Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Deniz Feneri ve Tayyip’in gemiciği

Deniz Feneri Derneği’ne ilişkin Almanya’da yürütülen bir soruşturma var, malumunuz. Malumunuz dedim ama gündemi Zaman, Sabah, Yeni Şafak, Vakit, Milli Gazete gibi gazetelerden takip ediyorsanız eğer haberiniz olmayabilir. Zira bu gazeteler soruşturma ile ilgili iç sayfalarında Zahit Akman’ın açıklamasına yer vermek dışında konuya eğilmedi. Gözden kaçtı belli ki. Diğer gazeteler, televizyon kanalları ve internet siteleri ise konuyla ilgili çok ciddi haberler taşımaktalar.

“Şu mübarek Ramazan ayında…” klişesini de, kullananı da sevmem. En son dün Justin.tv’den milli takımın maçını izlerken havada uçuşan küfürleri durdurmaya çalışan iyi niyet elçilerininde rastladım. “Şu mübarek Ramazan ayında yapmayın, nolur küfretmeyin” Etkili bir yöntem midir, tartışılır. Ama söz konusu dini duygu sömürüsü ise 11 ayın sultanıdır Ramazan. Deniz Feneri gibi İnsani Yardım Vakfı gibi organizasyonlar da özellikle bu mübarek ramazan ayında peydahlanırlar bilbordlarda, gazetelerde, televizyonlarda. Vatandaşın dini duygularını sömüren siyasetçiler de, bu sömürünün hırsızlığa dönüşmesine engel olmazlar genelde. Çünkü bu tip hareketlerle kendilerinin dirsek teması olduğu, hatta aynı cüzdanı paylaştıkları gayet iyi bilinir.

Yeşil sermaye tarafından dolandırılan gurbetçiler yardım edin çağrısında bulunduğunda “bana ne, bana mı sordunuz parayı verirken, allah allah” derler, sonra o yeşil sermayenin mağaza açılışlarında bakan düzeyinde, başbakan düzeyinde poz verirler. Utanmazlar, arlanmazlar. Bunların ağababaları da, adil düzen adı altında Bosna Hersek’e gönderilen yardımları iç etmişti. Hakikaten ne oldu Süleyman Mercümek’e?

Deniz Feneri Derneği ile ilgili yürütülen soruşturma yeni değil. Yanlış anımsamıyorsam (anımsıyorsam düzeltin) bundan birkaç ay önce Başbakan’ın oğlu Ahmet Burak’ın da aynı dosyada, yani Deniz Feneri Derneği’nin dolandırıcılık ve kara para aklama ile suçlandığı dosyada Frankfurt’taki derneği ve Kanal 7 bürosunu sık sık ziyaret ettiğini, para alışverişinde aktif rol aldığı yeralmıştı.

Ahmet Burak’ı biliyorsunuzdur zaten, Tayyip Erdoğan’ın mal varlığını bildirirken belirttiğine göre henüz 22 yaşında babasına 220000 dolar borç verebilen, 19 yaşındayken sebep olduğu trafik kazasında TRT sanatçısı Sevim Tanürek’in ölümüne neden olan şehzade kendisi. İngiltere’de okudu bu da. Burslu mu, ondan emin değilim. Ha bu arada ek bilgi mahiyetinde; Burak’a kusursuz, ölne Tanürek’e 8/8 kusurlu raporu veren Adli Tıp Kurumu yetkilisinin birden bire Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nde Genel Müdür Yardımcısı oluverdiğini de anımsatalım.

Konuyu iyice dallandırıp, budaklandırdık. Neyse, Deniz Feneri soruşturmasında bugün de eski Kanal 7’ci, yeni RTÜK başkanı Zahid Akman ve sayın Başbakanımızın ismi geçmekte. Hatta Almanya’da bu dava dolayısıyla tutuklu bulunan Mehmet Gürhan denilen şahıs ifadesinde Deniz Feneri Derneği’nden aldıkları parayı Başbakan Erdoğan’a teslim ettiklerini söylüyor. Başbakan Erdoğan bu şahsı tanımadığını söyleyerek iddiaları yalanlıyor. Ama bu şahısla Almanya Kanal 7 temsilciliğinde çekilmiş bir fotoğrafı yayınlanıyor. Fotomontajdır gerçi o kesin.

Almanya’daki Deniz Feneri Derneği’nin Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği ile alakası olmadığı, tamamen farklı iki dernek olduğu da söyleniyor bazı çevre tarafından. Ama Almanya’daki derneğin Türkiye’deki adaşının hesabına bir çok kez, yüklü miktarda para transferi yaptığı da aynı dosyada yer almakta. Gerçi hayır için yapmışlardır onu da.

Neyse, yazının asıl mesajına geçelim artık: Deniz Feneri Derneği’ni bu üstün gayretleri ve hizmetlerinden dolayı ödüllendiren Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e, Mehmet Gürhan’dan gelen paralarla oğlu Ahmet Burak’a gemicik alan sayın Başbakanımıza, ve tabii genç armatör Ahmet Burak Erdoğan’a, adil düzen diye çıktıkları yolda sağlam cukka yapan tüm politikacılara, AKP’nin yolsuzlukları bitirdiğini iddia eden tüm gerzeklere hayırlı Ramazanlar dileriz. Bu kadar.

-Sonradan ekleme-
Yılmaz Özdil’in bugünkü yazısı da şu şekilde bitmiş:

Gariban şehit çocuklarının yırtık pırtık çoraplarla gezdiği bir ülkede, Mehmetçik Vakfı dururken, Tanzanya’daki yoksullara iftar vermeye çalışıyorsa “vicdan sahibi” Anadolu insanı…

Bırakın dolandırsınlar kardeşim!

*

Sevaptır.

38 Comments

  • altar
    Posted 16/09/2008 at 14:12

    Ben de doğrudan Yılmaz ÖZDİL’ in yazısından dem vuracaktım, Dea benden önce davranmışsın hınzır.

    Evet aynen bırakın dolandırılsınlar kardeşim.

    Bi yandan da hesapta Doğan ile de bu sebepten birbirlerine girmişler. Doğan medyası “biz yanlışı kim yaparsa söylemek mecburiyetindeyiz, basının sorumluluğu, ilkeler… vs” hebelehübele bi yığın mide bulandırıcı daha dünün yalamalarında şık durmayan şeyler parçalama derdinde.

    Kısacası yesinler birbirlerini ete para vermesinler, dürtsünler birbirlerine … para vermesinler.

  • igor
    Posted 16/09/2008 at 14:13

    şş patrona laf yok

  • werdure
    Posted 16/09/2008 at 14:14

    Yesinler birbirlerini. Aman düzelmesin araları. Ellerindeki belgeler açıklansın. Tehdit olarak kalmasın. Durmak yok yola devam.

  • emre
    Posted 16/09/2008 at 14:15

    Bu arada çıkan yasadan haberiniz yoktur heralde. Zahid Akman zade yani onun makamı olan RTÜK başkanının yargılanması tamamen başbakana aittir. Yani o zadeyi sadece başbakan yargılar ondan dolayı ağzımızı açamayız bile haddimiz değil. Yorum yok bas bas paraları zahide anlayacağınız.

  • ortega
    Posted 16/09/2008 at 14:15

    Ekşide güzel yazmışlar yozdil’in yazısı için 🙂

    ***

    şehit aileleri ile afrika’daki açlığı karşılaştıran zihniyet.

    anlamadığı şu ki insanlar görevdeyken şehit olur. arkada bıraktıkları ailelere düzgün bir yaşam sağlamak ise o devletin görevidir. ama bizdeki gibi ölümde statü ayrımı yapan, mayın aramak için araziye gittiğinde yıldırım çarpması sonucunda öleni yeterince şehit saymayan bir sistemde o aileler mehmetçik vakfına muhtaç kılınır. o da yetmez popülizmin doruklarına vararak, kan edebiyatı yapmak için yırtınan insanların kampanyalarında kendilerini bulurlar.

    şehit ailelerinin durumu ile afrikalıların hali aynı şey değildir; ki zaten afrikalılara yardım için para verenlerin bunu mehmetçik vakfından esirgediğini gösterir bir kanıt da yoktur.

    ama yirmi cümlede hamasetin nasıl prim yaptığına dair elimizde örnek çok.

  • misafir
    Posted 16/09/2008 at 14:16

    Ya bu arada Cnn Türk hangi arada derede karasal yayından çıktı? Ya da ben mi yanlış anladım. Şu an sadece kalbolu ve Digitürk’te mi Cnn Türk? Karasal hakkını TNT ye sattı diolardı.

  • tosun
    Posted 16/09/2008 at 14:16

    ortega, eksideki arkadas her kimse artik bir suru kelime kullanip hic birsey dememis…

  • ağa
    Posted 16/09/2008 at 14:17

    ortega ve tosunun yorumlarini gorunce aklima geldi… Butun dunyadaki charity organization’lar -buna yukarida bahsi gecenler de dahil- saklabanliktir. Ne kadar iyi bir insan oldugunu bunlara verdigi paralarla olcenler de saklabandir. tax deductible charity organization. saka misiniz a.k. adam hayatimi sikip sonra yan cebime 5 kurus koysun, iyi insan olsun.

  • ortega
    Posted 16/09/2008 at 14:17

    tosun, ben aksine yılmaz ozdil’e nazaran daha mantıklı yazdığını düşünüyorum. sırf eleştiri olsun diye de böyle yazı yazılmaz ki…

    yılmaz özdil böyle garip bir yazı yazmış. vatandaş da onun anlayacağı dilde makul bir yorumlamada bulunmuş..bence tabii ki

  • ağa
    Posted 16/09/2008 at 14:18

    Yilmaz Ozdil’den konu hakkinda ufkunuzu genisletecek bir yazi daha. Bir kismi falan degil hepsini kopyaliyorum

    ******

    Almanya’daki Deniz Feneri, bizim ahaliyi 41 milyon Euro tokatlamış ya…

    Aklıma geliverdi, mübarek ramazan günü ben de bağış yapayım dedim, Türkiye’deki Deniz Feneri’ni aradım.

    *

    Karşıma çıkan telesekreter, beni telefonda uzuuun uzun bekletirken, fonda devamlı ne çalıyor biliyor musunuz?

    “Dümbeleği çala çala

    yoruldu bileklerim…”

    *

    Mesajı aldım.

    *

    E çal çal, aynı nakarat…

    Duymaktan yoruluyor insan.

    Kapattım.

    ******­**************

    ahahahahhaa­a­
    +rep +1907 +1923
    ne seker yazi, komik sey
    fwd: yilmaz ozdil’den bence mutlaka okumalisiniz!!!!!

  • werdure
    Posted 16/09/2008 at 14:18

    Bazen bu sitenin içindeki herkesin yeşilçam kurbanı olduğunu düşünüyorum. “Bütün zenginler süzme orospu çucuğudur” psikolojisinin en nadide hareketleri serglenebiliyor bazen 🙂

  • tosun
    Posted 16/09/2008 at 14:18

    mantikli yazmaktan kastimiz nedir? arkadas once yilmaz ozdile giydirmeye niyetlenmis, sonra kendince bir sistem elestirisi yapmis, arkadasindan sehitler uzerinden prim yapmaya calisan insanlara dokundurmus inceden. sonra bir paragraf daha birseyler demeye cabalayip, gene basaramamis. sonunda da yilmaz ozdile hamaset deyip bitirmis. ama hala bir anafikir, bir konu butunlugu goremiyorum.

  • altar
    Posted 16/09/2008 at 14:19

    Adam açık ve net yazmış duygularımıza tercüman olmuş. Gözünün önündekileri görmezden gelip – ki Türkiye’ de bunu yapmak ayrı bir başarı konusu- sadece belli bi zümreye tabi olma hissiyle sağa sola para saçanlar için acınmaması gerektiğinin altını çizmiş.

    İyi de yapmış.

    ekşi de aklı evvelin biri çıkmış bunu anlamamış ya da anlamamazlıktan gelmiş, eleştiri yapabilmek adına – ne zaman mehmetçik vakfına bağış yapsanıza kardeşim o zaman dense türeyebiliyor anında bu tipler, sonra hep birlikte görüyoruz kurban derilerinden domuz bağlarını- böyle mantıksız kendi içinde tutarsız tam olarak neyden müzdarip olduğu belirsiz başı kıçı ayrı oynayan bi şey yazmış.

    Yazar. Çok var nasılsa bunlardan. Da

    Biz neyi tartışıyoruz ?

  • misafir
    Posted 16/09/2008 at 14:20

    Benim anlamadığım birşey var. Ya sen koca Aydın Doğan sın..Para babası , milyarder . Nedir bu Hilton hırsı? Ya da daha da büyüyeyim büyüyeyim hırsı. Ne bileyim ben zengin olsam , azıcık aşım , kaygısız başım diye düşünürüm. Starı al , kanal d yi al , onu al bunu al. Ne bileyim . İnsanlar da bir garip.

  • igor
    Posted 16/09/2008 at 14:20

    Sadece Aydın Doğan değil hemen her zenginde vardır bu hırs. Yoksa daha fazla kazanamaya çalışmaları neyle açıklanabilir ki? Ama var ya eğer bi gün parayı bulursam şerefsizim çalışmam. Faize koyar ömrümün sonuna kadar yer içer dünyayı dolaşırım 🙂

  • ortega
    Posted 16/09/2008 at 14:21

    yozdil’in yazısın büyütülecek bir yanını göremeyenlerdenim ben de. Gerçi adamın hiçbir yazısını büyetemiyorum gözümde. Büyüteç gerek sanırım.

    Şimdi şu cümlesine bakıyorum;

    “Gariban şehit çocuklarının yırtık pırtık çoraplarla gezdiği bir ülkede, Mehmetçik Vakfı dururken, Tanzanya’daki yoksullara iftar vermeye çalışıyorsa “vicdan sahibi” Anadolu insanı.”

    Anadolu insanının, yırtık pırtık çoraplarla gezdiği bir ülkede Mehmetçik Vakfı’na yahut direk bu çocuklarının ailesine yardım yapmadığını nerden biliyoruz. yozdil’in yazmak için, yazmış olmak için yazdığını düşünüyorum.

    Benim derdim Tanzanya’da iftar daveti verenleri savunmak değil. Memleketimdeki insanlara saf gözükmek adına, şirinlik muskası rolüne bürünen yozdil gibilerle derdim var daha çok. Kendisinin samimiyetine inanmıyorum.Ekşideki elemanın argümanını bu bağlamda daha gerçekçi buluyorum. yozdil’in yaptığı şey popülizmdir, kan edebiyatıdır. Kendisi Tanzanya’da iftar daveti verenleri ekseriyetle popülizmle suçlar, eleştirir. Yaptığının bir farkı var mıdır? Bence yoktur.

    Yılmaz Özdil’in yazarlık yapması üzücü, onu savunan kişileri burada görmek daha üzücüdür benim için.

  • ortega
    Posted 16/09/2008 at 14:22

    Son cümlemi biraz daha açmak gerekirse. Yılmaz Ozdil’in basit, içi boş yazılar yazdığını, hatta göbeğini kaşıyan adam diye eleştirdikleri güruhun bile ondan daha iyi yazılar yazacağını düşündüğüm için öyle dedim.

  • rıfkı
    Posted 16/09/2008 at 14:23

    “mehmetçik vakfı dururken tanzanya’daki yoksullara iftar vermek” gibi bir cümle kurarak ve bunu eleştirerek beni benden almış yazardır Yılmaz Özdil. ne kadar yazardır, neresi yazardır, onu bilemiyorum. bütün tanzanya halkı peşine düşsün he mi 😀

  • altar
    Posted 16/09/2008 at 14:23

    Yılmaz ÖZDİL ile şahsi bi problemim olmadığından mütevellit sadece yazdığını okuyarak yorum yaptım yazdıklarına da sonuna kadar katıldım. Yani orda başka bi isim de olsa yazdıklarını esas alınca bu sonuç çıkıyor benim için.

    Olayı sadece ve sadece yazılanlardan ibaret bi şekilde okur, anlar ve yorumlarsak hepimiz için aynı şeyler çıkar sanırım.

    Gayet basit aslında.

    Bu memlekette yardıma muhtaç insanlar varken, uganda da törenle aç doyurmak günün kelimesi olan popülistliğin daniskasıdır. Çevrecilik gibi bi hadise yani. Bunun söyleyince insan nasıl şirinlik muskası olur o da ayrı mesele hani.

  • ortega
    Posted 16/09/2008 at 14:23

    Altar, Özdil’in sözlerinde ve yazılarında samimi olmadığına inandığım için gayet basit bir şekilde olur, çok da güzel olur hatta.

  • ağa
    Posted 16/09/2008 at 14:24

    ahaha cevreciler de denyo oldu arada. yahu turkiye’deki cevreciler isbirlikci, turkiye’nin gelismesini istemeyen dis mihraklarca besleniyorlar da amerikadakileri, avrupadakileri de afgan isbirlikciler besliyor sanirim, ya da biz akilliyiz bunlar komple aptal. buzullar da tanzanyalilar gibi uzakta gerci bizden ne ugrasacaz lan? turkun turkten baska dostu yok siz gidip tanzanyaliya para verin, peh. kiniyorum seni ortega. yozdil gibi eurovision puanindan dis politika yapabilen bir yazara karsi tavrin beni yaraladi, sana laflar hazirladim. baksana adamlarin dolandirici oldugunu dumbelek sarkisi esliginde kanitlamis. lutfen git iki turk dernegine bagis yap daha iyi insan daha iyi turk ol, lutfen.

  • altar
    Posted 16/09/2008 at 14:24

    Ah be ağa gündemi takip edemiyorsun be kuzum. Kıtalar arası karlı çekiyordur falan ama yine de hiç oldu mu şimdi, yakıştı mı senin gibi fevkaledenin fevkinde bi adama?

    Çevreciler ve daniska artık güzel türkçemize yerleşmiş bi kavram. Deniz fenerinin ışığı ile aydınlanmış bir demokrasi savaşısına ait hem de. Seversin sen böyle adamları.

    Sana bi kıyak gir google yaz bakalım ne çıkacak.

    ( Bu arada fevkaledenin fevki de olur mu hiç deme bozuşuruz valla.)

  • ağa
    Posted 16/09/2008 at 14:52

    haha yasasin google. su saniye itibariyle istifa ediyorum kendimi amerikan secimlerine adicam. yiyin birbirinizi lan turkiye hakkinda yorum falan yok bundan boyle, altar kisisi aklimi basima getirdi. haftada bir obama celeb mi oldu, mccain’in green policy’si ne olacak yorumlarimla fasulyeden dis haberler muhabiri olmaya karar verdim. ic haberler servisine istifa mektubumu vermeden son yorumumu yazayim, bari sen yapma altar kardesim, bari sen su yilmaz ozdile prim verme. akilli adamlarsiniz, dincileri de, liberalleri de, solculari da adamakilli elestirebilirsiniz ama su yukaridaki tanzanya yazisinin uslubu size yakismiyor, akilli adamlara yakismiyor. birakin artik bekir coskun, yilmaz ozdil gibi bos herifleri, cok ciddiyim, daha ikna edici, daha etkileyici olacaksiniz bakin, yeminle…

  • ortega
    Posted 16/09/2008 at 14:53

    Hakkaten de bırakalım artık Bekir Coşkun’u da, Yılmaz Özdil’i de..

    Yahu “burkina fasa fiso” gibi sığ bir espriyi köşesine taşımış bir yazardan bahsediyoruz. Bunu bloglarda, forumlarda yazan biri değil Yılmaz Özdil. Hürrriyet’teki köşesinden yazıyor. Yazık valla.

  • barış
    Posted 16/09/2008 at 14:55

    Konuyla pek bir ilgisiz olacak da ortega sana bir şey soracağım.

    Yılmaz Özdil yazmak yerine yozdil yazmak neden?

    Hani hep forumlarda yazarlar ya 6s, f5 falan. Onlar gibi bir şey mi? 🙂

  • emre
    Posted 16/09/2008 at 14:56

    Yollayamıyorum kardeşim yardım felan en büyük yardımı kendime yapıyorum ayda bir içki şeklim oluyor gerisini zaten bütçem kaldırmıyor neyin yardımından bahsediyoruz. Hangimiz yardım ediyoruz ki. Veren de versin afrikalısına arabına banane. O paraların onlara gittiğine inanıpta yolluyorlarsa yollasınlar anasını satiyim biz neden geriliyoruz.

    Yılmaz Özdilin yazılarını şiir tadında buluyorum bişileri bişilere bağlamaya çalışan kendine buna zorunlu hisseden ve çok keyif almadığım bir adam. Ama en azından safını belli ediyor delikanlı gibi arkasında duruyor düşüncelerinin.

  • ozan
    Posted 16/09/2008 at 14:56

    Bu beğenmiyorum klişelerine ezelden beridir uyuz olurum. Kardeşim elinde var kağıt kalem ya da devir teknoloji devri olmasından sebep elde var klavye. Yaz kardeşim sen de bakalım yazabiliyor musun?

    Eleştirmek kolay, hatta haddini aşıp okuyanları küçümsemek başlı başına bir olay ama iş bağcıya gelince herkes köşe bucak kaçmakta.

    Geçiniz efendiler geçiniz, varsa bir meramınız gidin yazın gelin sizi tutan yok. Gölge etmeyin yeter ki…

  • ozan
    Posted 16/09/2008 at 14:57

    Ayrıca konu Deniz Feneri derneğinin yaptığı yolsuzluk. Siz de şimdilerde moda olan şekliyle konuyu saptırmaya çalışmayın. Yılmaz Özdil’ in yazılarını eleştirmek istiyorsanız bunu bu yazı altında gerçekleştirmeyin

  • ortega
    Posted 16/09/2008 at 14:58

    Barış, e-mail adresinden dolayı 🙂

    yozdil@hurriyet.com.tr

  • ağa
    Posted 16/09/2008 at 14:58

    yazi yilmaz ozdil’den alintiyla bitmis, yilmaz ozdil’in yazisi da mehmetcik vakfi ve tanzanya gibi anlamsiz bir analojiyle. bu yaziyi burada elestirmeyelim nerede elestirelim? haddini asmak, golge etmek, konu saptirmak falan havada ucusmus yine. surada arkadaslarimiza geyik yapiyoruz, olayi bu kadar ciddiye alip laf sokmalarin, imalarin anlami yok, bi derdim olsa isim vermeden aptal bunlar der cikardim isin icinden. neyse uzatmayacayim iyice uzamis zaten. tayyibi elestirenler de buralarda atip tutmasin artik siyasete girsin, orda parti, orda genclik kollari, tutan yok kimseyi. hadi selametle…

  • dea
    Posted 16/09/2008 at 14:59

    Burun yok, abanmak yok beyler. Alırım topunuzu 🙂

    Herkes, her dilediğini yazsın. Zira onun için var bu site. Ozan da dilediğini yazmış, ona cevap vermenin yolu “tamam madem, yazmayalım o zaman” demek değil. Mübarek Ramazan ayı’nda, hoşgörü, sevgi, saygı…

    DENIZ yaz 3545’e gönder Kenyalı fakirlerin iftarına 5 YTL destek ol. Öptüm, kib, babay…

  • canoglan
    Posted 16/09/2008 at 14:59

    ya pardon ama hakkaten nası savunuyorsunuz şu son paragrafı aklım almıyor. mantık şu, çocuğun açken başkasının çocuğunu beslersen garip evet hatta mantıksız. ama tanzanya’da iftar verenin burda yardım etmediğini nerden biliyoruz yani adam ölesiye popülizm yapmış. hem niye tanzanya, hep bi afrika ülkelerini küçümseme isteği diğer yazılarında da. yukarda yazılan gibi burkina faso fiso gibi örnekler de var. şimdi adam kalkıp turkey, chicken diyince hemen saldırıya geçiyoruz ya ne günahı var burkina faso’nun, tanzanya’nın. o adamlara para kaptıranları tabi ki eleştir, kendi yazı stilinle eleştir eyvallah ki zaten doğru olan da bu, ama bunu bu kadar sığ bi görüşle dile getirme be adam. bu bakış açısı bugün tanzanya yazar, yarın deprem olur apartmanda ilk türkleri kurtaralım der, abartarak söylüyorum ama diyebilitesi var yani. tehlikeli.

  • dea
    Posted 17/09/2008 at 20:40

    kağıthane belediyesinin zapıtaları deniz feneri’nin iftariyeliğini dağıtıyor kağıthane’de; sabah gazetesinin dağıtım kamyonu ankara büyükşehir belediye’nin iftariyeliğini dağıtıyor eryaman’da…

    devir sizin devriniz, besleyin ları, cennetten bir köşeniz var nasılsa…

  • Altar
    Posted 18/09/2008 at 01:04

    Depremden kurtarılacak Türkler. Doruk noktası da bu oldu benim için.
    Sen de haklısın canoğlan, ha tanzanya ha kenya. Duygusal yaklaşman doğal.

  • dea
    Posted 28/09/2008 at 14:09
  • dellez
    Posted 29/04/2009 at 11:07

    Aylardir Turkce’ye cevirisini bekledigimiz Deniz Feneri dosyasi megersem Alman Savcilik tarafindan zaten cevirisiyle birlikte gonderilmis cikmasin mi…
    Hani durmak yoktu?
    Aylardir niye duruyor bu mesele durdugu yerde?

    (Yukaridaki satirlari yuzumde anlamsiz bir tebessumle yazdigimi da not duseyim, guluyorum aglanacak halimize…)

  • Sekhranikos
    Posted 29/04/2009 at 14:51

    İşin en garip yanı insanlar hala bu ülkeye bu adamların şeriat getirceğinden felan dem vuruyor. Neyse yavaşta olsa millet uyanıyor, sağı da solu da. Şeriat gelse de şöyle kısa kollu parlementerleri temaşa etsek:)

  • Post Author
    dea
    Posted 14/05/2009 at 09:37

    Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığı, geçen ay sonunda Adalet Bakanlığı’na, adli yardım talebi içeren bir dosya göndermişti. Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili dosya, Zahid Akman dahil 16 kişinin sorgulanmasını talep ediyordu. Bakan M. Ali Şahin önce dosyanın gelmediğini söylemiş, peşinden geldi ama Türkçeye çevrilmedi demiş, peşinden Alman savcılığın dosyayı Türkçe tercümesiyle birlikte gönderdiği ortaya çıkmıştı. Bakanlık dosyayı bir hafta oyaladıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi…

    Birinci dosya Türkiye’ye 170 günde gelebilmişti. Tercümesi ise hâlâ sürüyor.
    İkinci dosya ne alemde diye sorarsanız…
    Kanal Biz Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu aradı dün…
    Bu konuda çarpıcı bir haber verecekmiş ama YSK “Kanal Biz”e üç gün haber yasağı koyduğu için verememiş…
    Nedir haber? Mollaveisoğlu merakımızı hemen giderdi:
    – Savcılık 16 kişinin sorgulanma talebini içeren ikinci dosyayı usul eksiklikleri bulduğu için geri yollamış, dedi…
    – Peki ne olacakmış?
    – Konuştuğum kaynaklar dosyanın geri gitmesi ve yeniden gelmesinin 6 ayı bulacağını söylüyor…

    Haber müthiş… Bu arada Ankara’da 17 Mayıs’ta yapılacak mitingi canlı yayımlamaya hazırlanan Kanal Biz’in uydu yayını Türksat tarafından kesildi… Zamanlama çok ilginç…

    Melih Aşık yazmış.

Leave a Comment