

Evet, şayet Allah'ın selameti üzerimize olursa bu oylamadan alnımızın akıyla çıkacağımızı düşünüyorum. Niye? Çünkü İslam'ın bütün şartlarını yerine getiren, bununla yetinmeyip kıçıkırık bir oylama için diğer dinlerin de şartlarını yerine getiren gözleri dönmüş bir topluluğuz. Oylama bittikten sonra keşiş olarak hayatımızı geçirebiliriz. Ickisitesi.com, alkoledoyamadim.cjb.net gibi sitelerle ilişki içindeyiz. Bir üyemiz ordan sipariş verdiğinde admin hemen bizim mümine işaret çakıyor. Yediklerimize dikkat eder olduk; brownie'de cheesecake'te bile helal kesim arıyoruz, zemzem suyunda marka seçiyoruz. En büyük rakibimiz olan bobilere kimlerin oy verdiğini de çok iyi biliyoruz. Ip'lerini, youtube'a hangi dns'ten girdiklerini, oynadıklarını oyunların cracklerini çözdük. Velhasıl-ı kelam dersimize iyi çalıştık, geçemesek bile çıkışta hocayı dövmek üzere dahkedeki arkadaşları kiraladık. Blog ödülleri sitesine de iki çift lafımız var, geri dönüşüm kutularından FasulyedenKom oyları çıkmasın lütfen. Kalbinizi kırarız.

Bugün oynanacak derbiye isimler

Şöyle bir taradım geçmişi, 7 Aralık 2004’te yazmışız bu sitedeki ilk derbi yazısını. O günlerde yazılara yorum yapılamıyordu elbette, gerçi siteyi de –parmakla saydım- toplam 5 kişi ziyaret ediyordu. Dolayısıyla kavgası, gürültüsü olmadı. Lakin daha sonra yazdığımız benzer yazılarda gerginlik eksik olmadı ki, gerginlik dediğimiz şey de Fenerbahçe-Galatasaray maçlarının amentüsü. Kavga, gürültü, stres, hüzün, sevinç, çoşku, çığlık, gözyaşı, bik, bik bik... Derbinin tadı, ruhu da bu değil mi zaten? Bunlar olmasa Kayserispor-Ankaragücü’nden ne farkı var?

Senin için Ulvi, senin için!

Nasıl ki Türkiye doğu ile batı arasında bir köprü; bizim Ulvican'ımız da vahşi Afrika ile modern Türkiye arasında bir köprü vaziyeti görmektedir. Lakin bu barış elçisi dün sabaha karşı 5…

BÖ2009: Neden en iyi biziz, neden değiliz?

Blog Ödülleri’ne Topluluk Blogları kategorisinde aday olduğumuzu, çok iddialı olduğumuzu, eğer seçilmezsek ödül törenini döner bıçakları ile basacağımızı daha önce duyurmuştuk. Herhangi bir aksilik olmaması durumunda 15 gün sürecek oylama süreci bu gece 00:00’da başlayacak. Sitedeki sayaç şu sıralarda 12 saat gibi bir sürenin kaldığını gösteriyor. Heyecanla rakamların düşmesini izlerken FasulyedenKom’un neden yılın en iyi topluluk blogu olduğunu ve neden olmadığını sıralamak isterim.