Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: fasulyeden

Google’dan mı geldin anacım?

Dünyanın en etkin arama motoru ve daha fazlası google.com'dur malum. İnterneti yemiş yutmuş, türlü komünite sitelerinde cirit atmış, internet teknolojilerini dibine kadar kullanan adamdan tutun da; ayda yılda bir internet cafeye gitmiş, birkaç porno siteye takılıp sonra kahveye pişti oynamaya gidecek adam bile google.com ve nimetlerinden faydalanmakta. İnternet kullanıcısı google.com'da arama yapıp sitelere ulaşıyorken, aynı şekilde internet siteleri de SEO adı verilen ayarlarla birlikte en doğru ziyaretçiyi sitesine çekmeye çalışıyor.

Ürkek ceylan

Yemyeşil ve bakir bir ormanda ürkek bir ceylan seyirtmesi ile çiçekten çiçeğe uçuşan börtü böceği düşünmenin verdiği huzurun bile içine ediyor türlü sebeblerle bilgisayardan uzak kalmak ve fasulyeden ihanetler serisine…

Canoğlan’ın ardından: Şimdi onlar düşünsün

Sonunda hepimizin iple çektiği o büyük gün geldi ve Ulvi kişisi ülkeyi terk edip erasmusla Frankfurt'a gitti. Bundan sonrasını artık Avrupa düşünsün diyerek gelelim hulkicanın Avrupa macerası sırasında ve sonrasında gerçekleşebilecek olası senaryolara... (İlk günler...) •Almanya'nın yüksek triajlı gazetelerinden Bild bu gelişmeyi ana sayfadan manşete taşıdığı bi uyarıyla duyurdu : "Tehlikenin farkında mısınız?" •Frankfurt yerel gazeteleri vatandaşlara Ulviden korunma yollarını anlatan ücretsiz kitapçıklar dağıttı. Kitapçıkta, sokakta ‘kanka naabuyon?' sorusu soran biriyle karşılaşınca acilen uzaklaşılması, sigara içenlerin mümkün olduğunca paketlerini dışarıdan belli olmayacak bir şekilde taşımaları gerektiği ve bira tüketirken bardaklarına sahip çıkmalarının maddi manevi sağlıkları açısından son derece yararlı olacağı gibi maddeler yer alıyor. •Almanya'da en çok izlenen youtube vidyosu Ulvinin o korkunç gülüşünün görüntülerini içeriyor.

ATBS şimdi asker

Sivas'ın bağrından, yani çorak topraklardan, yani güzel yurdun cayır cayır delikanlı yetiştirdiği coğrafyalardan Altar, "her Türk asker doğacaksa, benim yerim de en kallavisinden olsun" düsturundan çıkarak yola, varlığını TSK varlığına…

Fasulyeden v.3.0

Uzun zamandır aynı çizgide devam eden tasarımı değiştiriyoruz. Sıkıldınız çünkü, biliyoruz. Yeni tasarımda da çok çok özel birşey bulamayacaksınız muhtemelen. Ve hatta kesinlikle. Hımm neler değişti birlikte bakalım:

Aklım ermiyor

Fasulyedenkom'u günden güne takip eden, bakıp bakıp ne güzel yapmışız lan diyen -sayabildiğim kadarıyla- bir elin parmaklarını geçmeyen bir kitleyiz şurada, hayır sanmayın ki şikayetçiyim bu durumdan, çok keyifli bile geliyor zaman zaman. Lakin sanırım gözünüzden kaçmamıştır, birkaç gündür müptezel bir bot dadandı siteye. Yazıların altına türlü türlü yorumlar yapıyor, bizi çileden çıkartıyor. Hayır o değil, bir elin parmaklarını doldurduk sayesinde. Ona yanıyorum.

Fasulyeden

Çocukken herkes gibi bazı şeyleri anlayamıyordum. Ne kadar olduğunu bilmiyorum ama bir şekilde büyüdüğümü hissediyorum. Ancak bu her şeyi anlamamı sağlayamadı. Belki çocukken anlayamadığım bazı şeyleri büyüyünce anlıyordum fakat anlayamadığım başka şeyler ortaya çıkıyordu. Oyun sandığım her şey gerçekleşiyordu. Ya da vardı, biz onları oyun sanıyorduk.

Ahh bir varmış, bir yokmuş…

Söylentiye göre FasulyedenKom dediğimiz ve ne olduğunu, hangi amaca hizmet ettiğini bir türlü bilemediğimiz, ona rağmen sevdiğimiz, hep sevdiğimiz, yek sevdiğimiz zımbırtının bu zor günlerinde elinden tutan süper kahraman ayarında…

Fasulyeden halı saha maçları-1: Adamın “gol” diyor…

Bu cümle kalıbını bilmeyen yaşıtımız yoktur sanırım. Gazozuna oynadığımız mahalle maçlarının beylik cümlelerindendir. Rakip takım oyuncusu pataküte hücumdan sonra bizim kaleye gelir, topu da ağlarımıza -ne ağı lan mahalle maçında?- gönderir. Bir sevinç yumağı oluşturup, "nasıl da koyduk" makamından bir türkü çığırırken tam da o sırada bir karışıklık hasıl olur ya da oldurulur, "ne golü lan, taşüstüydü" denir. Rakip takımın fuleli forveti "kabak" gibi gol olduğunu iddia ederken, biz savunmacılar da Fifa yönetmeliğini yemiş, bitirmiş bir eda ile golün geçersiz olduğunu söylemekteyizdir. Tartışmanın hiçbir yere varmayacağına dair güçlü bir kanı oluş(turul)urken tam da o sırada şerefsizlik derecesinde dürüst bir arkadaşımız çıkar, kısık ve ezik bir ses işitilir: "evet, goldü..." İşte havanın gerçekten de karardığı an, o andır.