Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Bu savaş bizim savaşımız değil!

Dün öğle saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı, resmi internet sitesinden bir savaş uçağı ile iletişimin kesildiğini açıkladı. Saat 2 civarıydı yanılmıyorsam. İlk haberler, savaş uçağının düştüğü ekseninden yapılmıştı, öyle okuduk, öyle sandık. Akşam saatlerine doğru ise, medyada uçağı Suriye’nin düşürmüş olabileceği konuşulmaya başlandı.

Asker, hükümet, yetkililer, herkes sessizliğini koruyor, herhangi bir açıklama yapmıyordu. Zira başbakan Brezilya’dan dönmekteydi. Dönsün diye bekledik.

Kendisi dönünce havaalanından “Düştü mü, düşürüldü mü bilmiyorum; Suriye özür diledi mi, neden diledi, bilmiyorum” tadında açıklamalar yaptı ve konuyu görüşmek için Genelkurmay, Dışişleri, Milli İstihbarat gibi kurumların katıldığı bir zirveye geçti. Bu kez de zirve bitsin diye bekledik.

Zirve sürerken yabancı basın Suriye’nin Türk uçağını vurduğunu flaş haber olarak geçmekteydi. Tedirginlik içinde bekledik.

Yine yanılmıyorsam, saat 00:30 sularında resmi açıklama geldi. Suriye uçağımızı düşürmüştü. Gereken yapılacaktı. Kararlılık falan feşmekan.

Saat 14 sularında iletişimin kesildiği açıklanan bir uçağımızın, vurulduğunu ancak 11 saat sonra öğrenebildik. Savaş mı çıkıyor lan diye tırsarak bekledik.

Yalnız, bunlar yaşanırken; aylardır süren Türkiye-Suriye geriliminde, bulduğu her fırsatta Suriye’deki rejimi alabildiğine sert eleştiren Türk hükümetinin soğukkanlı davranmaya çalışması gözlerden kaçmadı. İtidallı duruyor, fevri davranmamaya çalışıyorlardı. Arkasından ne çıkacak diye bekledik.

Bugün, yine tahmin ediyorum ki telefonlu, karşılıklı, yazışmalı, içerde, dışarda bir ton görüşme oldu. Dışişleri alarmda, Genelkurmay alarmda, Milli İstihbarat alarmda… Başbakan’ın basına yansıyan fotoğrafları gösteriyor ki, kendisi de zor durumda.

Ama bu kadar görüşmeye rağmen, bugün yine açıklama yapılmıyor. Gelen tek bilgi, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yarın TRT’ye konuşacağı.

Akla gelen sorular var. Cevap alabileceğimizden kuşku duyduğumuz sorular.

Herşeyden daha öncelikli ve hayati soru; dün öğlen bir uçağımız vuruldu. Bu uçakta iki subayımız var. Bu subayların isimleri neden açıklanmıyor? Ailelerine neden haber verilmiyor?

Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bu uçak ne amaçla havalandı? Uçak, Suriye hava sınırını ihlal etmiş miydi? Etmişse, neden etmişti? Etmemişse neden vurulmuştu?

Dış basında ikinci bir uçak olduğundan bahsediliyor, böyle bir uçak var mı sahiden? Varsa hangi ülkeye ait? Ve nerde?

Uçağın pilotlarının Türkiye’nin elinde olduğu, Suriye’nin elinde olduğu ve halen daha arandığı şeklinde birbirinden farklı haberler yayınlandı. Pilotlar nerde?

Olayın yaşandığı coğrafyada Rus üslerinin bulunduğu söylenmekte. Türk uçağını Rus’lar vurmuş olabilir mi? Hükümet üyelerinin korku dolu yüzlerinin ve normal şartlarda mangalda kül bırakmamaları gerekirken bu kadar sessiz kalmalarının Ruslarla bir ilgisi var mıdır?

Amerika ve Rusya’nın Suriye toprakları üzerindeki didişmesinden Türkiye’ye ne?

Yine NY Times, Guardian gibi ciddi haber kuruluşlarının Suriyeli muhalif gruplara silah dağıtımını CIA’in yaptığını, finansmanı Suudilerin sağladığını ve silah dağıtımının Türkiye eliyle yapıldığı haberleri çerçevesinde, Türkiye neden sivilleri silahlandırdığını açıklayabilir mi?

Açıklayamaz elbette…

Bu savaş bizim savaşımız değil, bu savaş bu halkın savaşı değil… Suriyeli muhaliflere Esad’ın sert müdahalesi üzücü. Orada yaşanan sivil kayıplar üzücü. Suriyeli kardeşlerimizin yardıma muhtaçları varsa gelsinler Türkiye’ye, elbet yaralarını sararız… Sararız da… Van depreminde perişan olan kendi vatandaşımıza yardımcı olamazken, onları buz gibi havada incecik çadırlara mahkum bırakıp, o çadırların alev almasına engel olamazken, İstanbul’un bol yıldızlı otellerinde  Suriyeli muhalifleri ağırlamak, Suriye sınırına tam teçhizatlı konteyner kentler kurmak… Nasıl desem, yanlış geliyor bana…

2 Comments

  • werdure
    Posted 24/06/2012 at 11:50

    Durduk yere Esad rejimine gider yapılmasını ben de anlamadım. Manasız geliyor eyvallah.
    Lakin her ihlal de uçak düşürülseydi Yunanistan ve Türkiye 100 yıldır savaşıyor olurdu.
    http://www.tsk.tr/11_haberler_olaylar/11_2_hava_ihlalleri/hava_sahasi_ihlalleri_2012.htm

  • Post Author
    dea
    Posted 24/06/2012 at 14:05

    Sınır ihlali mevzusu da malum işte abi; adam benim hava sınırım 12 mil diyor, sen hayır 12 değil diyorsun. adam kendince kendi hava sınırındayken, sana göre ihlal etmiş oluyor. falan filan…

    ha bu uçak suriye sınırını ihlal etmiş olsa bile, düşürmek için kafayı yemek lazım. suriye’de kafayı yemiş belli ki…

Leave a Comment