Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: medya

Nihat Genç’ten Sarıkız’a: Vermezsen verme!

Bir röportajımda kadın yazarlar soruldu, Nuray Mert, Perihan Mağden, Vivet Kanetti, Kırıkkanat, hatta Meral Tamer, bu son ismi yazmamışlar, önemlidir, dedim. Röportajı yapan, peki Ayşe Arman, Pakize Suda diye araya girdi, "tenezzül etmedi­ğim isimler üzerinde laf söylemek zorunda bırakmayın beni" dedim...

Hala Şahan’esin ama…

Baştan söyleyelim, bu "popüler olana bok atalım" tarzında yazılardan biri değil. Neden değil? Çünkü biz seni, ta Zoka günlerinden beri hatırlıyoruz. Sendeki potansiyelin farkındayız. Neler yapıp neler yapamayacağının az çok farkındayız. Ve, senin için hâlâ çok büyük umutlar besliyoruz. Yeri geldi takdir de ettik. Hatta bu sayfalarda, senin için "Şahan'esin" diye Star-spor tadında, Fanatik tadında başlıkları olan yazılar da yazıldı. O yüzden, zamanında seni takdirini sözlere döken bu insanların uyarılarına kulak ver Şahan efendi.

Mary Antoinette Radikal’de..

"Belki balık sevseler, pişirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve paçalı donlarıyla yatmazlar, hart hart kaşınmazlar, geviş getirip geğirmezler, zaten bu kadar kalın, bu kadar kısa bacaklı, bu kadar uzun kollu ve kıllarla kaplı da olmazlardı!" Böylesi bir yorumu yapabilmek için toplumdan, halktan, bu ülkeden ne kadar uzaklaşmak gerekir? Fransa'nın hijyenik sokaklarında, balık seven, markalı iç çamaşır giyen, kaşınmayan, geviş getirmeyen, ince, uzun bacaklı, kısa kollu, kılsız, tüysüz fransızları ile fink atmak yeterli midir bir insanın ülkesinden bu denli nefret edebilmesi için? Yada entelliğin kaçıncı sınıfında balık eti yemekle kıllı olmanın alakası ders olarak okutulur?

İslam Çubi’ye, özlemle…

İslam Çupi.. Fenerbahçe Cumhuriyeti tarifi ile milyonlarca Fenerbahçeli'nin kalbinde taht kuran büyük yazar. Yazar olmaktan öte büyük bir Fenerbahçeli.. Hayatının anlamını bizlere en iyi tarif eden, kalemi ile sarı-laciverti en iyi çizen kişi.. "Bu bir Fenerbahçe destanıdır" demişti 3-0'dan 4-3 kazanılan Galatasaray maçından sonra.. "Herhalde kazandığını düşünen bir takım, kaybetmeyi düşünmeyen bir ekiple yarışırken, ne onun kadar inançlı, ne onun kadar yırtıcı, ne onun kadar hırslı, ne onun kadar onurlu olabilir."

Fasulyeden TV yayın akışı

Defakto, ileri üçlü, milyon tane dizi, nba tv, ismet badem, çocuklar koymasın, nihat genç, esra ceyhan, asaf savaş akat, gerçek kesit, ceviz kabuğu ve hulki, cnbc-e, fbtv, zoka, Attila İlhan, alin taşçıyan, kaygısızlar, kurtlar vadisi, hebele, hübele.. Tv ekranları her zaman çok karışıktır. Rehber olsun diyerek bişiler karaladık aşağıda.. Bilinçli mi yaptık? Hayır aslında..

Köşe yazarları mı? Yazarköşeler mi?

Her köşede bir yazar olması zorunluluğunu kendilerine gazetecilik şiari edinmiş aynı havayı soluduğumuz yazı işleri müdürlerini burdan tenkit ediyorum.. İlla kadın köşe yazarlarımız da var bizim demek için sokakta ilk gördüğün dişiyi kolundan tutup ' al sana köşe,ot yaz bok yaz netten çal yaz regl yaz hayali sevgililerini yaz ama yaz ' tarzı bir telkine tabi tutulduklarına inanıyorum..

Toplumsal cinnet ve medya

3. Sayfa cinayetleri gazetelerin olmazsa olmazlarından durumda uzun yıllardır. Artık bu durumu iki güzel giyimli, güzel konuşan sosyologun çıkıp yaşamsal sıkıntılar arasında boğuşan toplumun cinnetin eşiğine geldiği martavalları ile bile açıklama gereği duymuyoruz. Çünkü 3. sayfaları hepimiz çok yakında yaşıyoruz ve bu durumlarda entellektüel zırvalar ile daha da çekilmez kılmak istemiyoruz. Cinnetin, şiddetin, kanlı bıcağın, ateş alan av tüfeğine bu kadar alıştık alışmasına da medyamızın (medyamız mı? nasıl yani medyamız?) kendi yarattığı bu 3. sayfalar arasında ne denli kirlendiğinin farkındamıyız?