Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Monthly Archives: Mayıs 2009

Metrobüs Kazası

Dün metrobüs ile Mecidiyeköy istikametine gidiyorum. Körüklü otobüste, tam körüğün yanındaki koltuklarda, gidişin tersine doğru sağ tarafta oturuyordum. Çağlayan durağına kadar girmek üzereydik ki önce acı bir fren koydu metrobüs, ardından kornaya bastı, dedim "werdure sıkı tutun oğlum giriyoruz bir yere". Çat diye bir ses duydum, Ardından bir şeyi ezdik. Çığlıklar falan basıldı ön taraftan. Metrobüs durdu. Sağ tarafıma baktığımda yerde yatan adamı gördüm. Düşünün adama çarptık adam körüklerin yanında iken durabildi otobüs. Başından feci şekilde kanlar geliyor. Hemen fırladım ön kapıya doğru şöför şaşkınlıktan bana açıklama yapıyor. "Önüme birden çıktı" falan. Dedim ki boşver şimdi kapıyı aç.

Dahke #8

Her ne kadar BÖ! oylamasında Bobiler’e oy verdiği camiada kulaktan kulağa dolaşan Immo’ya kişisel garezimiz olsa da, 3-5 kişi herhangi bir Kadıköy sokağında yakalarsak ağız, burun dalacak olsak da Dahke dediğin kendi kurumsal kimliğini oturtmuş, Immo’suz da elbet yürüyebilecek, seyirtebilecek, senden, benden, sokaktaki adamdan, tribündeki omuzdaştan teşekkül, hep okumak istediğimiz, arsızca yazmak istediğimiz, psikopat bir coşkuyla sevmek istediğimiz mahallenin güzel abilerinden, canımız, kanımız ve hatta bilfiil yoldaşımız. 8. Sayıyı çıkaracaklar da biz öyle, uzaktan seyredeceğiz… Olmaz öyle. Detaylar aşağıda...

Poetry Slam

Bugün size "Poetry Slam" diye bir olaydan bahsedeceğim. Aranızdan bazılarınız okumuşsunuzdur belki bu kelimeleri ve kendi kendinize sormuşsunuzdur ''ulan bu Poetry Slam de ne?'' diye. İşin içinde, dışında, ortasında, kenarında, köşesinde ve zaman zaman her tarafında birden bulunan birisi olarak size Poetry Slam denen olayın ne olduğunu açıklamayı kendime görev edinmiş bulunmaktayım. Zira son zamanlarda konu hakkında yoğunlaşan sorular da bu görev sevgisini itekledi, dürttü ve ''hadi hadi anlat artık'' dedi, ben de ''iyi madem'' diyerekten koyuldum yola.

Sansüre Sansür | Yay! Hareketi

Türk internetinin baskın karakteri sansüre karşı gelmek amacıyla oluşturulan SansüreSansür hareketi tüm hızıyla ve yaratıcı fikirlerle sürüyor. Yarın intranet'i dönüşeceğinin, İsmail Türük kliplerinden başka birşey izleyemeyeceğimizin sinyallerini veren Türk internetini kurtarabilmek adına katılmak, desteklemek ve yaymak boyun borcudur. Sticker, poster ve çekilen videolara şu sayfadan ulaşabilirsiniz. Manifesto da aşağıda. Tık tık...

Kriz, sana kriz, bana kriz…

Malumunuz kapital dünya ve haliyle Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz yaşanmakta. Gerçi krizde en kötünün geride kaldığına dair inanışlar iyice arttı. Ancak yine de ABD finans şirketleri ile başlayan zor günler, reel sektörün, yani bakkalın, çakkalın da içine dahil olmasıyla aldı başını yürüdü. Hepimiz, az ya da çok bu krizin etkilerini hissettik, hissediyoruz. Gerçi Türkiye olarak krizlerle yaşamaya alışkın bir ülke olmamızdan dolayı, bu yaşananlar da nedir, bize koymaz ama en basitinden bu satırların yazarı olarak bendeniz de bu sene kriz bahanesiyle maaşına zam alamamış zavallı bir beyaz gömlekliyimdir -ki çevremizde çok daha kötülerini yaşayan insanları görüyor, yaşadıklarına uzak veya yakın bir şekilde tanık oluyoruz.

Star TV Hakkında Suç Duyurusu

Avrupa Birliğinin telif haklarına ilişkin uyum yasaları ve bölgesel yayıncılığa ilişkin kısıtlamalarından dolayı Şampiyonlar Ligi Maçlarının yayın hakları, yayınların Türksat’ın iz düşümünde bulunan tüm ülkeleri değil sadece Türkiye’yi kapsayacak şekilde yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Doğan TV de, Türkiye haklarına Star Tv için 2012 yılına kadar sahip olduğu Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında, “Geo Blocking” (bölgesel sınırlama) adı verilen bu sınırlamayı saygı ile karşılamış, bu nedenle söz konusu karşılaşmaları BISS sistemiyle şifreleyerek yayınlamaya karar vermiştir. Star Tv karasal vericilerden yayınların izlenebileceği gibi D-Smart kullanıcıları da yayınları sorunsuz izleyebilecektir.
Bu açıklama ile başlamıştı uydu alıcısıyla Şampiyonlar Ligi maçlarını izleyememe dönemi.  Evinde oturup izleyebilmek için ya soyu tükenmekte olan karasal yayını, ya pek çok yerde bulunmayan kablolu yayını, ya da Türkiye'nin her tarafında bulunan D-Smart'ı kullanmalıydık. Yerseniz tabii...

Denizli Kümeye!

Şimdi bu delidolu, muhteşem, çılgın, holigan taraftarı olan horoz tayfasına neden böyle bir başlıkla gider yapıldığını filan sorabilirsiniz. Belki dayanacaklar siteye oluk oluk ama olsun ulan, tehlike bizim göbek adımız... Kısaca o maçın öncesini, sonrasını biraz hatırlayalım.

Oradaydık: BÖ Ödül Töreni

Juvenal henüz daha İ.S. 55 yıllarında Roma halkının yozlaşması üzerine Yergi yazmamak zor iş demiş. İsa’dan epey bir sonra, 2000’li yıllarda, Juvenal kalkıp gelse, okusa ne der bilmiyorum ama, FasulyedenKom olarak kendi meşrebimizde 5 senedir yergi yazıyor, çiziyor, yorumluyoruz. Mecmuanın Sokak Çocukları, bu 5 yıllık serüvenlerinin en ilginç, en heyecanlı gecelerinden birisini Blog Ödülleri sayesinde yaşadı kuşkusuz. Gazetelere konuk olmalar, ödül törenlerine davet edilmeler, gelen onlarca tebrik maili filan hiç de alışık olduğumuz şeyler sayılmaz. Blog Ödülleri törenine dair birkaç detay var, anlatmamız gereken. Sonrasında bu konuyu bir daha açmamak üzere kapatmak niyetindeyim.

Sus dedik mi, susulacak!

guiza-2 İnönü'de Sus işareti bir Fenerbahçe klasiğidir. Bir hafta öncesinde "İnleyen Nağmeler..." diye başlayıp, 91. dakika kapalıya karşı "Şampiyonluk yarınlara kaldı..." diye bağırmak tribünlerin amentüsüdür. Beşiktaş kalesine aşırtma gol atmak ise ne kadar kazma olursanız, ne kadar formsuz, ne kadar acıların çocuğu suratlı olursanız olun; ne kadar sezon boyunca taraftarınızı kanser ettiyseniz, ne kadar saç baş yoldurduysanız yoldurun Fenerbahçe'de forvet olmanın yegane şartıdır. İnönü'de beyinlere kazınan kahrın adı Serhat'tır, Tuncay'dır, Anelka'dır, Kezman, Alex ve şimdi de Guiza'dır. Dünyanın en kazma forvetinden gol yemek, üstüne üstlük sus işareti yemekse Beşiktaş taraftarının vazgeçilmez kahrıdır. Semih'inki olsa olsa baldır, kaymaktır. İslam Çupi'nin yıllar önce dediği gibi, Fenerbahçe o kolu lavabonuza sokmasını iyi bilir. Sus dedik mi susulacak ulan! Böyle biline!