Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: recep tayyip erdoğan

Helvadan Putlar

"Abi ama adam çok iyi hatip yeaağğ" Bir yalanı ne kadar çok duyarsanız, o kadar inandırıcı gelmeye başlar. Yalan olduğunu bilseniz bile... Senelerdir bu propaganda ile yoğuruluyoruz. Orta Asya'dan getirdiğimiz genlerimizde var herhalde bu durum. Başımızdakini hakettiğinden fazla yüceltmeyi çok seviyoruz. Adam ne kadar insanüstü görünürse gözümüze, bilinçaltımızda kendimizi biatımıza o kadar kolay ikna ediyoruz belki de. Uzun adam hakkında vasıfsal olarak çok da fazla abartılacak özellik bulamadıklarından olsa gerek, bu hitabetten çok yürüyorlar. Hakkını yemeyelim, olmayanı olduran tipler de var; misal Jöleli en son uzun adamın Putin ve Obama'yla birlikte günümüzde dünyanın kaderine etki eden 3 liderden biri olduğunu söylemiş. Böylesine coşanlar da var. Ama bunun dışında genel kabul, adamın iki üstün vasfının uzun olması ve iyi hatip olması şeklinde. Bunun dışında zaten zorlasan da bir şey çıkmıyor, eldeki malzemeyle bu kadar.

Bu savaş bizim savaşımız değil!

Dün öğle saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı, resmi internet sitesinden bir savaş uçağı ile iletişimin kesildiğini açıkladı. Saat 2 civarıydı yanılmıyorsam. İlk haberler, savaş uçağının düştüğü ekseninden yapılmıştı, öyle okuduk, öyle sandık. Akşam saatlerine doğru ise, medyada uçağı Suriye’nin düşürmüş olabileceği konuşulmaya başlandı. Asker, hükümet, yetkililer, herkes sessizliğini koruyor, herhangi bir açıklama yapmıyordu. Zira başbakan Brezilya’dan dönmekteydi. Dönsün diye bekledik. Kendisi dönünce havaalanından “Düştü mü, düşürüldü mü bilmiyorum; Suriye özür diledi mi, neden diledi, bilmiyorum” tadında açıklamalar yaptı ve konuyu görüşmek için Genelkurmay, Dışişleri, Milli İstihbarat gibi kurumların katıldığı bir zirveye geçti. Bu kez de zirve bitsin diye bekledik. Zirve sürerken yabancı basın Suriye’nin Türk uçağını vurduğunu flaş haber olarak geçmekteydi. Tedirginlik içinde bekledik.

Siyasi Liderler

Dea siyasi yazılarla buraları aktifleştirmiş. Benim de çorbada tuzum olsun istiyorum. Partilerin siyasi ataklarına, avantaj-dezavantajlarına, seçim çalışmalarına vs. hiç girmeyeceğim. Girsem zaten yetersiz kalırım, o kadar takip edemedim açıkçası. Zaten hepsinden tamamıyla ümidimi kesmiş biri olarak, ne vakit gazetede, televizyonda, internette bir siyasi lideri görsem; beynim direkt olarak bireysel değerlendirmelere girişiyor refleks olarak. Son zamanlarda en çok takıldığım konu, siyasi lider çıkarma konusunda ne kadar basiretsiz bir halk olduğumuz çünkü. Çok uzatmadan, birer ikişer cümleyle tespitimi yapıp, direk olarak kendilerinin karnelerini vereceğim ve benim gözümden bulundukları durumu sayısal olarak tespit edeceğiz. Heyecanlandım lan ahaha.