Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

alinti

Ömer Hayyam’dan

Derler: Aşık ve sarhoş cehennemlik olacak! Bu söz ki gönüllere sanma korku salacak. Giderse cehenneme tüm aşık ve sarhoşlar; Küçük yapın cenneti, yarın bomboş kalacak! Ömer Hayyam

Ceza’nın aleti yanlış torbada

RockIstanbul 2005'de sahnede Ceza adlı şahsiyet, Kiraç'a düz gitmis. Küfürü basmış. "lan kıraç, toprak hiç para eder mi, lafını bilmeyen it bu rep'i yer mi? kıraç bir dünya hiç demek, öküz gibi…

Pogo bir tür danstır

Ayça Seren Ural.. 25 yaşında bir genç kadın.. Üniversite yıllarını punk olarak yaşadı. Dar pantolonlar giyip, saçlarını kazıttı. Kavga anında kullanmak için beline zincirler taktı. Saksıda esrar yetiştirip içti. Kimliksiz dolaştı. Nezarethanelerde sabahladı, aç kaldı. Sorgulamadan sevişti. Ekonomiye canlılık getirmek için arabaları çizdi! Hamile kaldı. Evlendi. Çocuk doğurdu. Ve İstanbul'dan taşınıp, roman yazdı. Ayça Seren Ural, ilk kitabı Pogo'da kendi yaşadıklarını ve daha fazlasını anlatıyor. Hayal gücünü kullanarak kitaba eklemeler yaptı. Şu anda 'ortamlardan' elini eteğini çekmiş durumda. 2,5 yaşındaki kızı Brengülü (Öz Türkçe'de yaban gülü) ve inşaat mühendisi kocasıyla İzmit'de yaşıyor. Bu kitabı 90'lı ylların gençliğini unutturmamak için yazdı: ''Bizim çocuklar hiç de haklarında küfrederek konuşulacak çocuklar değillerdi. Bu çocuklar belki de el üstünde tuttuğumuz birçok insandan daha dürüsttü.'

De siktir git, kovirem seni

Burada da süresi doldu Edelman'ın. Geldi, istediği gibi söz söyledi, posta koydu, ortalığı karıştırdı ve gidiyor. Belli ki yeni görev verilmiş. Can Dündar'ın yazıdan araklama olarak bi bakalım napmış netmiş bu sikindirik adam. Yazıyı okuduktan sonra da hep bir ağızdan 'Gidişin olur da dönüşün olmaz inşallah' diyelim.. Kendisi en azından bunu haketti.

Geliriz yine değil mi baba?

"Hayatım Futbol" adından da anlaşıldığı gibi hayatını futbol üzerine kuranların, hayatını futbol üzerine kuranlar için hazırladığı bir dergi. Nacizane kendilerin, tebrik ederken, uzun soluklu bir yayın diliyor; en kısa zamanda kağıt kokusuna kavuşmasını umut ediyoruz.. Aşağıda da Elif Karadayı'nın küçük bir çocuğun futbol stadına olan özlemini anlattığı yazısı.. Okunası..

Elektrikler kesikken döndüğü o gece

Mehmet Demir karalamış; Döndüğü, elektrikler kesikken döndüğü o gece, evin her yanında mumlar yanarken, elinde bir kadehle, mumlar yanarken, içinde bir tek karanfille, kadeh elinde, onun döndüğü gece gözlerini kaçırmıştı, o döndüğü gece, elinde kadehle, kara, kapkara mantosu vardı üzerinde..

Küçük kara balık

Çocukken ilk okunan kitabın insanların kaderlerini belirlediğine ilişkin, hiç bilimsel olmayan ama derinden güvendiğim bir kanaatim var. Hatta insanların, aslında ilk okudukları kitapların izlerini, hayallerini, güzergâhlarını ömürleri boyunca takip ettiğini, hiç farkında olmasalar bile bütün hayatlarını o ilk kitaplara göre biçimlendirdiklerini düşünürüm hep. Karşılaşmaların, yakınlaşmaların "doğruluğunun" (!) bu kitaplar üzerinden sağlamasının yapılabileceğine bile inanırım inceden. İlk okuduğu kitap "Ulduz ve Kargalar" olan bir çocukla "Kaşağı" okuyan çocuk büyüdüğünde hayatları ne kadar bitişebilir mesela? Ya da ilk okuduğu öykü "Diyet" olan bir adamla "Çocuklar Yönetimde" okumuş bir kadın birlikte olabilir mi? Hiç değişmeyecek bir fark vardır aralarında. Muhakkak birinin hep anlatamadığı bir şey vardır o ilişkide. Kapanmaz ve tarif edilemeyen aralık... Velhasıl ilk okunan kitaplar yapar bizi. Omurgamıza biçim verirler sanki. Gerisi "tarama" gibi gelir bana... Tuhaf yanı bu işin, eğer buna inanırsanız gerçekten, ne okutacaksınız çocuğunuza? Bir insanın üzerinde bu dev hamleyi yapmak hangimizin haddine? Tehlikeli çünkü. Çünkü... Şöyle...

Sus konuşma, savaş hiç olmadı!

Ece Temelkuran'dan vizyona yeni giren Yazı-Tura filmi ve bir savaşın yarasını taşıyanların hayatları hakkında bir yazı.. Okunası.. Güneydoğu'da savaşan iki gencin öyküsünü anlatıyor Yazı - Tura filmi... Erkeklik mitinin karnını deşiyor, acıyı efendi gibi anlatıyor..

Felluce’yim ben

Felluce'yim ben... Yıkık, harap, mağrur ve asi... Medeniyet denilen arsız yalanın tekzibi... İşgale uğradım, yağmalandım, kana bulandım. Evlatlarım ceset ceset yatar caddelerimde... ...dünyanın gözleri önünde... Sofrasında yer aradığınız bir ziyafetin zor lokmasıyım. Barbarların istilası karşısında Şark'ın nefs - i müdafaasıyım.