Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Refet , İlk Beraberliğini Aldı. “6 5 1 0 16 +17”

Evet çünkü Beşiktaş’lı olmak bunu gerektirir…

İlla bi ipinelik çıkacak korkusu, her şey iyi giderken… 5/5 yapmışsın, yabancı siyahi yırtıcı forvetin 5 maçta 7 gol atmış. 2. hafta içeride Fener’i çok rahat geçmişsin, 5. hafta kötü oynadığın maçta 87’de kornerden golü bulmuşsun.

Bütün gazeteler senden bahsediyor, genç yıldızların popüler olmuş, hocan metroseksüel, entellektüel kesim bayılıyor, iç politikaya göndermeler yapıyor, Cuma namazı kılıyor, çıkışta Anıtkabir’e gidiyor, ordan şehitlik ziyareti, sonra ölüm oluçları için gitar çalıyor, soyunup “benim bedenim benim kararım” falan diyor, roportajlarda Dünya Barışı’ndan bahsediyor.

Firençayz desen almış yürümüş. Külot, boxer, çakı, çakmak, ayna, tarak satışları almış yürümüş. 1230938 kişinin arasından farkedilebileceğin gocuklar üretmeye başlıyor Adidas… Hem de 12 taksitle.

Ama var bir şey işte, o korku, Beşiktaşlı olanlar anlar beni. Nası bir duygu biliyomusun. 5/5 yapmana rağmen yine Aziz Yıldırım’ın “Yeni bir kriz mi doğuyor, doğurayın amuga biiiippp” videosu üzerine saatlerce tartışılıp, saat 02:39’da Beşiktaş konuşuluyor. Hem ufacık bir sitem içinde konuşulsun istiyorsun, hem de “ulan iyi ki konuşmuyorlar, elleri-gözleri değmiyor işte ne güzel, uzak dursunlar”

Bu şey gibi. Hani yıllar yıllar önce keşfettiği, daha kimse adını bilmez iken dinlediğin müziklerin birden popüler olması. Sonra senin de bu popülerlikten dolayı sinir olman. Kıskançlık da değil, “kimse bilmesin, bir ben bileyim Erkan Oğur-Zeynebim’i”

İlla bi ibinelik olacak, biri sakatlanacak, saçma bi kırmızı kart, takım içinde kız yüzünden kavga çıkması, alkolik/dinozor yöneticilerin ağız ishali olması. İlk beraberlikler, ilk yenilgi, ilk avuntular. “Ohh iyi oldu oğlum, zaten kötü oynuyoduk, bi yenilelim, nazar boncuğu olsun, o stres gider hem” avuntuları.

Kuraların çekilmesi, 1203938 takım içinden gidip adından “ben tersim, ben ters gelicem, pis takımım” diye bağıran Ağustos ayında -20 olan disiplinli, kasap takımlar.

İlk beraberlikler, ne kadar da benziyor ilk beraberliklere…
İlk yenilgiler de öyle..

Ama güneş doğuyor bir şekilde. Yaz gününde, Temmuz’da yine bir umutsuzluk kaplıyor içini geleceğe dair: “Ulan yine bi bok olmucak bu sene, pasolig/olimpiyat”

Ve yine o atıp fav’a beklemeler..

Hele şu Bayram bi geçsin de…
Hele şu ligler bi başlasın da..
Hele şu stad bi bitsin de…

Kredi borcum 2015 Mayıs’ta bitiyor, sonra o parayı direk dolar hesabına atıcam, ufak ufak biriksin diyip. Mayıs 2015’te 48 taksitli müzik seti falan almak. Öylece durması orda, 1 kere bile dinlememek, maksat ama orada öylece duruyor işte.

Öyle dur zaten, öylece..

“Beşiktaş’ta Dembaba transferinin gündemden düşmesinden sonra gözler Ali Asım Balkaya’ya çevrildi..”

Leave a Comment