Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: ölüm

Bak Allah’ın işine…

Yüzyılın projesi Metrobüs’ün değil insan, hayvan bile taşınmayacak kadar insan yığması sistemi üzerine buralarda defalarca kelam ettik. Geçtiğimiz günlerde de tıklım tıklım otobüste bir vatandaşımız ne yazık ki, fenalaşarak kalp krizi geçirdi ve öldü. Konu ulusal basına taşınınca İETT Genel Müdürü, metrobüs hattında 300 aracın hizmet verdiğini, beklediklerinden daha fazla talep olması nedeniyle otobüslerin çok yoğun olduğunu, ancak altyapının daha fazla otobüs ve daha fazla seferi kaldıracak durumda olmadığı için bu yoğunluğun çözümü olmadığını ifade etti.

İnsan Neyle Yaşar?

11. Uluslararası İstanbul Bienali 12 Eylül’de başlıyor. Bienal’in bu yılki kavramsal çerçevesi “İnsan Neyle Yaşar?” Bana sormadıklarının farkında olmakla birlikte, cevap vermeden de duramıyorum işte. İnsan, hayatına biçilen değer kadar…

Raporlar tam, gömün çocuğu!

Fenerbahçe Futbol Okulu öğrencilerinden Ali Duran Örnek antreman sırasında göğsüyle kontrol ettiği bir topun ardından yere yığıldı. Hastaneye yetiştirilmeye çalışılan minik kardeşimiz ne yazık ki kurtarılamadı ve bu küçük yaşında Fenerbahçe formasını kendisine kefen yaptı. Minik kardeşimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine de –her ne kadar yetersiz de olsa- başsağlığı dileriz. Bu büyük acının yanında lafı edilir mi bilmiyorum, ancak kulüp yönetiminin yaptığı açıklama da başka bir üzüntü nedeni olarak fenerbahce.org sayfasının tarihe düştüğü notlardan birisi olarak yerini aldı.

Eee ama müstehak size!

Geleneksel San Fermin Festivali bu sene de yaz dönemi TV haberciliğinin güzide öğelerinden birisi oldu. Bu sene sürüden ayrılan bir boğanın saldırısına uğrayarak, boynundan ve akciğerlerinden boynuz darbeleriyle yaralanan bir kişi yaşamını yitirmiş. Her sene onlarca yaralı çıkarıyor festival ama daha önceki ölüm 1995 yılında yaşanmış. Ne diyeceğini bilemediğin zamanlarda en makulu babaanne tepkisidir bazen: "Ee ama müstehak size! Bak bak, manyaklara bak!"

İğrenç yayıncılık için tıklayınız…

Hurriyet.com.tr’nin günümüz haber alma telaşının neresine düştüğü hepimizin malumu. Türkiye’nin nerden baksan, en çok ziyaret edilen 5-10 sitesinden birisi. Amacı haber vermek. Hürriyet gibi köklü ve Türk basınında hayati öneme sahip bir gazetenin resmi web sayfası olması, kalite ve yayıncılık beklentilerini epey yukarıya çıkarmakta elbette. Lakin gazete olan Hürriyet’in durumu ortadayken, yani imam osurmakta bu bakar ısrarcıyken, web sayfasının rezillik deryasında attığı kulaçların hesabını tutabilmek gittikçe zorlaşıyor. “Seksi fotoğrafları için tıklayınız” yayıncılığının mihenk taşı olan bu sitenin bugün imza attığı rezilliği ise kelimeler tarif etmekte oldukça yetersiz kalıyor.

Rahat Uyu Hocam!

Siz! İçinizde beslediğiniz, büyüttüğüz, tam yerinde, tam zamanında kustuğunuz o arsız nefretin esiri olanlar! Kim bilir, gözleriniz yeri kesiyordur şimdi, başınız önde, eğik. Ya da, o kadar da uzun boylu değil, kim bilir, ölçüsüzlüğünüzün, dengesizliğinizin ve hepsinden vahimi, bunu zerre önemsemiyor olmanızın getirdiği o alçak tebessüm yerleşmiştir o nurlu yüzlerinize. Artık daha az kız çocuğu okuyacak, artık daha çok kız çocuğu kendisine tecavüz edenin koynuna imam nikahı ile sokulacak diye mutlusunuzdur belki de. Evet, evet! Belki de, biz farkında değilken, biz alabildiğine uzaktan seyrederken hayatı, siz o denli büyüttünüz o yerin dibine geçesice nefretinizi. Kimbilir, belki de biz varız sırada, hepimizi gömecek kadar coşkulu, hepimizin arkasından gülecek kadar iğrenç durumdasınız ya, biz de bekleyelim keser döner, sap döner diye.

Hızlı trenimiz ismini arıyor

T.C.D.D. resmi web sayfasına koyduğu bir formla Türkiye'nin ilk hızlı treninin ismi ne olsun diye sormuş. Düşündüm, düşündüm, ne olmalı, ne olmalı diye kendimi yedim durdum. Ama sonra yaratıcı bir isim bulmak için çok da uzaklara gitmemem gerektiğini farkettim. Ne de olsa Türkiye'nin ilk hızlı treni bu değil, 22 Temmuz 2004 tarihinde Pamukova'da raydan çıkan 1oo'den fazla yolcunun hayata veda ettiği bir hızlı trenimiz vardı. Biraz hatırlayalım, sonra da hızlı tren için bir isim buluruz birlikte.

Vazgeçin…

Site 1 Ocak’dan beri güncellenmiyor. Diğerlerini bilemem ama benim mazaretim var, asabiyim çünkü bu zamanlar. 01 Ocak’ta Ankara’da yaşanan doğalgaz faciası ve ölen 7 Bilkentli genç hepimizin malumu. Haberi ilk duyduğumdan beri birşeyler karalamak istiyorum; lakin bir türlü iki kelimeyi yanyana getiremiyorum, hep bir yerlerde tıkanıyorum. Kalemle olmuyor, klavyeyle olmuyor, işin kolayına kaçayım, buraya bir fotoğraf koyup tek cümleyle meramımı anlatayım diyorum o da olmuyor. Oturuyorum bilgisayar başına, aha diyorum yazacağım, hoopp annem arıyor, “oğlum kombini kontrol ettir, aklıma geldikçe ağlıyorum, gencecik pırıl pırıl çocuklar” diyor, yine kilitleniyorum.

Kafkasya’da savaş!

Modern Dünya'nın yumuşak karınlarından birisidir Kafkasya. Ve şu an o topraklarda yıllardır beklenen kıvılcımın hızla alev almasıyla savaş çığlıkları yükseliyor. Gürcistan Devleti kendisi için daha çok bağımsızlık isteyen Özerk Osetya bölgesine "anayasal düzeni korumak" amacıyla operasyon başlattı. Kuzey Osetya bölgesini içinde barındıran ve kendisini Osetya'nın özerkliğinin garantörü ilan eden Rusya, bölgeye asker çıkartarak duruma müdahil olunca bir anda savaş patlak verdi. Gürcü ordusu 4 Rus uçağını düşürdü, Rusya Savunma Bakanlığı en az 10 askerinin öldüğünü doğruladı. Ve Tiflis yakınlarındaki Gürcü askeri tesislerini bombaladı. (Bu tesislerin modernizasyonu Türkiye tarafından yapılmıştı) Ve şu an Rus tankları Osetya bölgesine girmiş durumda. Güney Osetyalı bir yetkili 1000'den fazla sivilin öldüğünü, başkent Tshinvali'nin harabeye döndüğünü söylüyor.