Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

İt’tiler…

Her Pazar akşamı televizyon karşısına geçip, bilet kuyruğunda, maça giriş ve çıkışlarda, tribünde yaşanan taşkınlıklarda çevik kuvvetin müdahalesini “Hakketmiştir onlar !” diyerek izleyen Türk Halkı ve bunu izleten Türk medyası bir gerçeği hep unutmuştu… Bir bilet kuyruğunda sıraya girmeyen veya çizgiyi geçen adamlar, çocuklar, gençler, stadyum kapılarının sayısı yetersiz diye itişip kakışıp çıkmaya çalışan taraftarlar polisin copunu ne kadar hak ediyordu ?

Veya etrafı LÜTFEN’lerle donatan, şiddete kırmızı kart gösteren medya neden inip, kalkan polis coplarını şiddetten saymıyordu. Tribünlerde yaşanan sadece birkaç küfürleşme “BİBER GAZI” gibi kimyasallar ile mi bastırılmalı, kalabalık ve çıkışı zor olan stadyumlarda ezilme ve yaralanmalara yol açmalıydı?

Eskiden televizyonlarda K-9 köpeklerinin eğitimi gösterilirdi. Şiddet yanlısı suçlularla, ancak onların dilinden anlayan akıl seviyesi onlara uygun köpekler başa çıkabilirdi. Sonra ne olduysa oldu, bir Reha Muhtar’la Show Haber Robocop kıyafetli polisleri gösterdi, suçlularla mücadele artık Robocoplarla yapılacak diye.. Ki o zamanlar Robocop 2 fırtınası yeni dinmişti. İnsansı duygularından arındırılmış, hata oranı en aza indirilmiş biyonik robot kahramanımızdı. Peki ya bizim RoboCoplar’a elektronik çipler yerleştirilmiş miydi?? Acaba sadece üzerlerindeki sert plastik kaplamadan dolayı mı bu yakıştırma getirilmişti diye fazla düşünmedik..

Zamanla meydanlardan ve spor sahalarından K-9 ların çekilmesiyle insana insanlığını kaybetmiş Robocopların müdahele etmesine tanık olmaya başladık.. O günden bugüne onların ismi de “Çevik Kuvvet” oldu.. Meydana inmeyi birkaç radikal sol gruba bırakan Türk halkı sadece stadyumlarda tanıklık ediyordu belki de bu pek çevik pek kuvvetli güvenlik güçlerine.. Her türlü olaya düşünmeden coplarını sallayarak müdahale ediyorlar, gelişen teknoloji ve kimyasal formüllerle olayı “Biber Gazı”na kadar getirebiliyor ve “Dur” deyinceye kadar vurmaya devam ediyorlardı. Öyle 3-5-10-20 kişi değil 3000 – 5000 rakamları ile telaffuz ediliyordu stadyuma gelen çevik kuvvet sayısı.

Nasıl bir eğitimden geçiriliyorlarsa, intihar oranı en yüksek meslek içi grup haline geldiler, üçüncü sayfalarda cinnet geçirdiler … Ama hep vurdular, sıktılar, ittiler..

Ve 8 Marttan 2 gün önce Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla meydana inenlere vurdular, vurdular, vurdular.. Televizyon başındaki milyonlar yine umursamadı, çünkü o kızlar, o kadınlar tribünde olay çıkaranların, bilet kuyruğuna giremeyen insanların, staddan çıkmayanların annesi, kız kardeşi sevgilisiydi… Çünkü onlara vuranlar aynı insanlardı, ve onlar kadınımıza, patlayan deklanşörlerin önünde vurdular, dövdüler, İT’tiler..

1 Comment

  • martı
    Posted 09/08/2008 at 20:58

    Bazen “dur”dan da anlamıyorlar.Gözlerinden kanlar fışkırarak vuruyorlar.Karşısındakinin de nefes aldığını,yaşadığını,sevdiği insanların olduğunu veya zarar geldiğinde arkasından üzülecek olanların olduğunu unutarak, var güçlerini insanların üstlerinde deniyorlar. Yazık…

Leave a Comment