Bir yerlerde oturmuşuz dostlarla. Herkes, sevdiğim tüm dostlarım orada. Upuzun koridor gibi bir yer. Dizilmiş masalar etrafına. Koridor gibi yerin sonunda ben varım masada. Müzik var ve de fonda. Ağır ağır...
Çalıyor...
Güzel saniyeler. Dostlarla birlikte olmanın verdiği mutluluk...
Huzur...
YÜZLEŞME DEFOT Fotoğraf Sergisi Yer: Kafe Pi Tünel Bistro Tarih: 21 Mart 2009 / 15.00 Fatih Kaçmaz Volkan Kaval
Türk televizyonlarından ödünç alacağımız bir cümle ile girişi yapalım. Gün geçmiyor ki, Recep Tayyip Erdoğan bir gariplik daha yapıp güne gülümseyen bir yüzle başlamamıza sebep olmasın.
Gelin dünkü gelişmeleri kısa bir haber turu eşliğinde takip edelim.
Fasulyeden.com yazılarına çok önemli bir duyuru için kısa bir ara veriyoruz sayın seyirciler. Bakanlar Kurulu'nun aldığı son karara göre, yayını kesip son dakika duyurusu veriyormuş hissi uyandıran reklamlar artık yasakmış.
Flaş! Flaş! Flaş!
Şok! Şok! Şok!
Şurada siteyi takip eden hepi topu beş on kişi olduğumuzdan kelli, herkes birbirini de az çok tanıdığından, işyerinde bölüm değiştirdiğim konusu çoğunuzun malumu. Şimdi bir işyerinde çalıştığın bir bölümden başka bir bölüme geçtiysen, bunun getirdiği bir takım zorluklar da olmuyor değil.
Zülf-ü kâküllerin amber misali
Buy-u erguvandan güzelsin güzel
Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin
Şah-ı gülistandan güzelsin güzel
Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş
Çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş
Gözlerin aleme hükümdar olmuş
Mihr-i Süleyman'dan güzelsin güzel
Aşağıdaki sözler bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, Çetin Altan'a "2008 Yılı Kültür Sanat Büyük Ödülü" verilirken yapılan konuşmadan bir alıntı:
Cuma yorgunluğu... Seni eve götürecek otobüse kalıbı bırakmışsın. Artık eve ulaşmaya dakikaları sayıyorsun, miktarı az değil bu dakikaların, ama elbette bitecekler ve sen eve ulaşacaksın. Belki bir duş alırsın, sonra geçersin ekranın karşısına, biraz zaman geçirirsin, geceyarısı olur, kalıbı yatırırsın yorganın içine, haftanın yorgunluğunu gırtlaklarsın saatlerce... Kafanın içinde düşünceler, küçük mutluluklar... Küçük mutluluklarla yetinmeyi bilenler için küçük umutlar...
Yıllardır duyup geyiğini çevirdiğimiz bu "Nerede o eski Ramazanlar!" deyişinin anlamını ben bu sene anladım. Yaşlanıyor muyum nedir, ben de çocukluğumun Ramazanlarını özlemeye başladım. Çocukluğumuzun sahurları bir başkaydı.
Benim çocukluğumda ve ergenliğimde Ramazan kış aylarına denk gelirdi. Annem ya da babaannem beni sahura uyandırdığında, yataktan çıkar çıkmaz ilk işim yorganla yatağı örtmek olurdu. Yoksa sahuru yapıp gelene kadar yatağın içi soğur, geri geldiğinizde mezar gibi soğuk yatakla karşı karşıya kalırdınız. O yüzden çok önemliydi, mutfağa gitmeden yatağı örtmek. Geri gelince sıcak bir yatak bulmak için, gitmeden dikkatli olmak zorundaydınız. Kış hata affetmezdi çünkü.