Tayyip’le aynı masada oturup, içki içmek
Bilindiği üzere AKP’ye ait belediyelerin yetki alanlarında, o belediye ait işletmelerde içki yasağı uygulanıyor. Uygulansın, gram rahatsız değilim. Moda İskelesi’nin işletmesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Beltur’a geçmesinin ardından, diğer Beltur iştirakları gibi burada da içki yasağı başladı. Tabii Modalılar bundan rahatsız, hem Moda sahilde oturacaksın, hem de içki içemeyeceksin. Cümleyi kurmak bile mantıksız aslında. Bu ahvalde Modalılar da her Cuma iskele önünde bir protesto düzenliyorlar.
Bu protestoların sonuncusunda güvenlik güçlerinin sert müdahalesi söz konusu olunca, arbede yaşandı ve bazı gözaltılar meydana geldi. Başbakan ise Kadıköy ilçe örgütlenmesinin düzenlediği bir iftar yemeğinde bu konu ile ilgili şu ifadeyi kullanmış:
“Mahalle baskısı deniliyor ya asıl mahalle baskısı bu ülkede, ‘ben içmiyorum kardeşim, sen buyur iç’, bu anlayışı sürdürenlerde, bunlara yapılıyor bu mahalle baskısı, sıkıntı burada. Ben beyefendiye diyorum ki ‘Ya kardeşim sen iç. Bırak da ben içmeyeyim ya. Aynı masada oturalım sen iç, ben içmeyeyim’. ‘Yok’ diyor, ‘Sen de bir kadeh tokuştur’. Kafaya bak ya. Ben mecbur muyum sen tokuşturuyorsun diye tokuşturmaya?”
Sonuna kadar katılıyorum. Hele koyu yazdığım bölüme iliklerime kadar katılıyorum, tüm benliğimle. O yüzden bu zihniyetinin “aynı masada sen iç, ben içmeyeyim” şeklinde özetlenebilecek hoşgörülü anlayışını kötüye kullanan, içmeyenlere “Bak ölümü gör, Allahın adını verdim” gibi vahşet derecesinde bir ısrarla saldıran ayyaş kesimi kınıyorum. Adamların “aynı masa” hoşgörüsünü kötüye kullanırsanız böyle olur işte. Kapatır masanı, görürsün gününü. Şimdi dağılın, ben müteassıp, liberal, muhafazakar, demokrat, aydın, dinci, hoşgörülü, tesbihli Ebu Tayyip bin Receb kod adlı arkadaşımla içki yasağı olmayan bir iskele bulmaya gidiyorum. Ben içecem, o bakacak. Dost teklifi var, düşman ısrarı yok.