Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: futbol

Biz tribüncüler

Futbol kimileri için spordan çok daha fazlası, bizim için de öyle. Günümüzün, ömrümüzün çok büyük bir kısmını bir topun peşinden koşan 22 adamın değil o adamlardan 11 tanesinin giydiği formanın, o formadaki renklerin peşinden koşmakla geçiriyoruz. Bu karşılıksız ve çok büyük ölçüde anlamsız sevdanın mantığını sorgulamadan hem de. Bu mantığı sorgulayanlara da çok fena gıcık oluyoruz, en nefret ettiğimiz soruların başında "Bu adamlar mı doyuruyor senin karnını" sorusu geliyor.

Taraftara tabldot menü

Taraftar sever, gönülden sever ve sevdiğinin peşinden her yere gider elinden geldiğince. O renklere aşıktır çünkü, kalbi takımıyla atar. Hayatı boyunca en büyük aşkıdır. Bu uğurda hayatta kaybettiği fırsatları, harcadığı milyarları, çekilen çileleri siklemez bile. Evi tribündür taraftarın. İkinci evinden ziyade birinci evidir. En mutlu ya da mutsuz, en heyecanlı, en coşkulu olduğu yerdir hayatta. Orada kendisine yapılan müdahaleyi hoş görmez tıpkı hafta sonu Manisa'da hoş görmediği gibi.

Top benim değil!

Top benim değil, hiçbir zaman da benim olmadı. Emrah'ın da bisikleti olmamıştı mesela hiç. Ama benim bisikletim oldu, açık konuşmak gerekirse topum da oldu. Hatta futbol denen şeyi oynamayı bir gram bile beceremezken mahallede oynadığımız maçlarda yeralma sebebimdi o top. Sırf topu olduğu için oynatılan çocuktum ben, fasülyeden.. Maç başlayana kadar benimdi o top. Takımlar seçilirken de benimdi. Güzel bir duyguydu. Top benimdi.

Boğazda sular ısınmakta…

Turkcell 'Fena Halde Süper' Liginde 21. Haftada Fenerbahçe ve Beşiktaş Şükrü Saracoğlu Stadında karşı karşıya geliyor.. Fenerbahçe - Galatasaray yaşattığı heyecanlar, ulusal ve uluslararası futbol mecrasında getirdiği ses sebebiyle dünyanın en büyük derbilerinden sayılıyorsa, Fenerbahçe-Beşiktaş maçları da tribün ve tribün dışı kapışmaları ile, tribün dünyasının merakla beklediği, maç öncesi ve maç sonrası tartışmaları ile ön plana çıkan bir maçtır..

Hayatım Futbol geri döndü

Mart 2005'te sanal hayatımıza en orta yerinden giren "Hayatım Futbol" sanal dergisi peşpeşe çıkardığı 3 sayının ardından kayıplara karışmıştı.. Dergiyi hazırlayan ekip, futbolun ölü sezonu olan yaz sezonunda tatil yaptılar haklı sebebler duvarına yaslanarak.. Ama biz tüketicilerin tadı damağında kalmışken aylarca gelmeyen yeni sayı "yalan mı oldular acaba" dememize yol açtı.. Nihayet utandırdılar bizleri.. Ekim sayısı ile tekrar hayatımızın tam orta yerinde "Hayatım Futbol".. Hayatınız Futbolsa, tadı damağınızda kalasıca..

Cefakar Maraton Hamle #1

Fenerbahçe taraftar/tribun duruşu fanzini "Cefakâr Maraton" çıktı. Hayata sarı lacivert pencereden bakanların kalemlerinden taşan fanzin A5 boyutunda ve 24 sayfa olarak hazırlanmış.. Yapanlar tribünden tanıdık simalar olunca kalıcı ve kaliteli olup olmayacağına dair şüpheler siliniyor zihinlerden.. Rast gele..

Bir tribün hikayesi

Sezon 1999-2000, hani şu 3 teknik direktör birden değiştirdiğimiz, Pendik faciasının yaşandığı, 3 maç üst üste bile kazanamadığımız belki de tarihimizin en kötü yılı. Ligin son 10 haftasına gelinmiş, şampiyonluk çoktan hayal olmuş, Kadıköy’de Trabzon maçındayız. Yine maçın ilk 10 dakikası protesto var, bağırmıyoruz. Daha sonra hüzünlü besteler birbirini kovalıyor. “Bizi yaktın yıktın s..tin Kanarya”, “başın öne eğilmesin, aldırma Fener aldırma” falan derken maçın ikinci yarısı o efsane beste geliyor. “Avrupa fatihiymiş Galatasaray…”. Numaralıyla karşılıklı bir güzel söylüyoruz. Tabi son kısmı numaralıya düşüyor. KFY de büyük bir zevkle söylüyor. Söylüyor ama kimse haftaya Galatasaray'ı yeneceğimize inanmıyor. Ne de olsa adamlar UEFA’da şampiyonluğa gidiyor, biz ise sezon bitse de bu işkenceden kurtulsak diyoruz.

Barça kalbini mi kaybediyor?

Daha küçücük çocukken forma reklamı almayışını ve bunun nedenini öğrendiğimde sempati besledim Barcelona'ya.. Teneffüs aralarında oluşturulan futbol eksenli kürsülerde de hep bu özelliği ile gurur duyduğum Barça'yı tartıştım okul arkadaşlarımla.. Başarıdan başarıya koşan kanlı Madrid'e karşı hemde.. Kalbini Katalan halkı için boş bırakan, reklam almayan Barcelona kulübü şimdilerde endüstriyel futbolla olan savaşını kaybetmek üzere..

Geliriz yine değil mi baba?

"Hayatım Futbol" adından da anlaşıldığı gibi hayatını futbol üzerine kuranların, hayatını futbol üzerine kuranlar için hazırladığı bir dergi. Nacizane kendilerin, tebrik ederken, uzun soluklu bir yayın diliyor; en kısa zamanda kağıt kokusuna kavuşmasını umut ediyoruz.. Aşağıda da Elif Karadayı'nın küçük bir çocuğun futbol stadına olan özlemini anlattığı yazısı.. Okunası..