tribun

Barça kalbini mi kaybediyor?

Daha küçücük çocukken forma reklamı almayışını ve bunun nedenini öğrendiğimde sempati besledim Barcelona’ya.. Teneffüs aralarında oluşturulan futbol eksenli kürsülerde de hep bu özelliği ile gurur duyduğum Barça’yı tartıştım okul arkadaşlarımla.. Başarıdan başarıya koşan kanlı Madrid’e karşı hemde.. Kalbini Katalan halkı için boş bırakan, reklam almayan Barcelona kulübü şimdilerde endüstriyel futbolla olan savaşını kaybetmek üzere..

Geliriz yine değil mi baba?

Geliriz yine değil mi baba?

“Hayatım Futbol” adından da anlaşıldığı gibi hayatını futbol üzerine kuranların, hayatını futbol üzerine kuranlar için hazırladığı bir dergi. Nacizane kendilerin, tebrik ederken, uzun soluklu bir yayın diliyor; en kısa zamanda kağıt kokusuna kavuşmasını umut ediyoruz.. Aşağıda da Elif Karadayı’nın küçük bir çocuğun futbol stadına olan özlemini anlattığı yazısı.. Okunası..

Kırmızı ve Lacivert

Kırmızı ve Lacivert

Boğazın iki yakasının yıllardır buluştuğu bir randevudur Fenerbahçe – Galatasaray maçları .. Sarı bir zemin üzerinde Kırmızı ve Lacivert noktalar ve bu noktalarda hayatın anlamını arayan milyonlarca futbol sevdalısı… Ağlatan, güldüren, sarsan, şaşırtan bir futbol bayramı… Dünyada siyasal, etnik, dinsel temellere dayanmayan ender kanlı canlı derbilerden birisi. Ve ortada hiçbir sebep yokken birbirine bu kadar zıt iki kulüp… Bu sebeble dünyanın en büyük derbisi değilse…

Ne işin var?

Saraçoğlunun o boş koltukları bile heyecan verir insana. Zaman zaman unutulmaz omuz omuzaları, zaman zaman da çekilen çileleri, dökülen gözyaşlarını anımsatır bizlere. Bir ömür boyu edindiğin birçok dostunun “ne işin var” soruları sonrası bir hafta sonunu daha o stada ayıracaksındır. Öğlen saatlerinde, artık gelenek haline gelen, bir hafta gitmesen özleyeceğin, maç olmadığı günler gittiğinde tanıdık yüzleri aradığın o buluşma mekanındasındır.