Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Author page: chuck

Bugün Ben Bir GÜZEL Gördüm

Yaşama mefhumundan nasibini alan herkesin hayatında özel anları vardır. Özel günleri, bitmesini istemediği, sanki bu bitmesini istememek durumunun farkındaymışçasına fütursuzca akıp giden dakikaları vardır. O dakikalar özeldir. Diy mi? Öyle bir özelliktir ki bu, işleyişin öznesi veya nesnesinin yerine bir başka özne veya nesne yerleştirildiği zaman, hiçbir özelliği olmayacağına emin olunan özelliklerdendir. İçimize çekmeye kıyamadığımız özelin, ufak isim değişiklikleriyle bir anda rutinleşeceğini bilmemizin, hala yitirtemediği  'değerli'. Ben de bu akşam üstü bahsettiğim mükemmellikte anlar edindim kendime. Haydi iç de, çay koyayım, sevdicek.

Ajanda

14 Eylül 2009 Pazartesi - Deplasmandan gel. Kahve iç. - Okulun ilk günü. Alt dönemleri gözlemle. Fiziksel gelişmelere hakim ol. - Kendine temiz bir önlük bul. Koca herif oldun. - Yanlışlar yapıyorsun. Yanlışlar yapma. - Okuldan çık. Klan'a git. İç. - Uyu bi' ara.

Avcılar’a Bir Baş Gerek

Çok sevdiğim bir dostum yakarıyordu; "Başsız kaldık ağabey..." derken gözünde alevlenen o hüzünle harmanlanmış isyan, bir yüce dağı delik deşik edebilecek kudrete haizdi. Fakat çaresizliği vücut diline yansıyor, elleri başının üzerinden yüz hatlarından bir çarşaf gibi kayarak parmak uçları çenesinin altında birleşiyordu. Üşüyordu. Soğuktan değil, yalnızlıktan üşüyordu.

Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye!

Eyvallah. Olayın gerçekliği, doğruları, yanlışlığı mevzusuna girmeyeceğim. Konudan sapmak istemiyorum. İskelet olarak bu sloganın doğruluğuna hiçbir şekilde katılmadığımı bu cümle içinde geçirerek; hadiseyi, Fenerbahçe ve Ordu, Fenerbahçe ve Devlet, Fenerbahçe ve Silah, Fenerbahçe ve Savaş, Fenerbahçe ve Siyasi Slogan, Fenerbahçe ve Ferda Anıl Yarkın gibi alt başlıklar halinde irdelemek istiyorum.

Bir Duygusal Egzersiz Olarak Futbol

Yaygın bir spor dalı, aidiyet tatmini, eğlence, otorite ihtiyacı, oyun, kısmi toplum afyonu, rekabet arayışı, megalomanlık, din… Bana göre biraz önce saydığım terimlerden rastgele paylar alarak hoş bir karışıma dönüşen ve bütün bu mefhumlardan daha geçerli olanı; duygusal egzersiz. Futboldan bahsediyorum.

Pesimist İnternet Yazarları Tarafından Taciz Edildim

Bundan yaklaşık iki ay kadar önce, bir akşam saat 21.45 gibi Kadıköy vapurundan indim. Eve doğru gelirken dedim bari bir Akmar’a uğrayayım, bazı şeyler bakayım. Tam bazı şeyler bakıyordum ki; leş, pesimist, şiir yazmayı ve kendince lirik bir dil ile kendini anlatmayı çok seven, çeşitli internet platformlarında (blog olsun, sözlük olsun) yazarlık yaşamını sürdüren 20 kadar leş karı çevirdi etrafımı.

Bu Zamanda İyi Para

Bilen bilir; kendi halimde, zararsız, kişisel haklara saygılı ve insan hakları evrensel beyannamesinin herhangi bir maddesini yirmi kusur yıllık insanlık kariyerim boyunca çiğnememeye özen göstermiş pirezentabıl bir insanım. Henüz on beş (15) dakika önce kapıma gelen ne idüğü belirsiz adamın, ‘kapıcı parası’ kisvesi altında istediği on beş (15) Türk lirasını kibarlıkla kendisine takdim ettim. ‘Bizim kapıcımız mı var birader? 4 ayda bir merdivenleri temizlediğini sanan bir adam var sadece.’ demedim. Evet, öyleydi fakat demedim. Çünkü toplumsal bilincim ve birlikte yaşayabilme yeteneğim hatırı sayılır bir olgunluğa erişmiş durumda.