Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Monthly Archives: Kasım 2009

Telefon dinliyorum, gözlerim kapalı…

Yalnız ve güzel, alabildiğine çekici, seksi, ateşli ülkemde bir dinlenme yaygarası daha kopuyor bugünlerde. Bu kez dinlenen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı. Dedikodu, iddia filan da değil; Adalet Bakanlığı’nın başsavcısını dinleyen bir ülke olduğumuz resmen kanıtlanmış durumda. Türkiye için şaşılacak bir durum mu? Değil. O zaman bu yaygara neden değil mi? Yani, kendi adıma konuşuyorum, Adalet Bakanlığı’nın başsavcıyı dinlemediği kanıtlansaydı, hani demokratik bir ülkede normalde olması gereken şey olsaydı, ben asıl o zaman şaşırırdım. TİB Başkanı yasadışı bir şey yok mahkeme kararı ile dinledik demiş. Lakin o mahkeme kararlarının nasıl alındığı da daha önce kanıtlanmamış mıydı? Adalet Bakanlığı müfettişleri isim yeri boş olan dinleme izinleri alıyorlardı mahkemelerden. Yargıçlar da ne yapsın, tepelerinde hükümetin, o hükümetin müfettişlerinin baskısı ile el mecbur, basıyor mührü, imzayı izin belgelerine.

İyi ki doğdun Tayfa!

Beyazıt'ta, Avcılar'da, deplasmana giderken yan koltukta, Kadıköy'e geçerken vapurda, nizamiyenin kapısında, Nevizade'de biranın yanında, ameliyathane önünde voltada, hatta kabristanda fatiha'da, kah orda kah burda ama 8 yıldır omuz omuza...

Fasulyeden Muhabbetler – İlk Konuk: Dea

Öncelikle röportaja başlamadan bazı flu noktaları aydınlatmak istiyorum, size neden çirkin diyorlar? Vücudunuzda güzel bulduğunuz yerleri sıralar mısınız? Çirkin olduğum için olabilir mi? Hem güzellik dediğin nedir yani? Vücut filan bunlar boş işler. Bak Behlül’e on numara, lokum gibi çocuk da noluyor? Yengesine askıntı… Halimden memnunum valla. Ömrümün hiçbir noktasında dış görünüşüme önem vermedim, “aman iyi görüneyim” gibi dertlerim olmadı. Vücudumda değil de, kendimde güzel bulduğum tek şey budur herhalde. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da düsturum “Koy götüne, rahvan gitsin”Blog Ödülleri için onlarca tanımadık insana oy için yarandığınız iddialarına ne diyorsunuz? Hatta caddeajanı’nın siz olduğunuz ve rekabeti çekici kılmak için böyle bir plana başvurduğunuz söylendi Dahke tarafından. Ne diyeceksiniz?

Kasımpaşalı Aşı Olmaz!

Domuz gribi götün götün yurt sathına yayılırken Sağlık Bakanı’nın yürüttüğü çok çok pahalı “Aşı olalım, olduralım” kampanyası, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Hadi lan! Ben aşı maşı olmam” tavrıyla sekteye uğradı ya, ondan cesaret alan Ertuğrul Günay da aşı olmayacağını açıklamış. Ehh, Başbakan’ın vurup, yaraladığı bir bakana gider yapmak kolay; cesaretiniz olsaydı da, başbakanla beraber değil de, başbakana rağmen aşı olmayacağınızı açıklasaydınız, görseydik. Biz de parlementer sistemin, bakanlıkların ne menem bir yer olduğunu idrak etmiş olurduk belki böylece.

Henke

Bu siteyi takip edenler az çok bilirler Celtic sempatimi. Yurtdışından takımlara sempati duymak bu ülkede çok rastlanan bir şey. Kimimiz Barcelona'yı tutar, kimimiz Lazio sempatizanıdır, kimisi sırf renklerinden ötürü Boca Junior'ı takip eder, Juventuslu mu ararsın, Livornolu mu, liste saymakla bitmez. Ben de uzun yıllardır Glasgow Celtic FC'yi, ya da çok bilinen adıyla Celtic'i seviyorum. Politik arkaplanı, İngiltere'ye olan mesafeleri, İskoçya'da ezilen kesim olan Katoliklerin takımı olmaları falan değil bunun sebebi. İskoçya Ligi'ndeki başarıları da değil, tahmin edersiniz ki yeşil-beyaz renkleri hiç değil. Tek bir sebebi var Celtic sempatimin. Bir futbolcu...

Kendime Yeni Bir Ben Lazım

Bu şarkı "yeni bir aşk" kısmı hariç bana ve bütün ihtiyacı olanlara gelsin. Bu sene iyi geçmedi söylemem lazım Kader beni seçmedi ama görmemem lazım Belki birden bire yeniden başlamam gerek Eskiden taptığımı bugün…

Bugün Ben Bir GÜZEL Gördüm

Yaşama mefhumundan nasibini alan herkesin hayatında özel anları vardır. Özel günleri, bitmesini istemediği, sanki bu bitmesini istememek durumunun farkındaymışçasına fütursuzca akıp giden dakikaları vardır. O dakikalar özeldir. Diy mi? Öyle bir özelliktir ki bu, işleyişin öznesi veya nesnesinin yerine bir başka özne veya nesne yerleştirildiği zaman, hiçbir özelliği olmayacağına emin olunan özelliklerdendir. İçimize çekmeye kıyamadığımız özelin, ufak isim değişiklikleriyle bir anda rutinleşeceğini bilmemizin, hala yitirtemediği  'değerli'. Ben de bu akşam üstü bahsettiğim mükemmellikte anlar edindim kendime. Haydi iç de, çay koyayım, sevdicek.

Buradan bir Michael Jackson Geçti

Yaramaaa baaaastı geçtiii... Yalan... Yarama basıp geçmedi. Ölüm haberini ilk duyduğumda şaşırmadım bile aslında. Ya da şaşırmadım doğru olmadı belki, üzülmedim daha doğrusu. Michael Jackson ölmüştü, o kadar. Tamam, her ölüm…