Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: fenerbahçe

Çiftlik

Kafasına göre iş yapan adama “Tabi oğlum yaparsın babanın çiftliği zaten” denir ya bu cümle Türkiye Süper Ligi’ne cuk diye oturuyor son yıllarda. Muhteşem Haluk Ulusoy (!) yönetiminden bu yana Federasyonda bir çiftlik durumu hâkim. Kimin eli kimin cebinde, kim kime ne yapıyor belli değil. Tabi biz o kadar Fenerbahçe, Galatasaray derdine düşmüşüz ki asıl önümüzde yaşanan rezillikleri görmüyoruz. Yıllardır “Burası Patagonya değil” söylemleri ile kulaklarını çınlattığımız sevimli ülke bile herhalde bize götüyle gülüyordur.

Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye!

Eyvallah. Olayın gerçekliği, doğruları, yanlışlığı mevzusuna girmeyeceğim. Konudan sapmak istemiyorum. İskelet olarak bu sloganın doğruluğuna hiçbir şekilde katılmadığımı bu cümle içinde geçirerek; hadiseyi, Fenerbahçe ve Ordu, Fenerbahçe ve Devlet, Fenerbahçe ve Silah, Fenerbahçe ve Savaş, Fenerbahçe ve Siyasi Slogan, Fenerbahçe ve Ferda Anıl Yarkın gibi alt başlıklar halinde irdelemek istiyorum.

Bizi Arıyormuşsun Başkanım?

Bundan yıllar öncesinde, Kadıköy'de oynanan bir Fenerbahçe maçına başlama düdüğünden çok sonra girmiştim. Tribüne girdiğimde her zaman bulunduğumuz köşeye yönelince, herkesin suratındaki gerginlikten bir şeylerin yolunda gitmediğini farketmiş, neler olduğunu anlamaya çalışmıştım. Tribünde açılan bir pankartın ardından, polis pankartı kimin açtığını öğrenmeye çalışıyor, kız-erkek demeden bizim bölgeden rastgele taraftarları alıyordu. Pankartı biz yapmıştık. Bez bizim, boya bizim, fikir bizimdi. Biz sokmuş, biz asmıştık...

Cefakar Maraton #3

2005 yılında çıkan iki sayının ardından üretim kabızlığına giren "Cefakar Maraton" fanzini üçüncü sayısı ile birlikte tekrar tribüne dönüyor. "Fenerbahçe tribünlerinden Fenerbahçe tribünlerine" alt başlığı ile yayınlanan fanzinin muhteviyatını yine "tribünden" kalemler oluşturuyor. "Bu sene ne olur köşesinde" usta kalemler kahinliğe soyunuyor. "Yeni sezonda söylenmemiş sözler kalmasın dilimizde" yazısı ile sezona giriş yazısı bulunuyor. "O forma kutsaldır" yazısı ve "Düzensizliğin haykırışı" yazıları ile eleştiriler de fanzinde yer alıyor. Eski tribün insanlarından yazılar, Rıdvan Dilmen ve Birmingham Zulus Firm'den Paul söyleşileri ile konuşulmayanlar konuşuluyor. Chelsea taraftarı Chairul Kate geldiği Kadıköy deplasmanından tribünü raporluyor. "Tribün anarşisi", "O maç oradaydım", "Futbol dilencisi" gibi bölümler ile her sayı sabit köşeler oluşturuluyor. Keyf-i Karton yazısı ile koreografi yolculuğu, Arvo Benitez Carboni ile de futbol aşkı betimleniyor.

Mürşid Demirören!

Demirören, Yıldırım’ın üç sene üst üste şampiyon olacağız sözünü “Bu çok tehlikeli bir açıklama. Fenerbahçe’nin henüz hocası ve transferleri belli değilken böyle bir açıklama yapılması düşündürücüdür. Ben de bu nedenle…

Denizli Kümeye!

Şimdi bu delidolu, muhteşem, çılgın, holigan taraftarı olan horoz tayfasına neden böyle bir başlıkla gider yapıldığını filan sorabilirsiniz. Belki dayanacaklar siteye oluk oluk ama olsun ulan, tehlike bizim göbek adımız... Kısaca o maçın öncesini, sonrasını biraz hatırlayalım.

Sus dedik mi, susulacak!

guiza-2 İnönü'de Sus işareti bir Fenerbahçe klasiğidir. Bir hafta öncesinde "İnleyen Nağmeler..." diye başlayıp, 91. dakika kapalıya karşı "Şampiyonluk yarınlara kaldı..." diye bağırmak tribünlerin amentüsüdür. Beşiktaş kalesine aşırtma gol atmak ise ne kadar kazma olursanız, ne kadar formsuz, ne kadar acıların çocuğu suratlı olursanız olun; ne kadar sezon boyunca taraftarınızı kanser ettiyseniz, ne kadar saç baş yoldurduysanız yoldurun Fenerbahçe'de forvet olmanın yegane şartıdır. İnönü'de beyinlere kazınan kahrın adı Serhat'tır, Tuncay'dır, Anelka'dır, Kezman, Alex ve şimdi de Guiza'dır. Dünyanın en kazma forvetinden gol yemek, üstüne üstlük sus işareti yemekse Beşiktaş taraftarının vazgeçilmez kahrıdır. Semih'inki olsa olsa baldır, kaymaktır. İslam Çupi'nin yıllar önce dediği gibi, Fenerbahçe o kolu lavabonuza sokmasını iyi bilir. Sus dedik mi susulacak ulan! Böyle biline!

Aziz Yıldırım Devam Etmeli!

Sizin resmi siteyi düşürdüğünüz bu rezil duruma mı, 1997 yılının son teknolojisi Word Art uzmanı grafikerinize mi, utanmamanıza mı, sıkılmamanıza mı, camianın saygı duyduğu kimi isimler üzerinden yaptığınız gerzek propagandaya…