Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Sonunda yaptık, Fenerblog.com’u açtık!

İlk bahsedeceğimiz yere en son karalıyoruz. FasulyedenKom tanrıları bizi affetmeyecek bu yüzden. Gerçi asıl ironik olan sitede son zamanlarda hasıl olan ataletin en büyük sebeplerinden birisi ile ilgili siteye yazı yazmak, ama onu da geç yazmak. Şeym on yu!

Fenerbahçe üzerine söyleyecek sözü olan blogları bir araya getirme amacını taşıyan Fenerblog.com yayına girdi. Gerçi nerden baksan 3 gün önce yayına girdi. (Yayına girdiğinin 3. saniyesinden ta bugüne kadar siteye bu yazının yazılmasını bekliyor.)

Amacımız Türk spor blogları camiasında birbirinden habersiz şekilde bireysel saflar tutan Fenerbahçeli blogcuları tek bir cephede toplayabilmek, safları sıklaştırmak, sonra da öteki mahalleler ile mevzu çıkarmak 🙂

Şöyle bir özet geçelim;

Herkesin bir şekilde aklına gelen ama bir türlü hayata geçir(e)mediği proje 2009 Ekim’de Fenerbasket.com üzerinden tekrar konuşulmaya başlandı. Ve bunun Fenerbahçe blogları için ne kadar elzem ve stratejik bir hamle olacağı konusunda fikir birliği yapıldı.

Ve böylece çok sevgili dea’nın (yani ben!) kısıtlı php bilgisiyle çözümler araması da başlamış oldu. Birkaç başarısız denemenin ardından, en doğru hamlenin kendi kodlarımızı yazmak olduğuna karar vermemizle, elimizdeki avucumuzdaki tek coder olan neozepron’un askerden dönmesi beklenmeye başlandı.

Kaderin bir cilvesi olarak tezkereyi kaptığı gibi şarkıcı olacağı umuduyla İstanbul’a yollanan neo’nun yolu dea’nın evine düştü. İşte neo için esir hayatı böyle başladı.

Kendisi kah facebook’ta kızlarla chatleşerek, kah youtube’dan Geniş Aile izleyerek geçirdiği günlerin ardından bir adım ileri, üç adım geri algoritmasına sonuna kadar uyarak programlamayı bitirdi. (Bu programa bir isim bulmak gerek)

“Bir adım ileri, üç adım geri” dedim ya, inanın ki şaka değil. Projede küçük bir gelişme göstermemizin üzerinden 10 dakika bile geçmeden sistem bozuluyor, onu düzeltmek için saatlerce çaba harcıyor, eski haline getirince de sevinip, “bugünlük bu kadar yeter” diyor, uyuyorduk. Önce kaybettiğimiz, sonra bulup sevindiğimiz keçi oldu Fenerblog.

Tasarım konusuna da kısaca değinmek lazım. CSS fakiri eski bir table,tr,td insanı olarak kafamızdaki tasarımı monitöre dökmek konusunda çok zorluk çeksem de, sonunda sanırım “idare eder” bir format bulduk. Yine de çeşitli Css sıkıntıları var. Zaten tam da bu küçük sıkıntılardan ötürü sanırım 2 hafta önce açılabilecek duruma gelen siteyi bir türlü açasımız gelmedi. Fener de üstüste puanlar kaybedince, hevesimiz de kaçmadı değil.

Uzun lafın kısası, bugün çok çok çok büyük emeklerin ardından adres çubuğunuza www.Fenerblog.com yazdığınızda karşınıza bir site geliyorsa önce tabii ki Neo’ya, sonra belki bana, eninde sonunda Fenerblog.com’un bir an önce açılması motivasyonunu sağlayan Fenerbahçeli Bloggerlara teşekkür etmek gerekiyor.

Hayırlı uğurlu olsun.

2 Comments

  • Canarino
    Posted 10/03/2010 at 14:52

    Çok güzel olmuş çok. Bundan sonra biri dövüleceği zaman içeri girip, adam toplayacağımız kahveyi biliyoruz… Hep bir şiddet isteği, atıf yapan benzetmeler falan. Sıkılmadınız lan!

  • rain96
    Posted 12/03/2010 at 17:17

    cok basarili bir calisma olmus. emek sarf edenlerin ellerine saglik. bir dolu gereksiz adamin blog dunyasini isgal ettigini gormus olmak disinda olumlu bir yayincilik 🙂

Leave a Comment