Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Süngerden Hallice

3 haftadır evdeyim. Askerliği yedek subay yapınca, bir aylık bir izniniz oluyor, subay muamelesi gördüğünüz için. Subay da memur neticede işte, o yüzden memurların hakkı neyse, devlet babamız bize bunu uygun görüyor. Güzel bir şey. Devlet babanın bana verdiği hakkı dilediğim şekilde kullanamadım ama olsun. Neticede bir aylık bir iznim var. 3 haftasını erittik şimdiden.

3 haftadır süngerden halliceyim. Televizyon izlememeye çalışıyorum. Daha doğrusu böyle bir çabam yok, yani izlemeyeyim diye kasmıyorum da, zaten televizyon izlemeyi pek seven birisi değilim. Ara sıra bir iki tane komedi dizisi falan denk gelirse onlara bakıyorum. Eskiden bembeyaz Türk idim. Cenebece-e’den başka kanal izlemezdim. 2000’lerin başında 80’leri yaşıyordum. Tek kanallı dönem gibi bir nevi… Sonra oradaki diziler de sarmaz oldu. Neden? Çünkü altı yedi sene önce verilen dizilerle şimdi verilen diziler bir değil. O zamanlar Seinfeld vardı, Married with Children vardı, Coupling falan vardı. Şimdi dayadılar polisiyeyi, gerilimi; takip etmiyorum öylesini. Geniş Aile var onu izliyorum evde olduğum zaman. Aslında bir ara da “Yerden Yüksek” dizisine bakmak lazım. Onu da merak ettim…

Neyse, televizyon izlemiyorum neticede. İzne geldiğimden beri gazete okumayı da bıraktım. Normalde, internet sağolsun, günde üç beş gazete karıştırır, köşe yazarlarını falan takip ederdim. 3 haftadır onu da yapmıyorum. Spor haberlerine bile bakmıyorum artık, fanatik falan atardık eskiden, o da yalan oldu…

Haliyle, televizyon ve gazeteden uzak durunca, insan memleket gündemine uzak kalıyor. Aslında, her hafta düzenli olarak dört mizah dergisi alıyorum, onların gündem sayfalarından memlekette neler olup bittiğini insan ister istemez öğreniyor. Ama detay haberleri takip edebiliyorsun o şekilde de. Yani mesela Emniyet Genel Müdürlüğü polis olmak için 70 IQ barajı koymuş. Bunu bu haftaki uykusuz’dan öğrendim. Ya da mesela gene bu haftaki Gırgır’da yazdığına göre “Hükümet madenlerde denetimi artıracak uluslararası iş güvenliği sözleşmesini imzalamamakta diretiyor”muş. Penguen’de okuduğuma göre “Gaziantep Kamil Ocak Stadı’nda yapılan 29 Ekim kutlamalarının sonunda A.K. Partisi’nin seçim şarkısı çalınmış.” LeMan dergisinden de iki haber başlığı geçelim hemen, hak geçmesin, “HSYK’da yapılan seçimlerden sonra, 20 üyeye 2011 model yeni araç alınmış, hepsine sekreter ve şöför verilmiş, 2000’er TL zam yapılmış.” ve “Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’ne karşı eylem yapan çevreciler için 3 yıl hapis isteniyormuş.”

Ama arkadaş burası Türkiye. Bu haberler (haydi ilki hariç diyelim), normal bir ülkede olsa günlerce gündemi belirleyebilecek haberler. Kanada gibi ülkeleri demiyorum tabii, orası bambaşka bir diyar. Yaprak kımıldamıyor, gündem sıfır. Oralar gündemsizlikten ana haber bülteninde hem de iki gün boyunca “Facebook’tan birbirine ödev göndermek suretiyle kopya çeken öğrencilere nasıl önlem alabiliriz” mevzusunu tartışan insanların ülkesi. Evet, hem de iki gün boyunca…

Ama bizim bu topraklarda çok da bir şey ifade etmiyor bu konular. Haber bültenlerinde yer bile alamaz, gazetelerde dolgu olarak falan kullanılır. O yüzden diyorum gündemi takip edemiyorum diye. Asıl gündemler çok çok başka oluyor.

Misal CHP, üç gündür birbirine girmiş. Üç gündür mü o durumda onu bile bilmiyorum bak. Ben üç gün önce duydum. Haliyle benim için üç gündür böyle bu durum. Dost meclislerinde konusu açıldığında ben de lafa girmek istiyorum, “Önder Sav da Kılıçdaroğlu’na çok ayıp etti!” falan diyebilmek istiyorum. Ama mevzuya uzağım arkadaş, konu açılınca bir laflar uçuyor havada, sırf kısaltmalarla kitap dolar. Yok MYK şunu demiş, yok Yargıtay bilmem neyi onaylamış, yok parti iç tüzüğü şu şekildeymiş falan…

Ama böylesi daha güzel lan. Zaten içimdeki Don Kişot’u öldüreli çok oluyor da, bu yalnız ve güzel ülkeye inancım da her geçen gün daha da azalıyor. Sıkıldım bu faşist diktatoryadan. Sırf başbakanı protesto ediyorlar diye üniversite öğrencilerine kasklarla, coplarla, biber gazıyla saldırılan bir ülkeye sizi bilmem ama benim hislerim her geçen gün daha köreliyor. Sırf parasız eğitim istedikleri için 15 yıl hapiste yatmaları istenen gençlerin olduğu ülkede neyi düşünüp, neyi tartışıp, neyi savunacaksınız ki?

Cehalet erdemdir artık benim gözümde. Başbakan’ı protesto etmek amacıyla kapısına siyah çelenk koymak isteyen Kamer Genç’in arabasından, çelengin başbakanın korumaları tarafından çalındığı ülke burası. Ne üzerinde parasız eğitim yazan bir metrekarelik bir bez parçasına tahammül var, ne de siyah bir çelenge. Her okuduğum haberde yüzüm daha bir asılıyor, içimde bir şeyler daha ölüyor.

3 haftadır süngerden halliceyim. Çok da mutsuz değilim açıkçası…

Leave a Comment