Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Coşkulu Karşılama

Dünya Yerel Yönetimler Birliği Başkanı sıfatıyla New York’ ta bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Brooklyn Belediye Başkanı Marty Markowitz tarafından muhteşem bir organizasyonla karşılandı.

Kadir Topbaş‘ın New York ziyareti 8 Şubat tarihli gazetelerde bu cümlelerle duyrulduğunda (1, 2, 3, 4) “Allah allah, Başbakan, Cumhurbaşkanı gittiğinde kılını kıpırdatmayan adamlar, alt tarafı bir belediye başkanı için niye böyle coşku dolu davranmışlar?” diye düşünmeden edememiştim. Kadir Topbaş’ı küçümsediğimden ya da böyle bir coşkuya mazhar olamayacağını düşündüğümden de değil ha, kralına layıktır benim belediye reisim ama, dediğim gibi Beyaz Saray’a çük kadar arka kapılardan, sokulmaya çalışan anlı şanlı Başbakanlar gördü bu gözler. Başbakan nere, onun memuru sayılabilecek belediye başkanı nere?

Ben haberi okudum geçtim elbette ama, Amerikalılar öyle yapmamışlar. 9 Şubat tarihinde yayınlanan New York Post gazetesi “Kimin vergileri ile kime şov yapıyorsunuz?” diye sormuş Brooklyn Belediye Başkanı Marty Markowitz‘e… Ee tabi, adamlar her kuruş kazançlarını vergi dairesine bildirip de, Türkiye’nin alışık olduğunun aksine, “Aman maliyenin gözünden kaçmıştır belki, bir de ben kontrol edeyim” diyecek kadar titiz davranınca, harcanan paraları da sorguluyorlar kendi çaplarında. Bunu da sorgulamışlar. Demişler ki, bu bandolu, dans gösterili, her yerin Türk bayrakları ile donatıldığı şaşaalı ve coşkulu karşılama törenini kimin parasıyla yaptınız?

Markowitz reyis de demiş ki, “Valla ABD vergi mükelleflerinin cebinden çıkan tek para Belediye Başkanı’na nezaket icabı hediye ettiğimiz Brooklyn Köprüsü replikası ile Brooklyn yastığının parasıdır. Karşılama töreninin masraflarını Türk konsolosluğu ödemiştir.”

Tam olarak oturmamış olabilir, çünkü çok absürd bir cümle. Bir defa da özetleyelim. Efendim, Kadir Topbaş’ı New York’ta Brooklyn Belediye Başkanı coşkulu, şaşaalı, bandolu, mandolu karşılamış ama karşılamanın parasını Türk konsolusluğu, yani Türk devleti, yani Türk vergi mükellefleri ödemişler.

Kendi belediye başkanını, ziyaret ettiği yabancı bir ülkenin yabancı bir şehrinde, yabancı şehrin yabancı belediye başkanı tarafından karşılanması töreni masraflarını kendi ödeyen bir devletin vatandaşı olmaktan gurur duymayalım da ne yapalım?

Devlet parasıyla kendisini karşılatıp, bunu da Türk basınına “Bakın bendeki taşşak kimse de yok” minvalinden servis eden kamu görevlilerine mi acıyalım? Verdiğimiz vergilerin salak sikindirik mevzular için çarçur edilmesine, kazancımızın kutsaliyet anahtarı vergilerimizin kişisel ego tatmini için harcanmasına mı yanalım? Koskoca belediye reisimize, karşılama töreninde, hem de törenin parasını kendi ödemesine rağmen, yakıştıra yakıştıra aşağıdaki resimde bulunan yastığı yakıştıran Brooklyn Belediye Başkanı’na mı acıyalım? Kime neden acıyalım?

Bu arada; Yılmaz Özdil’i sevmezsiniz muhtemelen, oldukça da geçerli sebepleriniz vardır. Mevzu o değil. Ben köşe yazarlığını sevmesem de haberciliğini beğenmişimdir her zaman. Geçtiğimiz günlerde onun yazdığı yazı ile haberdar oldum mevzudan. Not düşeyim.

1 Comment

  • jedilost
    Posted 02/03/2011 at 11:49

    Bizden bir kişi çıkıp da “Bu paralar kimin cebinden çıktı?” diye sormadı ya Topbaş’a, üzüleceksek ona üzülelim hep birlikte.

Leave a Comment