Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: dünya

Yes, we can!

Aziz hemşehrilerim! Sizleri tüm kalbi duygularımla selamlıyorum! Millet olarak birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zor günlerde, yaklaşan yerel seçimlerin ulusumuz için hayırlı olmasını dilerken çoğulcu demokrasinin daha…

Tayyip, bir çaldır, kaydedeyim teli…

Davos'la ilgili tantana devam ededursun, daha ilk günden beri aklımı kurcalayan abuk sabuk bir detay var. Artık daha fazla içimde taşıyamayacağım, bitsin bu işkence. Şimdi Davos'ta Erdoğan'la Peres/moderatör ittifakı arasında mevzu çıktı, Erdoğan zirveyi terketti filan. Buralarda bir sıkıntı yok, çok açık. Sonra Erdoğan helikopterle Almanya'ya hareket etti, ordan da sanırsam ki ülkeye döndü. Akşamın ilerleyen saatlerinde bir haber düştü ajanslara, Peres, Erdoğan'ı aramış, tavrından dolayı özür dilemiş. Burası da tamam. Merak ettiğim ise şu, şimdi bu adamlardan birisi İsrail Cumhurbaşkanı, bir tanesi Türkiye Başbakanı. Ee ikisi de Davos'ta olduğuna göre makam odalarında değiller, dolayısıyla cep telefonundan görüştüler. Peki, Peres Erdoğan'nın telefonunu nerden biliyor? Yani nerden biliyor derken, Erdoğan Başbakan olunca ABD Başkan'ından tut, İsrail'e, ordan İran'a kadar tüm başkanlara, başbakanlara telefonunu mu veriyor? Ya da onlar mı Erdoğan'a veriyor? Ya da herhangi bir uluslarası kongrede karşılaştılar, "hacı bi çaldır kaydedeyim senin numarayı" muhabbeti mi dönüyor?

Davos’ta bir Kasımpaşalı

"Ayrıntıları daha ayrıntılı bir zamanda yazacağım inşallah." demiştim mevzunun patlak verdiği ilk saatlerde ama, gerek cümlenin kendi içindeki salaklığı, gerek tembellik, gerek yolculuk, gerekse de zaten 50 milyon farklı kişinin…

Haydi sor, sor!

Bazen herşey kontrolün altında sanıyorsun, kontrolde derken, kişisel olarak değil kastettiğim; haberdar olduğunu, gündemi takip ettiğini, her yaşananı bildiğini, doğru yorumladığını filan. Hani sıklıkla öyle bir halete büründüğüm oluyor, "sor bana Ergenekon'u, Türkiye'yi, sor bana Obama'yı, Dünya'yı, sor komplo teorilerimi, sor Black Smoke'un ne olduğunu, hey dostum sor hadi, 4, 8, 15, hadi sorsana, 16, 23, 42 sor ulan!" diye gerzekçe dolanıyorum etrafta. Ama boş hepsi işte, çok gezen de, çok okuyan da bir nebze biliyor ama, çok konuşan bilmiyor. En fazla Bülent Uygun kadar. Ötesi değil...

Obamakoma Buramako

Kendi kıçı açıklığımız, kendi kaşı yarıklığımız yetmezmiş gibi ve yetmeyecekmiş gibi dururken tüm dünyayı sarıp sarmalayan Obama rüzgarından etkilenmesek şaşardım zaten. Canlı yayınlarla Hollywood filmi tadında seyreyledik herifçioğlunun yeni saltanatını.…

¡Ya Basta İntifada!

İntifada!

İnsanlarına başka ölümler sunan, sunmaya zorlanan ülke. Başka başlıyor, bambaşka bitiyor burada hayatlar. Kimi çocukların derdi Emmy teyzesinin yaptığı elmalı turtadır ya hani, televizyonda izler, "lan nasıl bir hayat bu?" dersin; işte bu coğrafyanın çocukları bilmez turtanın ne olduğunu... Yan cepheden ahşap görünümlü arabalarla değil, alabildiğine zırhlı tanklar arasında, ellerinde sapanlarla geçer ömürleri... Sonra bir gün, annesinin kucağında mı, bir sokak arasında mı, yoksa 11 yaşındaki çocuklar için savaşma teknikleri adlı, war101 kodlu derste mi bilinmez, ölüverirler... Ve öldüler...

La Bombonera’dan selam getirdik

Bu bir gezi yazısı değildir. Belki de öyle ama ben gezi yazısı nasıl yazılır, onu bilmem. Sadece kısa kısa aklıma gelenleri anlatmak istiyorum. Lakin hala nasıl başlayacağımı bilmiyorum (Haliyle görünüyordur, bok gibi bi’ giriş oldu). En iyisi geldiğim günden başlamalı. Yaklaşık iki ay önce, Arjantin’e gelebilmek için yola çıktım. Türkiye’den çıkışta bin bir soruyla karşılaşan ben, İspanya ve Arjantin’de tek bir sorun yaşamadım. Ha ama İspanya’dan bahsetmek gerekirse, eşek kadar havaalanı, bir sonraki uçağın kalkmasına iki saat var ve ben o kapıyı bulana kadar bir saat geçirdim. Hayır birine soruyorum, bir yolu gösteriyor, bir başkası diğer yönü gösteriyor. Neyse efendim, kapıyı bulduktan sonra uçaktaki yerimi alıp sağ salim Arjantin sınırlarına ulaştım. Kısa bir beklemeden sonra pasaportuma “90 dias” diye damgayı vurdular. Herhangi bir soru, bakış yok. Pasaportunuzu veriyorsunuz ve geçiyorsunuz. Yalnız bavulu abartısız bir buçuk saat beklediğimi söylemeliyim.

Özür Diliyorum #2

Türk Aydınlarının Ermeni Felaket'ine dair başlatmış oldukları özür kampanyasının bir benzeri de Bush için yapılmış. Özür metni aşağıda; noktasına, virgülüne dokunmadan aktarıyorum. 2008 Aralık'ta Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush'un…

A.C.A.B.

Polisten nefret etmek için sebep çok aslında ama ruha biraz tribüncülük sosu çalınması da yeterli zaten. Buna biraz da muhalif, isyankar bir kimlik koydun muydu Atina sokaklarında araç yakarken bulabilirsin…