Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Bir pazar yazısı: Elveda Rumeli

AKP iktidarı üzerine bol bol ahkam kestim bugünlerde. Konuyu biraz siyaset ve gerilim dışına taşımakta fayda görüyorum. AKP iktidarı kapatma davasıyla soru işaretli bir hal aldı ama Türk televizyonlarının tartışmasız iktidarı yerli diziler. Önceden ufak ufak, haftada birkaç tane izlediğimiz diziler, daha sonraları her akşama, en nihayetinde de her akşam neredeyse 3 taneye bıraktı kendisini.

Hiç Avrupa’da ya da televizyonculuğun Kabe’si Amerika’da bulunmadım ancak dışarıdan gözlemleyebildiğim kadarıyla dizi çılgınlığı sadece bizim ülkemizle sınırlı değil. Ama her şeyin olduğu gibi bunun da bokunu çıkarttık denebilir rahatlıkla.

Furya denilen bir hadise var. İtalyanca kökenli bir kelime. Olağandan çok fazla bulunma durumu olarak çevrilebilir Türkçe’ye. Cümle içinde kullanalım: “Bizim ülkemizde ağa dizileri furyası var.”

Bilmem ne aşiretiymiş, onların uyuşturucu kaçakcılığı yapan hasımlarıymış, kız alma, verme durumlarıymış, töre cinayetiymiş, berdelmiş… Aynı senaryoya sahip bir milyon farklı dizi çekildi sanırım Türkiye’de. Bu kültür pompalaması ile ağalık kültürü özendirildi. Evde kısmetini bekleyen Ayşe’miz, Fatma’mız Seymen Ağa beklentisi ve tutkusu ile yandı, tutuştu. Sonra mahallesindeki sümüklü Ahmet’i, Mehmet’i beğenmemeye başladı. Henüz kimse farkında değil ama çok ciddi bir toplumsal sorun yaşattı hepimize bu ağa ana temalı diziler furyası…

Neyse geyik bir yana, ben asıl Elveda Rumeli isimli diziden bahsetmek üzere oturmuştum bilgisayarın başına. Yüzlerce birbirinin neredeyse aynı, kalitesiz, özensiz dizinin arasında bir adım öne çıkan çok farklı, çok samimi, çok kaliteli bir dizi Elveda Rumeli. Senaryosunun Damdaki Kemancı’dan araklama olduğunu baştan söylemeli. Diziyi izlemeye bu negatif puanla başlamama rağmen gerek oyunculuk, gerekse müzikleri ile beni ekrana çiviledi diyebilirim.

Çok detaya girmeden hikayeyi de şu şekilde özetleyelim: 1896 Makedonya’sında yüzyıllar süren Osmanlı hakimiyeti iyiden iyiye azalmakta, Bulgar çeteleri bu güzel coğrafyayı kan gölüne çevirmeye hazırlanmaktadırlar. Hayatını sütçülük yaparak geçiren fakir ama sıcak bir ailenin reisi olan Sütçü Ramiz, eşi ve kızları ile birlikte Manastır’ın Pürsıçan kasabasında yaşarlar. En büyük kızı Hatice sevdiği adam ile birlikte olmanın yollarını ararken Vahide ve Zarife de çok yakında kendilerini büyük bir aşkın ortasında bulacaklardır. Tam da o sırada, İstanbul’da Abdülhamit Han’a karşı darbe girişimi planlayan İttihatçı’lar zaptiyeler tarafından basılır. Tıbbiyeli Mustafa ise bu baskından kurtulur. Soluğu Makedonya’nın Pürsıçan kasabasında, Sütçü Ramiz’in yanında alacaktır.

Osmanlı’nın son demlerinde tarih değişirken yüzyıllarca bu coğrafyada, Bulgar’ı, Makedon’u, Türk’ü kardeşçe yaşayan halkın hayatı da sancılı bir süreçle değişecektir. Ve bu değişim ne yazık ki kan, gözyaşı ve acı dolu olacaktır. Sütçü Ramiz’in saf ve temiz kalbi onu ve ailesini bu kan golünden uzak tutmaya, bu kan gölünü durdurmaya yetmeyecektir. Dizi bu tarihsel akış üzerinden Rumeli’ye “elveda” demek zorunda kalanların hikayesini anlatmaktadır.

Erdal Özyağcılar (Sütçü Ramiz) ve Şebnem Sönmez (Fatma) ana oyuncularımız. Ve hakikaten mükemmel bir performans sergiliyorlar. Özellikle Erdal Özyağcılar’ın en son dizi denemesinde 2-3 yıl kadar Gaziantep’li bir baklavacıyı canlandırdığını düşününce, ne kadar büyük bir oyuncu olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Dizinin güzel kız kadrosundan Berrak Tüzünataç’ın canlandırdığı Vahide ve dizinin yakışıklı erkek kadrosundan Tolgahan Sayışman’ın canlandırdığı Tıbbiyeli Mustafa dizinin yardımcı sürükleyenleri olarak sayılsa da, özellikle şu sıralar bu görevi üstlenenler tartışmasız Ertan Saban’ın canlandırdığı Alexander ve Filiz Ahmet’in canlandırdığı Zarife karakterleri. Ramiz’in kızı Zarife, Makedon çocuğu Alex’e gönlünü kaptırınca gözleri buğulandıran, buğulandırmakla kalmayıp zaman zaman ağlatan sahnelere tanıklık ediyoruz.

Yılmaz Karakoyunlu’nun proje danışmanlığı yaptığı, Serdar Akar ve Tarkan Karlıdağ’ın yönettiği dizi Makedonya’da çekilmekte. Bu açıdan bile ortaya koyulan emek takdire şayan denebilir. Diziye eşlik eden birbirinden güzel Rumeli müzikleri ile de… Bu müziklerin ve büyülü bir coğrafyanın ortasında hakikaten Pürsıçan’da bulabiliyorsunuz kendinizi.

Bir Pazar yazısında daha köşemizi dizilere ayırmış olmanın rahatlığı ile esen kalın derken, Pazartesi akşamı atv ekranlarında Elveda Rumeli dizisini kaçırmamanızı tavsiye etmekteyim. Dizinin kapanış müziği olan “Çıkayım gidelim Urum Eline” şarkısını da alttan dinleyebilirsiniz.

6 Comments

  • ağa
    Posted 18/08/2008 at 16:48

    ulan dea haluk bilginer’in dizisini ovmustun, dizi tepetaklak gitti, 2 aydan sonra izlenmez hale geldi. Simdi sira bunda demek 🙂

  • dea
    Posted 18/08/2008 at 16:49

    Haha di mi ya, iki satır bişi karaladık dizi mantara bağladı ondan sonra. Ama Elveda Rumeli’nin sitcom çekilme durumu yok, o yüzden rahat ol 🙂

  • tosun
    Posted 18/08/2008 at 16:49

    “Kelime içinde kullanalım: Bizim ülkemizde ağa dizileri furyası var.”
    Once bunu cumle icinde kullanalim olarak duzelt, sonra da benim bu yorumumu sil 🙂

  • dea
    Posted 18/08/2008 at 16:50

    Yorumu silmeyeyim de rezilliğimin nişanesi olarak kalsın 🙂

  • alexi
    Posted 18/08/2008 at 16:53

    Çıkayım gideyim urum eline
    Arzuhal vereyim yarim beylerbeyine
    Kimleri sarayım yar senin yerine
    Gizli gizli sevdalarımız aşikar oldu
    Bize bu ayrılık yarim mevladan oldu

    Çıkayım gideyim bir uçtan uca
    Göstereyim sana canım ayrılık nice
    Kurbanlar keseyim sardığım gece
    Gizli gizli sevdalarımız aşikar oldu
    Bize bu aynlık mevladan oldu

Leave a Comment