Kahve’nin tadı
İstanbuldan kaçmak, uzaklaşmak arzusuyla başlayan bir yolculugun hikayesi ve bir manyağın izlenimleri -1- (biz bir diyelim belki devamını çeken olur)
Siz de mi bunaldınız İstanbul’un keşmekeşinden, ustunuzdeki “ne oldum, ne olacaksın” stresinden, buyuyunce ne olacaksın sorularından ve bu soruların kafanızın içindeki o boşlukta yankı yapmasından?
İlacı var… En azından öyle söyluyorlar.
Karartın gözünüzü, kaçın uzaklara. Gidin bilinmeyene, yaşanmamışa yeni bir başlangica ve yepyeni insanlara… Ben de kararttım gözümü belki donmemek uzere çıktım yola. Belki yeni bir başlangıçtı aradığım belki de kaçıştı herşeyden. Ama hepsinden ziyade elimdekilerin değerini keşfetmekti amacım.
İyi bir universiteden mezun olup, iyi işler yuksek maaşlar alan bir grup zatı muhterem aralarındaki bağı hiç koparmamıştır. Birkaç ayda bir, çok sevdikleri profesorlerının evinde toplanmaktadırlar. Eski anıların yad edildiği bu gunlerden birinde, profesor mutfaga gider ve eski öğrencileri için hazırladıgı kahveyi doldurmak için bardak arar. Kahvelerin bazılarını guzl fincanlara bazılarını plastik bardaklara doldurur ve sunar eski öğrencilerine. Öğrenciler kahvenin başına üşüşürler. Profesor öğrencilerinin herbirinin guzel fincanları tercih ettiğini görür. Kahvelerini yudumlamaya başlarken hayatın yoruculugu ve stresidir muhabbetin ekseni. Laf profesore gelince derki “Dikkatinizi çektimi bilmiyorum ama, ortada duran kahveleri alırken hepiniz guzel fincaları tercih ettiniz ve plastik bardakalra tenezzul etmediniz ama unuttugunuz birşey vardı. O fincanalrın hepsinin içinde aynı kahve var. Aslolan fincanın şekli değil içindeki kahvenin guzelliği degilmiydi? Galiba hepiniz hayatın albenisiyle, daha yuksek maaşlar daha yuksek mevkilerle uğraşırken aslında bunların sadece kahvenin fincanı oldugunu unutuyorusunuz. Aslolan bu kahveden zevk almak değilmiydi, ne zaman kaybettiniz kahveden aldığınız o zevki?”
İşte profesorun de dile getirdiği gibi, kaybetmişsindir aslolan amacını ve kahvenin tadını, özlemek içindir aslında kaçışın. Birkez kaçıp gittiğinde ait oldugun yerden, eksik hissettiğin tek şeydir aslında o kahvenin tadı. Önemi kalmamıştır geride bıraktıgın fincanın albenisinin…