Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Monthly Archives: Eylül 2009

Sene 2009, Yer İstanbul

Sene 2009. Yazın sonları, sonbaharın da ilk günlerini yaşıyoruz. Kent İstanbul. 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş. Gururluyuz. Mart ayında yerel seçimini yapmış, son 5 senesinde koltukta olan bir ismi ve…

Bekir Coşkun Hürriyet’ten ayrıldı.

Maliye Bakanlığı’nın Doğan Yayın Holding şirketlerine tarihi bir vergi cezası verdiği gün, Hürriyet Gazetesi’nin –şahsım adına- en okunası yazarı Bekir Coşkun’un istifa haberi geldi. Medyatava farklı birkaç kaynaktan haberi doğruladığını açıkladı. Yine Hürriyet, yine ilginç bir zamanlama... Hatırlayanlar olacaktır, yine Doğan Holding şirketlerinden Petrol Ofisi’ne EPDK tarafından yine çok ciddi miktarlarda ceza verilmiş, aynı gün Emin Çölaşan kovulmuştu. Dün de 3.8 milyar TL vergi cezası alan gruptan Bekir Coşkun ayrılmış oldu.

Dostluk 0-1 İtfaiye

Uçaktan indiğim an karşıma çıkan çöl sıcağı başlarda beni maçın havasına sokamasa da sonrasında gazeteci edasıyla siz Fasulyeden okurları için maçtan notlar almaya başladım. Maçın önemi malum sol vurgusu ve işçi kardeşliği olduğundan sahadaki futbolla alakalı bir şey demeye gerek yok; zira sahada futbol yoktu. Peki neler vardı bu atmosfer içinde gelin beraber kurcalayalım.

Avcılar’a Bir Baş Gerek

Çok sevdiğim bir dostum yakarıyordu; "Başsız kaldık ağabey..." derken gözünde alevlenen o hüzünle harmanlanmış isyan, bir yüce dağı delik deşik edebilecek kudrete haizdi. Fakat çaresizliği vücut diline yansıyor, elleri başının üzerinden yüz hatlarından bir çarşaf gibi kayarak parmak uçları çenesinin altında birleşiyordu. Üşüyordu. Soğuktan değil, yalnızlıktan üşüyordu.

Raporlar tam, gömün çocuğu!

Fenerbahçe Futbol Okulu öğrencilerinden Ali Duran Örnek antreman sırasında göğsüyle kontrol ettiği bir topun ardından yere yığıldı. Hastaneye yetiştirilmeye çalışılan minik kardeşimiz ne yazık ki kurtarılamadı ve bu küçük yaşında Fenerbahçe formasını kendisine kefen yaptı. Minik kardeşimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine de –her ne kadar yetersiz de olsa- başsağlığı dileriz. Bu büyük acının yanında lafı edilir mi bilmiyorum, ancak kulüp yönetiminin yaptığı açıklama da başka bir üzüntü nedeni olarak fenerbahce.org sayfasının tarihe düştüğü notlardan birisi olarak yerini aldı.

Sosyal bir varlık olarak İnsan…

Toplumsal iletişim son derece önemli. Neden? Toplum içinde iletişemiyorsan, sosyal bir varlık olmaktan uzaklaşıp, hayvanlığa doğru yol alıyorsun. Bu da hayatı oldukça zorlaştırıyor; hem senin, hem de etrafındakiler için. Çok da umrunda mı peki? Zaman zaman hayır. Nezaket sahibi, ince ruhlu bir insan olmadığımı kimseye atlatmama lüzum yok sanırsam. Lakin bildiğin bir öküz de değilim. Sabrım zorlanmadığı sürece...

İsyan Ediyoruz!

Çoğunluğu kombine bilet sahibi Fenerbahçe taraftarları olarak; Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nun kale arkası tribün biletlerine biçtiği 55 Liralık fiyatı protesto ediyoruz! Localara ve/veya diğer pahalı tribünlerin kombine fiyatlarına yapılacak küçük bir düzenleme ile, aynı maddi fayda elde edilebilecekken, "yadsınamaz bir Türkiye gerçeği" olan dar gelirli kitlelerin, 55 Liralık biletle Fenerbahçe'den koparılmasını protesto ediyoruz!

Çiftlik

Kafasına göre iş yapan adama “Tabi oğlum yaparsın babanın çiftliği zaten” denir ya bu cümle Türkiye Süper Ligi’ne cuk diye oturuyor son yıllarda. Muhteşem Haluk Ulusoy (!) yönetiminden bu yana Federasyonda bir çiftlik durumu hâkim. Kimin eli kimin cebinde, kim kime ne yapıyor belli değil. Tabi biz o kadar Fenerbahçe, Galatasaray derdine düşmüşüz ki asıl önümüzde yaşanan rezillikleri görmüyoruz. Yıllardır “Burası Patagonya değil” söylemleri ile kulaklarını çınlattığımız sevimli ülke bile herhalde bize götüyle gülüyordur.

“Aha oraya yapalım köprüyü Kadir…”

Şehr-i Saadet’e 3. köprü yapılacak ya, şimdi “Solcular hep böyledir, birinci köprüye de karşıydılar” çapsızlığının ekmeğine yağ sürmek korkusunu da içimde barındırarak köprünün yeri seçilirken izlenen yöntem üzerine iki kelam etmek isterim. Hali hazırda edilmişi de var, dileyen ordan başlayabilir. Şimdi, 15 milyonluk bir şehre boğaz köprüsü gibi devasa bir köprü yapılıyorsa eğer süreç nasıl işlemelidir bir düşünelim. Bilim adamlarından oluşan bir komisyon kurulur. Bu komisyon köprünün yapılmasının artı ve eksilerini ortaya koyar. Ardından yapılması elzem sonucu çıkarsa araç trafiği/yoğunluğu, zemin durumu, çevre, ekoloji gibi konularda raporlar hazırlanır. Daha sonraki aşamada şehir idarecileri de istimlak ve arsa durumuna ilişkin çalışmalar yaparlar. Ve en uygun yer bulunur. Değil mi? Yaklaştınız. Ama cevap tam olarak bu değil.