Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Balık Ekmek

Gazete köşelerine yurttan haberler şeklinde düşüyor Eminönü’deki balık ekmek teknelerinin kaldırılışı. Çok sevdiği bir dostu yada sevgilisi ile orada balık ekmek yemeyenlere göre yazılmış, ne kadar boş ve soluk bir ifade. Balık ekmek tekneleri kaldırıldı. Sebeb Eminönü’nün doğal dokusunu bozması. Belediye Meclisinin bilmemkaç sayılı kararı ile..

Ve bu kez televizyon kameralarına yansıyan birkaç görüntü. Bu kez de Sarıyerdeki balık lokantası olarak işletilen teknelerden. Tekne ve doğal olarak işletme sahibi yazar kasasını kırıyor, elindeki benzin dolu bidonla teknesini yakacağını söylüyor. Sonra sakinleşinde elindeki dosyayı gösterip, teknelerin usulsüz olduğu iddialarına “işte bu vergi levham, bu belediyeden izin, bu elektrik sözleşmem, bu su sözleşmem, bu çöp vergisi ıvırı..” şeklinde açıklamalar getiriyor kırık yazar kasa parçalarının ve benzin koularının arasında.. Kamera çekiyor, yayınlıyor, bitiyor..

Ancak bu duygusuz anlatımların orta yerinde Dünyanın en güzel manzarası karşısında yiyebileceğiniz en ucuz balık sefasının mutfağı kapanıyor. Büyük ve şaşalı balık lokantalarının, yüzlerce milyonluk hesapların zaferi. Zaten benim ülkem yarını için, cebindeki üç kuruş paranın hesabını yapmak zorunda kalanların zaferine tanık olamadı. Bu da halka ait, en ucuz lüksün kaybedilişi olarak yansıyacak skor tabelalarına.

Her Eminönü’nden geçişimde, karmaşanın arasında, binlerce insan yığının içinde yabancı hissederim kendimi. Bir şehir bu kadar karmaşayı, bu kadar gürültüyü, bu kadar hareketi nasıl kaldırabilir ana temalı düşünceler yumağını kurmak için denize, Haliç’e dönerim yüzümü. İskeleye yanaşan vapuru ve içindeki yüzlerce birbirinden bağımsız insanı seyrederken burnuma çarpan balık kokusunun güzelliğine daha fazla direnemez ve “usta ver bakalım bi tane” cümlesinin ardına iki tane bir milyonluk yapıştırır; öyle devam ederim İstanbul hakkında düşünmeye.. Yüzümü dönerek elbette Haliç’e..

Gerekçe doğal dokunun bozulması.. Yıllardır orada olan balık ekmek tekneleri değilmidir oysa ki doğal doku. İskeleden inmeye hazırlanrken gözümüz takılmaz mıydı sağa sola sallanan kayıklara. Şurdan bir balık ekmek yiyip gideyim bari cümlesini kurmazmıydı her gün binlerce insan?

Doğal dokuymuş.. Bu şehrin ve insanının yarattığı dokudur doğal olan. Allayıp, pullayıp, süsleyip, temizleyip Fransız etiketi yapıştırılan eski Cezayir Sokak’tı doğal olan. Haliç’e bakan acımasızca sallanan kayıklardı.. Yada Boğaziçinde lokantaya, meyhaneye dönüşen teknelerdi doğal olan.. Doğal olan, Halka ait olandı, Halkın olan…

Leave a Comment