Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Monthly Archives: Ekim 2005

Üslubu beyan, ayniyle insan!

Başbakan'ın son konuşmalarından bir derleme: "Bunların dünyadan haberi yok!" "Dar kafalılar!" "Fosilleşmiş zihniyet!" "Sermaye ırkçıları!" "Bunlar iki koyunu güdemezler!" "Eski komünist kafalar!" "Bunların okur yazarlıkları da yok!" "Bize içerideki düşmanlar yeter!" "Bu zihniyet sadece çöp üretir!" "Bekâra karı boşamak kolaydır!" Yanlış…

Hayatım Futbol geri döndü

Mart 2005'te sanal hayatımıza en orta yerinden giren "Hayatım Futbol" sanal dergisi peşpeşe çıkardığı 3 sayının ardından kayıplara karışmıştı.. Dergiyi hazırlayan ekip, futbolun ölü sezonu olan yaz sezonunda tatil yaptılar haklı sebebler duvarına yaslanarak.. Ama biz tüketicilerin tadı damağında kalmışken aylarca gelmeyen yeni sayı "yalan mı oldular acaba" dememize yol açtı.. Nihayet utandırdılar bizleri.. Ekim sayısı ile tekrar hayatımızın tam orta yerinde "Hayatım Futbol".. Hayatınız Futbolsa, tadı damağınızda kalasıca..

Yalan

Ne kadar da kolay sanırdım beni düşlemediğin anlar yaşamayı. Oysa sen ne şimdi ne de herhangi bir zaman diliminde düşlerine ortak etmedin beni. Ben sadece seninle düştüm yaşadığım her zaman kırıntısının boğucu yorgunluğuna. Söylediğim yada aklımdan geçirdiğim herhangi bir cümleyi kontrol imkanım olmuyordu seni düşlerken, yalnızca kan kardeş çocuklar gibi yerinde durmayı beceremiyordu yüreğimin emri altındaki sözcükler.

Düşümde seni gördüm

Gece yürüyorum...Geceyarısını geçeli ne kadar olmuş? Çok değil sanırım. Hava soğuk ama dayanılmayacak kadar değil. Yurt binasının önüne gelmek üzereyim muhtemelen laboratuvarlardan dönüyorum, P'nin önünden geçiyorum, O binasının önüne geliyorum, birden ürperiyorum, boğazıma değen soğukluğu hissediyorum... Keskin bir şeyler hissediyorum boğazımda, aslında bakmaya cesaret de edemiyorum ama bakmadan da ne olduğunu anlayabiliyorum... Bir el de uzanıp ağzımı kapatıyor usulcacık, ben zaten tepki vermeye çalışmayacağım. Aklıma gelmediğinden değil ama hiç tepki veresim yok; zaten ölmek de fazla koymayacak bana...

Yaşamak hissedilmektir

Bir Attila İlhan vardı, şimdi yok..." Yazamıyorum bu cümleyi çünkü şimdi de bundan sonra da hep olacak Attila İlhan; hem de herkesten daha çok... Mecbur olduklarıyla var olacak, sisler bulvarında görünecek zaman zaman, kimi sevsek onun dizelerinde bulacağız kendimizi, kendini martılarla bir tutanlar onu hissedecek. Yaşıyor olmak hissediliyor olmak bana göre... Birileri sizi hissediyorsa siz varsınız. Aksi durumda nefes alış-verişinizin yaşamınıza katkısı sadece biyolojik.

Maviliğim

- İnsan olmayı nereden öğrendin sen? - Bilmem,bunu öğrenebileceğim birinin kaldığından şüpheliyim. İçimden geliyor sanırım. Kedinin iplik yumağıyla oynaması gibi bir şey bu işte. Yani sanırım öyle. - Sanmaktan bıkmadın mı sen hala? - Ne önemi var ki emin olmanın? Emanet sözcüğü eminden geliyorsa bu hıyanet neden sence? - Düşünde bile saçmalayabiliyorsun. Yazık… Sen hala insan olmalısın.

Bu yazının başlığı yok!

Nasıl olduğumu soranlara nasıl bir ruh halinde olduğumu çok uzun zamandan beri söylemiyorum.. "Nasıl olalım işte" gibi ucuz laflarla konuyu acı bir tebessümle değiştiriyorum.. Hayat hergün yapmaları için bunu emrediyor milyonlarca insana.. Bizden hayal ettiklerimiz ile gerçekleştiremediklerimizin bir dökümünü istiyor ısrarla ve bu döküme bakarak veriyor notumuzu.. "Sınıfta kaldın bokun saklama kabı, otur biraz daha hayal et ve biraz daha hüsran yaşa"

Farkettiniz mi?

Fark ettiniz mi? Parklara, bahçelere, halkın bir yudum da olsa nefes almaya çalıştığı yeşil alanlara birer cami kondurmaya kalkıştılar. İstanbul hiç bu kadar dinselleştirilmemişti! Fark ettiniz mi? Dünyanın en gözde limanlarından Galata rıhtımını yok pahasına satıyorlar. İstanbul hiç bu kadar yağmalanmamıştı! Fark ettiniz mi? Haydarpaşa Garı'nı ve tarihten süzülüp gelen onlarca yapıyı satacaklar. İstanbul hiç bu kadar peşkeş çekilmemişti! Fark ettiniz mi? Atatürk Kültür Merkezi'ni yıkacaklar. İstanbul hiç bu kadar tahrip edilmemişti!