Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Fenaladım

Büyü biraz diyor ‘O’.

Halbuki gayet makul ve belli bir yaş seviyesini geçmiş insanlara hitap eden bir teklif bence. Yazın cayır cayır olduğu günler. Duyuyoruz dost meclislerinde, kafasını denk getiren, Tarabya sahilinde elinde birası inceden balık tutma muhabbetine girmekte. Ulan ne de severim bu ambiyansı. Hemen atağa kalkıyorum. Msn’de, telefonda artık kimi nerede sıkıştırırsam. Toparlıyorum cemaati. Bu trafik esnasında denk geliyor ‘O’ na da soruyorum gidelim mi diye? Büyü biraz diyor. Bir mekanda oturalım da içelim. İşinde gücünde adamlarız artık. Cümlenin sonundaki “artık”ın peşine adımı vurgulaya vurgulaya ekliyor bir de haspam. Adam?!

Garipsemiyor değilim. Kim olsa garipser. Ama ulan her zamanki ‘O’ diyorum kendi kendime. Çıkıntılık yapacak illa. Vardır bir hesabı. Bir fenalıyorum satır arasında. Karambolde unutuyorum gidiyor.

Zaman geçiyor. Yaz bitmiş. Ne yazı, sonbahar bitmiş neredeyse. Atmosfer huysuzlanıyor. Ama hafta da bitmiş memleketimin şanına yakışır eşşek kulağı kadar tatil girdi girecek araya. Kanaryamızın da maçı var. Beraber izleyelim diyoruz. Hemen üç beş kişi geliyoruz bir araya. Duyuyorum ‘O’ da geliyor. Mert kankası sattığından mütevellit bir önceki gün burun kıvırdığı teklifimize icap ediyor. Iyi diyorum neşeli geçecek. Deplasmanda olmasındansa yanımızda olsun. Cenabet gittiği yeri kurutuyor diye geçiriyorum içimden. Garanti 3 puanın rahatlığı sarıyor. Nereden bileceksin menzili 1000 km gudubetin.

Başlama düdüğünden önce başlıyor muhabbet. ‘O’ konustukça once kravatımı gevşetiyorum, ‘O’ konuşmaya devam ediyor ben ceketi çıkarıyorum. Takım elbise içinde görmüşüm yaşadığım şaşkınlık, yerini fenalaşmaya bırakıyor. Konuştukça fenalıyorum.

Ben, diyor, borsacıyım. Bankacı değil.

Cok sikimdeymiş gibi ikisi arasındaki ayrım. Evveliyatına yabancı olmamama, son beş senesine, Kurtuluş’ taki avlağına şahit olmuşluğuma inat Akmerkezde yediği öğle yemekleriyle de ilgilenmiyorum.

Ama Massimo Dutti’de gördüğü çooook güzel pantolon için de, borsacı iş arkadaşının ayağındaki ayakkabının fiyati için de aynı tepkiyi veriyorum.

Çok para.

Hemen anında karşılığı geliyor. Giyilebilitesini kıyaslarsak pantalon da gayet normal gibi bir şey.

300 YTL’ ye ayakkabı mı olur diye geçiriyorum bir yandan, bir yandan da daha 4 ay once 1 Mayıs deyu attığı naralar geliyor aklıma.

Ulan hani 1 Mayıs hani sen diyecek oluyorum.

Yine aynı şeyi söylüyor.

Karşımda bir Engin ARDIÇ, bir Cengiz ÇANDAR durmuş.

Büyü biraz diyor ‘O’.

Büyüyenin amına koyyum.

22 Comments

  • dea
    Posted 29/09/2008 at 01:12

    Referans olması açısından şu yazı muhakkak okunmalı derim 🙂

  • igor
    Posted 29/09/2008 at 01:25

    ben de ‘O’nun amına koyyumm

  • canoglan
    Posted 29/09/2008 at 11:39

    bence kafası karışık bir yazı olmuş.

  • sechoe
    Posted 29/09/2008 at 13:56

    bence yerinde bi yazı olmuş. o artık başka biri oldu, 1 mayısda akmerkezde yer artık limonu salatasına koayarak.

  • werdure
    Posted 29/09/2008 at 20:27

    Birini daha kazandık 🙂 Her gün birinizi, bir gün hepinizi hahahahah (Erol Taş kahkahası)

  • refet
    Posted 29/09/2008 at 22:06

    Yeri gelmişken sorayım ( Şansal Büyüka tonlaması ile)

    Borsacılar bir yaştan sonra zorla emekli ediyorlar diye bir şehir efsanesi var. Doğrumudur ki?

    Banker yakup , banker yakup…

  • aga
    Posted 29/09/2008 at 23:14

    bi bok uretme, sabah aksam otur elinde telefon sunu al bunu sat yap. 3 tane para babasi canlari isterse yukseltsin canlari isterse dusursun, ve sonra tekrar bi bok uretme, cok calisiyorum lan diye ortalarda gezin. eh bu isler boyle yuruyor, bunlari da birisinin yapmasi lazim, borsacilik icin daha iyisini bulamazlardi.

  • sechoe
    Posted 29/09/2008 at 23:39

    abd deki krizde O’nun payı olduğunu düşünmeyen yoktur heralde?

  • canoğlan
    Posted 02/10/2008 at 17:49

    erkan senin bu asabiyetini napıcaz, insan arada iki güzel kelam eder. hayır yani napayım, işten mi çıkayım, herkes istediği işi yapıyormuş gibi ya da ne istediğini bilen ultra idealistlermişiz gibi konuşuyorsun. sınavına girdim kazandım, görüşme olumlu geçti, girdik bi şekilde işte. elli farklı sektörden, elli farklı iş teklifi önümdeydi de ben bunu seçtim sanki. bi bok üretme falan ayıp yani, ayak işlerini yaptırıyolar sana heey olum sistem sikiyor seni demeninde bi üslubu var. hayret bişey.

  • dellez
    Posted 02/10/2008 at 19:43

    Gereksiz gerginlik yaratma Ulvi. Can Yucel’in cok guzel bir lafi var, bildin mi?

  • Aga
    Posted 02/10/2008 at 19:45

    lan herkes bi gergin memlekette. napiyorlar olm size orda? reso’yu ornek alin kendinize biraz, sakin sakin gulup geciyor her seye bak. hay allahim yahu, lan size ciddi ciddi kufur edecek olsam telefonu acar suratiniza ederim sonra kapatirim. bu kadar dert etmeyin her seyi, kalbinize zarar.

  • Absinthe
    Posted 02/10/2008 at 22:34

    Resat’ı mı örnek alsınlar? Sakın ha! Bende ”Gerildim!” adlı bir yazıyla bunu açıklayabilirim, neden olmasın…

  • dea
    Posted 02/10/2008 at 22:51

    “Gerildim” mi 🙂 Korku filmi gibi mi 🙁

  • Altar
    Posted 03/10/2008 at 20:59

    Ha işte Borsacı yerine Bankacı diyince de bana aynı şekilde çemkirmişti. İnanılmaz bi sahiplenme içerisinde sanırsın memleketteki yegane broker. Ya İMKB bunların yöresel bi çeşit giysisi. Mesleki anlamda iyi bi şey ama Ağa’ nın altını çizdiği hususların gerçekliğini engellemiyor tabi.

    Ağam “sen hariç memleketteki tüm borcasıları.” de bari de şevki kırılmasın. Artık Dea’ da kusura bakmayacak. Olur öyle.

  • canoğlan
    Posted 04/10/2008 at 19:44

    broker değilim, trading ve sales-marketing kısmında görev yapıyorum. millet parasını ödemiyor, sizin aracılığınızla hacize başvuruyor efendime sölim boşandıttırıyor falan gibi yüzeysel yorumlar mı yapayım yani avukatlığa ben de. üretkenlik had safhada mı oluyor sizin meslekte. sahiplenme içerisinde değil mesleği tam anlamıyla tanıma ve gözlemleme evresindeyim. en üretken meslek ressamlık bence, hem vergi de vermiyorlarmış mis 🙂

  • sechoe
    Posted 05/10/2008 at 15:58

    trading and sales-marketing.. hımm you know common things just like these..
    and my hobbies playing guitar, snowboarding, paragliding…

    i love you canki 🙂

  • Altar
    Posted 05/10/2008 at 16:44

    “trading ve sales-marketing”

    Hmm ama fikrimin ince gülü sen en baştan öyle desene. Biz senin böyle bi şololo olduğunu bilsek baştan yazmazdık zaten.

    De yürü git!

    Senin nezdinde tüm borsacıların…

  • canoglan
    Posted 06/10/2008 at 10:41
  • dellez
    Posted 06/10/2008 at 16:17

    Ee, baktik broker’in anlamlarina:

    komisyoncu, simsar, tellal, başkası hesabına esham.

    Buradaki tellalin muhabbet tellali olmadigini dusunecek olursak bile, yine de yaptigin is cok da ovunulecek bir halt degilmis Ulvi.

    – Broker ne ola ki?
    – Aha beyle komisyoncu gibim, simsar gibim birsey…

  • werdure
    Posted 06/10/2008 at 18:13

    Oldu olacak cümle içinde kullanalım babamın broker ı var. 🙂

  • canoğlan
    Posted 06/10/2008 at 19:58

    muhauha yok lan o açıdan vermedim o linki, ingilizce tabire laf attılar ya ben de broker da ingilizce niye broker diyorsunuz onun yerine güzel türkçemizden kelimeler kullanın baabında söledim 🙂 ne uzadı lan, hadi yeni yazılara yelken açalım.

Leave a Comment