Ulemaya soralım
Ülkemin Başbakanı olan Recep Tayyip Bey AİHM’nin türbanla ilgili verdiği karardan sonra bakınız ne buyurdular: “Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur… Söz söyleme hakkı din ulemasınındır” Bu açıklama medyaya bomba gibi düşünce, çoğu kez olduğu gibi, Başbakanlık tarafından yine yalanlandı.
Sözcü Arif Beki’ye göre Başbakan “başörtüsü yasağıyla ilgili uygulama söz konusu olduğunda, İslam dini bilginlerinden görüş istenmeden oluşturulacak kanaat ve görüşlerin ‘eksik’ kalacağına işaret etmek istemiş..
Ufak, tefek, kırpmalar ve kelime oyunları ile ne kadar da güzel oynuyorlar bu oyunu.. Bir daha bakmakta fayda var, ne demek istemiş başbakan: Eğer, türban konusunda hukuksal anlamda kanaat oluşturulacaksa bu İslam bilginlerinin -ki biz onlara ulema diyoruz- fikir ve görüşleri doğrultusunda yapılmalıdır.
Peki efendim, Recep Tayyip Bey’in başbakanlık koltuğunu işgal ettiği bu ülkenin anayasasının 2. maddesi nedir?
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Yani? Laik bir hukuk devletinin başbakanı nasıl olur da devletin sınırlarını çizeceği bir durumda dini alimlerden “olur” almak gerektiğini hissedebilir?
Recep Tayyip Bey’in geçmiş zamanlarda “Referansımız İslamdır”, “Demokrasi bizim için araçtır”, “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse elbet gidecek” şeklinde sarfettiği cümlelerin değiştiğine inanan kesim için çok üzgünüz.. Ama anlaşılan artık takiyye kemerini biraz boşaltmanın zamanı geldiğini düşünüyor hükümetimiz..
Nasıl olsa, ABD ılımlı İslam rolü biçti ya ülkemize.. Neyin hukuku, neyin laikliği?
Dur bakalım soralım ulemaya…