a beautiful mind 2048x1151 1 Fasulyeden

4529

Biraz aritmetik hesabı ile başlayalım. 1 Mayıs 2014 tarihinde, yani bugünden tam 964 gün önce, kendisinden bir önceki yazıdan ise tam 668 gün sonra “3565” adlı bir geri dönüş yazısı yazmıştım buraya. O yazıda özetle, ilgisizlikten ötürü kapalı kalan FasulyedenKom’un tekrar geri döndüğünü, büyük ihtimalle yine aynı ilgisizlikten dolayı ölü kalacağını ancak zaten temel amacımın geçtiğimiz yıllar içerisinde siteye tek bir yazı dahi yazarak bile olsa emek vermiş insanların dilediği her an, dilediği her yerden kendi yazılarına ulaşabilmesi olduğunu ifade etmiştim.

Tabii kişisel tarihimin, çok iddialı olunan konularda aldığım yenilgilerle dolup taşmasına atıfla da bir geri vites kapısı koymayı ihmal etmedim. Geri dönüp okuduğumda şunu da yazdığımı fark ettim:

“Hatta bu vesileyle, ‘yazmak’ eylemini çok büyük oranda gasp etmiş olan, geride bıraktığımız 3-5 yılın ‘140 karakteri’ne karşı da —zafer olmaz da— belki 3-5 tokat sallamış oluruz.”

Zafer olmadı tabii, hatta tokat demek de zorlama olur ama güzel 3-5 yazı sıkıştırmıştık gene de. Ta ki bir sonraki sessizliğe kadar.

Son yazımız 16 Şubat 2015 tarihli. Sonrasında kimse yazmasa da, herkesin yazısı buradaydı, yayında kaldı. Sanırım bir yıl kadar.

Sonra ne oldu peki?
Aç parantez: Ben Türkiye’yi terk edip İngiltere’ye taşındım. Kapa parantez.

İngiltere’deki yeni hayatımın ilk aylarında, bizim senelerce bir şekilde ayakta duran cefakâr sunucumuzda fiziksel bir hard disk problemi nedeniyle tüm her şey uçtu gitti. Bak, bu da kişisel eşeklik tarihimin başka güzel bir yansıması aslında — neyse. Şanslıydım; Fasulyeden, yedeğine erişebildiğim iki siteden birisiydi. Ama bende tekrar sunucu vs. işlerine bulaşacak ne heves, ne heyecan, ne de bir zerre görev duygusu kalmamıştı.

Sonra başka ne oldu peki? Şu oldu: Gurbetteyken beynin, nostaljik duygularınızı işlemekle görevli kısmı bir değişik çalışıyor. 2014 yılında vermiş olduğum sözü tutmam gerektiği bana bildirildi. (Müjdelendi?) Tekrar hatırlatıldı ki —(noluyor lan?)— bu sitede 20 küsur yazar, 800 küsur yazı var. Bu yazılar, herkesin hayatının belli dönemlerinden çok net izler taşıyor. 2004 yılında hayata nasıl bakıyormuşuz? Ne depresif, ne manyak dönemlerden nasıl evrilip gelmişiz buralara. (Nerelere?)

Bugün dönüp okuduğumda, kendi yazdığımdan utandığım tonlarca yazı buluyorum arşivde. Ama —dur, beylik laf geliyor— bugünkü beni ben yapan da dünkü salaklıklarım değil mi zaten?
Hah, süper laf. Bundan bir on yıl kadar sonra geri dönüp şunu okuyup utanayım inşallah.

Neyse, uzatmayayım. Site tekrar açıldı, yazılar orada, yorumlar orada. Kusma aparatı bozuk, çalışmıyor bir türlü ama onun da epey bir arşivi duruyor; onu da sadece arşiv olarak eklerim bir ara. Bir de şu an kullandığımız sistem çok dandik bir sunucuya benziyor ama sunucular ateş pahası beyler!

Ha, site neden tekrar ayakta, bunu uzun uzun anlattım da… Tekrar yazılacak mı buraya? Çok sanmam.
Zaman zaman kendime engel olamayıp gaza geliyorum. Hatta not defterimde onlarca yazı fikri bile var. Ama artık beylik laflar edip şatafatlı sözler vermek için yaşlıyım.
Dedim ya, ben çok kez yenildim. Boş yere kendime yeni cephe açmak istemem.
(Hele hele Beyzade’min ettiği laflara gel…)

Siz gene de ara ara gelin, sessiz sedasız da olsa yoklayın buraları.
Sağda bir e-posta abonelik kutusu var, kaydolursanız yeni yazı olduğunda ses ederiz bu sayede.

Kendinize, ne olur ama ne olur, iyi davranın!
Leeds’ten selamlar!
(Aslında ben size bir Leeds yazısı yazayım ya. Dur, ekliyorum bunu da not defterime.)

Yazar:
dea
1 yorum