Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Beynelnecm

Filmi gece seansında izlediğim için, sinemadan çıkıp da eve geldiğimde saat geceyarısını çoktan geçmişti. Sabah da kalkılıp işe gidilecek, dedim hemen yatağa yumuşak geçiş. Yatağa yumuşak geçiş iyi fikir de, yatakta uykuya geçiş ne zaman kolay oldu ki, o gece olsundu. Girdim yatağa, dön baba dönelim, film de kim ne derse desin etkileyici olmuş, takıldı aklıma. Orasında görüntüler nefisti, burası mantıksız olmuş, şuradaki diyalogda kime gönderme yaptı acaba falan derken dakikalar dakikaları kovaladı.

Baştan diyeyim, yazı boyunca hiç öyle, “Abi yeaa, çok saçma yeaa, bi kere kuantum fiziğine aykırı, ayrımsal parçacık teorisine göre, olay ufkunda geçirdiğin her saniye senin atomlarının zikondriyel boyutlarda yorrakdiyum etkilenmesi ve toşşakovski salınımları sebebiyle…” falan diye kafa şişirecek değilim. Çok şükür belgesel ile bilim-kurgu arasındaki farkı az çok bildiğimden, muhabbete o şekil girenlere zaten uyuzum, yeri gelmişken lafımı da sokayım.

Aksine, bırak serbest çalışsın adam abi diyorum. Film baştan sonra Fizik doktorası standartlarında olmasın aga. Filmin her anı da birebir gerçekle örtüşmesin. Birazını da adam götünden uydursun, nedir yani? Bilim-“kurgu” adı üstünde. Baştan sona bilimin gerçekleriyle örtüşecekse, çekemez ki adam onu. Heyecanı olmaz zaten. Senin dediğin toplumsal gerçekçilik, onun da uzayla gezegenle işi olmaz. Git onu izle.

Neyse, dedim ya, adam serbest çalışsın. “Kurgu”lasın. Yaratıcı olsun. Adamın hayal dünyasında bu varsa, bırak aksın adam gürül gürül.

O gece de yatakta işte bu minvalde düşünüyordum. Adamların hayal gücü var ağa. Çünkü bilim de var adamlarda. Adamlar, önce bilimini yapıyor, sonra kurgusunu. Tamam yeri gelir, kurgusu biliminden önce gelir, örnekleri de var ama bizim konumuzda adamın kurgusu bilimin sonucu olarak geliyor.

Bunu düşünürken, bizim coğrafya geldi aklıma o gece yatakta. Bilim kurgu zaten çıkaramıyoruz. Yani bırak bilim-kurgu’ya yeni bir soluk getirmeyi, olana bir örnek getirmek gibi bir başarımız bile yok. Daha önce yapılmışların yanına yaklaşmaya çalışmışız şimdiye kadar en fazla. O da bir iki küçük örnekle, sektörel bir anlamda değil, hasbelkader yani…

Bilim yok çünkü. O hayal gücünü besleyecek, tetikleyecek, ateşleyecek bilim yok. Bu kadar da netim bu konuda.

Düşünüyorum, seneye Türk yapımı Yıldızlararası diye bir film girecek deseler bana, ulan bu ülkede bu filmi nasıl çekerler bugün diye, kafamda şöyle bir senaryo beliriyor:

Kaotik bir dünyayla başlıyor filmimiz. Dünyayı bir toz bulutu sarmış. İnsanlar güneşe, suya hasret kalmış. Niye? Çünkü İnsanlık bunu haketmiş. Saplandığı içkili zinalı kızlı erkekli günah batağında, Allah insanlığın belasını vermiş. LAAAPS, dakika bir gol bir, koydu adamlar alttan alttan mesajı.

Yavaşça daha özele iniyor senaryo. Kızın biri var, Orta Anadolu’da bir çiftçi kızı. İsmi Merve olsun. Hatta, artık Merve’ler de bitiyor, muhtemelen Ümmü Merve falan olur da, neyse biz gene Merve diye geçelim. Nedir bu kızımızın olayı? Odasındaki kitaplar durup dururken yere düşüyor. (Bir sahnede zaten kamera düşen kitaplara yakınçekime geçtiğinde görürüz, düşen kitaplar da “Evrim Aldatmacası”, “Ulu Hakan”, “Risale-i Nur”, “Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor” falan olur herhalde.) Kız gidip bunu babasına söyleyince, gelsin kurşun dökmeler, gitsin cin çıkarmalar. Önce durumun ne olduğunu çözecek bir mübarek din alimi bulunur, sonra kızımıza musallat olan ve odasındaki kitapları oradan oraya savuran bu melûn kafir yaratık, binbir badireler ardından hocamızın nefesinin de gücüyle def edilerek, Merve kızımız iç dünyasındaki huzura tekrar kavuşmuş olur. Bizde çekilse, gemiyle uzayla kim uğraşacak, böyle bağlanırdı bu filmin devamı herhalde. İsmi de, Beynelnecm olacak değil ya, olsa olsa “Ümmü Merve” ya da “Garabet” falan gibi bir şey olurdu herhalde…

2 Comments

  • dea
    Posted 07/01/2015 at 01:08

    yav tabi bilim-kurgu, bilimsel bir belgesel olmak zorunda değil ama kurgu’nun da kurgu olabilmesi için kendi içinde bir mantık inşa etmesi, sonra da filmde geçen olayların kendi kurduğu mantık içerisinde bir yere oturması gerekiyor.

    interstellar oturuyor, oturmuyor tartışması yapmıycam da (oturmuyor) öyle tariflediğin gibi serkeş bilim-kurgu da YERİN DİBİNE BATSIN!!!!

  • Post Author
    dellez
    Posted 08/01/2015 at 10:44

    Ben de oturuyor demiyorum, bilakis oturması şart değil zaten diyorum zaten yapraam.

    https://t.co/6mNKfpor0C

Leave a Comment