Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Anayasanın değiştirilemez maddeleri

Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini belirten 4. madde ile ilgili beylik laflardan birisidir. “Ee hacı, 4. maddeyi değiştirseler olmuyor mu?” Bu cümleyi kurmayan adama kız verilmemesi emekli öğretmenlerin konuşlandığı bazı ücra kahvehanelerde değiştirilemez bir yasadır. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Aynı geyiğe girmek maksadında değilim aslen, lakin 3+1 maddenin verdiği sıkıntıları aşmak adına ne garip yollara başvurulabileceğini, hatta bir zamanlar bazı girişimlerin olduğunu da belirtmek gerek.

Öncelikle bu anlı şanlı 3+1 madde nedir bir bakalım:

Madde 1: Türkiye devleti bir cumhuriyettir.

Madde-2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde-3: Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti ankaradır.

Madde-4: Anayasanın 1’nci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3’ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

1924 Anayasası’nda bu şekilde bir hüküm yok. 1961 anayasasında ise sadece ilk madde, yani Cumhuriyet rejiminin değiştirilemeyeceği anayasal güvence altına alınmış. 1982 Anayasası ise 2 ve 3 nolu maddeleri de aynı kapsama sokarak ne kadar tedirgin bir anayasa olduğunu gözler önüne sermiş.

Anayasa hukuku konusunda uzman arkadaşlarımız olduğu malum üzereyken, benim haddime değil elbet yorum yapmak. Lakin Turgut Özal başbakanlığı sırasında yaşanan bir olaya de değinmeden geçemeyeceğim.

Cumhuriyet rejimi ile sorunu olanların, Osmanlı’yı canlandırma hayali kuranların Ankara’nın başkent yapılmasını asla içine sindiremediği bilinen bir gerçek. Aynı gerekçe ile midir bilinmez, (sanmıyorum) ancak Turgut Özal’ın da başkenti İstanbul’a taşımak gibi bir düşüncesi vardı. Tıpkı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti gibi. Ancak bahse konu olan anayasal engel nedeniyle bu durum fikriyattan öte gidememişti. Bu noktada imdadına rahmetli bakanlardan Adnan Kahveci yetişti. Matematikçi bakışı mı desem, kafası mı güzeldi acaba mı desem bilemiyorum ama, yüzlerde tebessüm oluşturabilecek bir öneri ile Özal’ın karşısına çıktı.

Burada bir ara verelim ve hala daha üzerinde şüpheler barındıran bir trafik kazasıyla hayatını kaybeden merhum bakan Adnan Kahveci hakkında iki kelam edelim.

Öncelikle rahmetli dedem müthiş bir Turgut Özal hayranıydı. Öyle ki, televizyona sadece 3 şey varsa bakardı. Galatasaray, Türk halk müziği ve Turgut Özal. Evde sürekli Turgut Özal övülür, ondan hep hayranlıkla bahsedilirdi. Bu atmosferin ve Turgut Özal’ın o şebelek tontonluğu sebebiyle, politik zeka düzeyim ve idrakım artana kadar (Ne kadar arttığı konusu muallak elbet) yıllarca ben de sevmiştim kendisini 🙂 Şimdilerde ne hissettiğimle ilgili cümle kurmama gerek olduğunu düşünmüyorum.

Lakin, Turgut Özal nefretim ne kadar büyürse büyüsün, onun kabinesinden bir ismi, bir bakanı yıllar sonra bile hala büyük bir sevgiyle anarım. O isim Adnan Kahveci’dir.

Adnan Kahveci’nin hikayesi sıfırdan başlamanın ve sıfıra dönmenin birebir karşılığı gibi sanki. Sürmene’de doğan Kahveci, ekonomik sıkıntılar yaşayan memur bir ailenin oğlu. Sınavla girdiği Kabataş Lisesi’ni birincilikle bitirmiş, ÖSS ve ÖYS’de full çekmiş (Sanırım ilk ve tek bu konuda), devlet bursuyla yurtdışında okumuş, devlet bursunu kesince, ülkeye dönmemiş bulaşıkçılık yapmış ve eğitimini tamamlamış bir insan. Matematik olimpiyatları birinciliği de bulunan Kahveci elektrik mühendisi olarak üniversiteden mezun olmuş. Başbakan danışmanlığı yapan Kahveci, ANAP’ın kuruluşunda yer alıyor ve önce devlet, daha sonra da maliye bakanlığı görevlerini yürütüyor.

“Tekel 2000” markasının fikir babası olan Kahveci, bu sigarayla Marlboro’nun piyasadaki payını Tekel lehine kırmaya çalışıyor. Kötü bir sigara, ama güzel bir düşünce olarak tarihe geçiyor bu projesi.

Yıllarca Turgut Özal’ın maiyetinde kalan ve Özal’ın en çok güvendiği, fikirlerine değer verdiği kişi olan Kahveci, Maliye Bakanlığı sırasında Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal ve Cem Uzan’ın birlikte açtıkları Kanal 6’nın vergi borçlarının peşine düşünce Turgut Özal’la arası bozuluyor. Bu bile Turgut Özal’la isminin yanyana gelmesinin ne büyük talihsizlik olduğunu özetliyor sanırsam.

Neyse, çok uzattım; gerek zekası, gerek eğitimi, gerekse alışılageldik bir siyasetçi olmaması nedeniyle Erdal İnönü’ye çok benzettiğim bir isim olan Kahveci ailesiyle seyehat ettiği sırada geçirdiği bir trafik kazasıyla hayatını kaybetti. Eşi ve kızı ile birlikte. Allah rahmet eylesin. Bu sıradışı insan için verdiğim sıradışı arayı burada noktalayıp asıl konuma dönüyorum.

Şimdi Matematikçi mantığıyla sanırım, Kahveci Turgut Özal’a İstanbul’u başkent yapmanın yolunu buldum diye geliyor. Özal ise heyecanla dinlemeye koyuluyor. Adnan Kahveci de “Anayasa Ankara başkenttir diyor, Ankara’nın neresi olduğuna değinmiyor. Bir kanunla İstanbul’un adını Ankara, Ankara’nın adını İstanbul yaparsak, bu iş çözülür” diyor. Turgut Özal basıyor kahkahayı. “İşte seni bu cin fikirlerin yüzünden yanımda tutuyorum” deyip, konuyu kapatıyor.

Muhtemelen Türkiye’nin gördüğü en zeki bakan Turgut Özal’a bu “çok saçma” fikir ile gelince, insan düşünmeden edemiyor. Tamam, mesela anayasa Türkçe resmi dil diyor ama, Türkçe nedir belli mi? Değil. Haliyle şimdilerde az da olsa gündeme geldiği üzere Kürt açılımı vesilesiyle Türkçe’ye q, w, x gibi harfler girebilir mi? Anayasaya aykırı mı? Değil mi? Kim bilebilir?

Anayasa hukuku konusunda yorum yapabilecekler varsa, alayım aşağıda.

10 Comments

  • igor
    Posted 18/09/2009 at 17:38

    alıntıdan sonraki ilk paragrafta da belirttiğin gibi aslında bi darbeyle tüm bu sorunlar hallolur. Değiştirilemez maddeler anca öyle değişir. Ha ne olur, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 3-5 maddemiz daha olur o kadar =)

    ***

    Türkçeye q, w, x harflerini sokmakla kürtçeyi tanımış olmazsın ki. “Aslında Kürtler, Türk’tür”den bi farkı olmaz bunun. “Kürtçe dediğin dil, türkçenin bi şivesi” argümanını destekler anca. Bu canlandı ilk gözümde…

  • sechoe
    Posted 19/09/2009 at 00:03

    doyurucu bilgiler eşliğinde tatlı bi yazı olmuş 🙂
    ben de şu ilkel ve basit soruyu merak ediyorum:

    demokrasi, demokrasi kullanılarak yok edilebilir mi? yani halkın çoğunluğu isterse şeriat gelebilir mi mesela? paradokslar denizinde yüzdürün beni abiler 🙂

  • ozan
    Posted 19/09/2009 at 01:36

    Siyasal Rejim; “Cumhuriyet,Meşrutiyet,Mutlakiyet vs. tarzı yönetimler”

    Siyasal Sistem; “Demokrasi,Sosyalizm,Faşizm,Liberalizm vs..” gibi sistemler.

    Yani sonuç olarak Demokrasi,temel hak ve özgürlüklerin korunmasıdır. Bir gün bir iktidar gelip zorla bunu değiştirebilir. O zaman gelecek sistemin adı değişir şeriat olur,sosyalizm olur,faşizm olur, olur da olur… Demokrasi kendi kendini yok edebilir evet.

  • Kuntz
    Posted 19/09/2009 at 12:22

    21 mart’ı bilirsiniz.
    türkler nevruz derler kürtler ise newroz derler.
    siz bu günü kutlamak için diyarbakır’da kürtçe “newroz piroz be” yani “nevruz kutlu olsun” diye duvarlara çeşitli afişler asarsanız size bir savcı dava açabilir.
    bu davanın gerekçesi ne bölücülüktür ne terördür ne de başka birşeydir.
    gerekçesi newroz kelimesinin içinde geçen “W” harfinin anayasanın 3. maddesine aykırı olmasıdır.
    bu yaşananlar olaylara biraz mantık ve vicdan çerçevesinden bakarsanız bunun ne kadar zorlama olduğunun farkına varabilirsiniz.ingilizce,fransızca için söz konusu olmayan yasaklar kürtçe için bir anda ortaya çıkmaktadır.
    ben de kabul ediyorum alfabeye qwx gibi harflerin eklenmesi mantıklı değildir ve eklenmemelidir.çözüm yukarıda anlatmaya çalıştığım zorlamaların ortadan kaldırılmasıdır.

    saygılarımla

  • lale
    Posted 29/11/2010 at 19:25

    rezalet 14 tane daha kyun aceleee

  • memo cilo
    Posted 30/09/2011 at 18:44

    aslinda herseyi sil bastan yapabilirler modern bir anayasayla kardeslik cercevesi altinda daha akici ve yüz sene bizi illeriye tasiyacak bir anayasa olmali
    ne yani 4 inci madde degistirilmez ALLAH in kelamimi ki bozulmasin.bu firsat bir daha zor ele gelecek arkadasin dedigi gibi ancak bir darbe olurda o zaman belki ama darbeler her zaman ülkeyi en az 30 sene geriye götürüyor onuda bilmemiz lazim simdiden tüm aydin ve akil insanlarimiza kolay gelsin
    Q,W,X, alfebemiz icin bir zenginliktir diye düsünüyorum.
    saygi ve sevgilerimle

  • melek
    Posted 31/03/2012 at 12:07

    bece okadar uzun değil sadece üç tane yazzanız yeterli ben okudum ve üç tane değişmeyenanayasa

  • gülsüm
    Posted 12/04/2012 at 18:19

    harika istediğim bilgiye ulaştım yaşasın internet:)

  • gökhan
    Posted 03/05/2012 at 18:21

    istediğim bilgiye ulaştım yaşasınnn <3<3<3

  • İsmail Diken
    Posted 11/08/2012 at 02:43

    anayasanın 4.maddesinin değiştirilmesi ilk 3 maddenin özüne etki edeceğinden ayrıca onu koruyucu bir maddeye ihtiyaç yoktur.böyle düşünenlerce her bir maddeyi başka bir madde korumalı . sadece bunun için sonsuz madde gerekir.

Leave a Comment