Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: iktidar

AKP kapatılmadı, Fethullah tavan yaptı

AKP kapatılmadı diye borsanın yukarı yönlü hareketini anlamak kolay, ama Fethullahçı şirketlerin kağıtlarının tavan yapmasını anlamak konusunda ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor zaman zaman. Bu gibi sıkıntılar için biz “AKP ve Fettocu Sermaye ilişkisi” isimli kitabı öneriyoruz. Bu kitabı henüz yazan olmadı ama en iyi kitap henüz yazılmamış olan değil midir zaten? Bugün anladık ki en iyi hisse senedi de Fethullahçı sermayeye ait olandır, bunu böyle biliniz.

KEY ödemeleri

Ücretli çalışan bir ailenin çocuğu olmadığım için Konut Edindirme Yardımı konusuna aşina değildim. Çok sonraları duydum adını. Meğer liberal ekonomimizin mimarlarından Turgut Özal icadıymış. Allah zeval vermesin, yüce devletimiz 1987 yılında başlayan, 1995 yılında sona eren uygulama ile, ücretli çalışanların, memurların, işçilerin aylık maaşlarından belirli oranlarda kesinti yapmış, bu kesintilere de konut edindirme yardımı adını vermiş. Adından da anlaşılacağı gibi "Siz şimdi bu parayı çarçur edersiniz, neme lazım, biz alalım şimdilik bunu, sonra ev sahibi yapcaz sizi" manasına gelen çok çakal ve çok anlamsız bir kesintiymiş. Şimdilerde ise AKP hükümetinin "KEY ödemelerini yapacağız" şeklinde çok iddialı bir vaadinin ardından ülkede neredeyse kaos yaşanmakta.

Ergenekon, heryerekon, korkbendenekon

Artık yazmayacağım diyorum, dayanamıyorum. Yine bilindik, beylik cümleyi ederek başlayayım yazıya. Bu soruşturmanın üzerinde bu kadar durmamız, eleştirmemiz Ergenekoncu olduğumuzdan değil; darbeci olduğumuzdan hiç değil. Eğer yargılama neticesinde misal Eruygur Paşa’nın darbeci olduğu sabit görülecekse, Sinan Aygün’ün, gazetecilerin filan destek verdiği sabit görülecekse elbette hapse alınsınlar. Anayasal düzene karşı yapılacak her türlü eylemin karşısında olmak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın gerekliliğidir. Çok şükür tüm derde, sıkıntıya, hayal kırıklığına rağmen T.C. vatandaşlığımızdan ödün vermeyiz.

Siz ne ayaksınız?

Türkiye'nin en kilit konularından birisi olan yargı ile ilgili bir reform hazırlayacaksınız, hazırladığınız bu reform paketini yargı mensuplarına değil gidip Avrupa Birliği'ne kabul ettirmeye çalışacaksınız, sonra yargı sizi eleştirince de…

1 Mayıs restleşmesi

1 Mayıs 1977 yılında yapılan, yüzbinlerce emekçinin katıldığı Taksim Mitingi'nden bu yana tamı tamına 31 yıl geçti. Katledilen masum insanların daha faiilleri bulunmamışken ülke demokrasisi olarak 31 yıldır bir arpa boyu ilerleyemediğimizi 1 Mayıs 2008'de bir kez daha gördük. Aslında olan bütün olaylar iktidarın demokrasi ve özgürlük anlayışının birebir yansımasıydı. Aylardır demokrasi nidaları ile yeri göğü inleten iktidar partisi bir kez daha bir krizi yönetemeyerek bu krizden de kaos yaratarak ayrıldı. Tam olarak diyebiliriz ki kaos yaratmaları bir sonuç değil, olayın başlangıcı olmuştu. Birkaç gün önce başbakan “ayakların başı yönettiği nerede görülmüş” diyerek fitili ateşlemişti. Bugün Taksim Meydanı tamamen bir abluka altındaydı. Çevreyi çok iyi bildiğim için gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bugün Taksim'e çıkmanın mümkünatı yoktu. Zaten ilerleyen saatlerde bir gazetecinin söylemi ablukayı özetler nitelikteydi: “Eğer bizans İstanbul'u böyle savunsaydı Osmanlı İstanbul'u kesinlikle fethedemezdi, ayrıca emniyet müdürü Taksim'e girdiği gibi Osmanlı da Viyana'ya gitseydi orayı da fethederdi.

Tayyip yükseklerde gezer

Kamer Genç Tayyip Erdoğan'ın ve bakanların Meclis'te bulunmamasını eleştirerek "Tayyip gelsin karşımda konuşsun" diyor, AKP'li Avni Doğan "Adam çıkmış, 'Tayyip gelse' diyor. Tayyip, çukurlarda değil, yükseklerde gezer'' diye karşılık veriyor. Başbakan Meclis'e çağrılıyor ama işi varmış, daha yüksek yerlerde geziniyormuş, anladık. Bir de başbakanın pirinç açıklaması var ki, evlere şenlik. "Geçen gün bir gazetede pirinç kuyruğu var diye haber çıktı. Dün Mudurnu'daydım. Bakkala girdim. Kuyruk falan yok. Baktım pirinç var mı diye. Baktım pirinç de var, makarna da, bulgur da. Vatandaşımızın damak tadını evelallah kaçırmayız." demiş başbakan.

Kapitalizm nereye koşuyor?

1970'li yıllarda yaşadığı petrol krizini finans sektörünü yaratarak aştığını sanan, krizlerin faturasını her zaman olduğu gibi emekçiye yükleyen, emeğin değerini hiçe sayan kapital anlayış üzerinden 40 yıl geçmeden yine çok büyük bir krizle karşı karşıya. Petrol fiyatlarındaki artışla başlayan sancılı dönem son günlerde pirinç fiyatlarındaki inanılmaz yükselişle önüne geçilemez bir hal aldı. Hatırlayacağımız üzere ABD Irak'a demokrasi getirmeden önce petrolün varil fiyatı 56 dolar iken şimdilerde 114 dolar sınırlarında.

Türk demokrasisinin yıldızları

Meclis'te görüşülmekte olan, işçileri sokağa döken, eleştirilerin yine hakarete varacak düzeyde cevaplandığı şu meşhur Sosyal Güvenlik Reformu'nun Meclis'teki görüşmelerinde bir skandal yaşanmış. Haberde anlatılana göre Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk yaşanmış ve iktidar partisi ilk defa kendisinin hazırlayıp Meclis'e sunduğu tasarıyı reddetmiş. "Nasıl yani reddetmiş? Vaz mı geçmişler acaba?" diyerek dikkatle dinledim haberi. Ama hayır, meğer yanlışlıkla red oyu kullanmışlar.

YÖK böyle bir zam!

Çalıştığı şirketten %10 zam alınca sevinen "özel bir şirkette çalışmaktayım" insanları ve yıllık %2 zamma tamah eden memurlar memleketinde YÖK Başkanının maaşına %200 zam yapıldı. 4300 YTL olan maaş, 12900…