iş güç

Bireysel Benchmark Eylemi

Bireysel Benchmark Eylemi

Kapitalizm dediğin dipsiz kuyu, çalışanlarına boş birkaç saniye bile bırakmama gayretiyle bilimum tiksinme hissiyatını sonuna kadar hakediyor. Çalıştığım kurumda da piyasaların içinde bulunduğu durumdan ötürü ciddi bir stres ve yoğunlukla boğuştuğum birkaç haftanın ardından anlık bir rahatlama ile yaymış, tüm gün gazete okuyan, forward maille gönderilen karikatürlere bakan, her daim Cnbc-e açık bulunan televizyonun kumandasını ele geçirip NtvSpor’a, Dest-i İzdivaç’a kayan, zaten genel halet-i ruhiye…

İyi bayramlar dedik lan!

Artık bir klasik haline gelen (ya da gelecek olan) “tatil günü iş yerinden yazılar” serisine bir katkı daha yapalım. Ramazan Bayramı’nın şeker adı altında tatil olarak değerlendirilmesine karşı çıkan, ama yine de bayram tatilini 9 güne çıkartmaktan geri durmayan pek şaaane iktidarımızın vermiş olduğu kararın aksine Pazartesi yarım gün ve Cuma günü tam gün olmak üzere çalışıyorum. Bu da yetmezmiş gibi –ki hiç bir zaman…

Madde madde değil, dümdüz karamsarlık

Her zamanın ve her insanın hayata savaş açan kahramanları vardır elbette. Ya da insanı buna inandıran bir anarşist yatıyordur gönlünde. Kimbilir, biz aslında kapital dünyanın kapital rezilliklerini kapital bir fahişe faziletinde yaşar, yaşatır, yaşamlandırırken, içimizdeki o anarşistle savaşıyoruzdur da, yüzümüzde bir sivilce olarak tezahür ediyordur savaş sonrası talan haleti. Ya da, işte dedim ya, buna inanmak istiyor insan. Neden? Neden kendi içinde, kendi yarattığı bir…

Raporluyorum fütursuzca…

+ Hasan Doğan’ın vefat haberini aldık dük akşam. Bizzat Tayyipgiller kadrosundan atanmış olması ve medyada AKP’nin sesi olmak kaygısı taşımasından dolayı çok hazzetmezdim kendisinden. Ama pek şaşalı geçen Euro 2008 sıralarında kendisini bol bol ve açıkcası gayet samimi, gayet çocuksu görmemizden kaynaklanan bir sempatisi de vardı. Almanya maçında golden sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sırtını dönüp, eşine sarılması ve Gül’ün eblek eblek kalması ile karnıma ağrılar…

Dea at work: Halk Bankası noldu?

“Bahar da geliyor inceden” diye gevezelik etmeye fırsat bile bulamadan bugün “Yaz gelmiş ulan” derken buluverdim kendimi. Akşam 6 sularında işten çıkıp pert vaziyette kapkaranlık, buz gibi havada servise doğru yürüyordum birkaç gün önce. Bugün çıktım binadan, sanki saat 13:00’de yemeğe çıkmışım gibi. Hava aydınlık, güneş sırtıma sıırtıma vuruyor, aynı pert vaziyet hakim bünyeye ama mevsim başka. Servise biner binmez terlemeye başladı bizim hantal vücut….

Kalkamadım

Saat 07.00: Boşluktasın. Dünün yorgunluğuyla hayatla arandaki fişi çekmişsin, rüya göremeyecek kadar yorgunsun. Uyumuyorsun, resmen bayılmışsın. Birden bilgisayara kurduğun alarm bangır bangır ötmeye başlar evin içinde. Kaliteli olmayan ama apartmanı ayağa kaldıracak 5+1 kolonların eşliğinde zıplarsın yataktan. Zaten amacın bu, yüksek seste hareketli bir parça koyarsın ki “kalk ve o alarmı kapatmak zorunda kal”. “UY AHA” (Kazım KOYUNCU) Davul ve tulum sesleri gittikçe coşmakta. Daha…