Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Evlat acısına mucize diyebilmek

Konya’nın Taşkent İlçesi’ne bağlı Balcılar Beldesi’nde, izinsiz Kuran kursu olarak kullanılan ve önceki gün sabaha karşı gaz kaçağının neden olduğu patlamayla yıkılan Boğaziçi Özel Öğrenci Yurdu’nun enkazı altında can veren 17 küçük öğrenci ile kurs öğretmeninin yakınlarıyla, yaralanan 29 kişi arasından tek şikayetçi çıkmadı.

Haber en sadeleştirilmiş haliyle bu. Zaman Gazete’sinin ısrarcı “Kuran kursu değilmiş ki, bilgisayar ve ingilizce kursuymuş” vurgusunun gereksizliği ve saçmalığı altında 17 tane küçücük çocuğumuz anne ve babaları tarafından ve çok büyük ihtimalle gonülsüz olarak kaçak, izinsiz, imarsız, izbe bir dağ başında, ne idüğü belirsiz sözüm ona yatılı bir bilgisayar kursunda sabah namazı için abdest alırken LPG tankının patlaması neticesinde ölüyorlar. LPG tankı nedir bilmiyorum, bir evde neden LPG tankı olur onu da anlamadım. Ev Süleymancılar diye bilinen cemaate bağlıymış. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve İçişleri Bakanlığı’nın böyle bir kurstan haberi yok.

Kaçak kuran kursu açanlara hapis cezası verilmesini sağlayan kanunu AKP değiştirmişti sağolsun. Para cezası ile sınırlamıştı. Hatta Tayyip Erdoğan’ın, hani 10-15 yıllık değil, 2005 yılında yaptığı bir açıklaması vardı “Kaçak kuran kursu da ne demek, kuran öğretmek illegal birşey mi ki, kaçak olsun” filan diye. Tabii ki bu zihniyet cemaatlerin, tarikatların kirli pençelerini cahil halka ve gariban çocuklarına daha bir cüretkar geçirebilmelerine olanak sağlıyor. Lakin başta Zaman olmak üzere tüm dinci basın ölenleri şehit ilan etti. Bu küçücük çocukları bir hiç uğruna öldürdük, bok yoluna gittiler demelerini bekleyen de yoktu gerçi.

Başka ve çok daha çirkin bir hadise ölen ve yaralanan çocukların ailelerine mikrofon uzatılınca ortaya çıkıyor. “Şikayetçi olmayacağım, Allah’ın takdiridir. Kzıım şehit oldu” diyor birisi. Kızı yaralanan bir diğeri de “Patlama sonrası kızlardan birisinin alnında arapça La ilahe illallah yazıyormuş. Bu bir mucizedir. Şikayetçi olmayacağız” diyor.

Allah’ın yarattığı, Allah’ın akıl, fakir, sorgulama meziyetleri verdiği kuldaki cehalete bakın. Çocuğunu ihmale ve yasadışılığa kurban vermiş, canından bir parçayı kaybetmiş öfkeli bir baba ile dine sığınmışlığın verdiği koyun kabullenişine teslim olmuş tarikat üyesi bir baba yarışıyor terazide. Kazanan “Allah şeyhimize ve cemaatimize zeval vermesin. Allah’ın takdiridir, ne var ki ben daha 3-5 tane daha yaparım bundan. Kurban olsun cemaatimize” diyen zihniyet oluyor belli ki.

Size evlat acısı müstehak demek vardı şimdi ama ben Allah’tan korkarım, demeyeceğim. Cahilliğiniz kurtuluşunuz olacak diye bekleyin bakalım. Daha çok otlatan olur sizi.

21 Comments

  • dea
    Posted 15/09/2008 at 16:26

    “Kızımız baleye, diskoya gitmiyor, olay niye abartılıyor? Yöneticiler suçsuz, şikâyetçi değiliz.”

    * * *

    Cibiliyet sorunu bu, maya sorunu…

  • misafir
    Posted 15/09/2008 at 16:27

    Ya katı yürekli bir insan değilim. Sezerciklere ağlayarak büyüdük. Bende mi sorun var bilmiyorum. Artık ölüm haberleri eskisi gibi etki etmiyor sanki. Ölüme , felakete alıştık ya ondan belki. Trafik kazası 2 ölü lafı artık alışkın olduğum bi laf gibi geldi.

    Bir de olaylardan sonraki bu ideolojik tartışmalar ( haber siteleri yorumlarındaki) iyce soğutuyor.

    Ateş düştüğü yeri yakıyor belki.

    Çok acı ya. Ölümler bile artık ambalajlı. Canlı yayınlı , teşvikiye camisinden gitmekle , topkapı kozlu mezarlığından gitmek aynı aslında.

    Garip garip duygular valla. Anlamıyorm.

  • werdure
    Posted 15/09/2008 at 16:27

    Hıncal Uluç yazmış. Aynen altına +1907 diyesim geldi.

    Demokrat (!) takkeler bir daha düşerken..
    17 ölü.. 17 çocuk öldü.. Aradan günler geçti ve korkunç tablo ortaya çıktı..
    17 ölü var..
    1 tane sorumlu yok..
    17 ölü var..
    1 tane şikâyetçi yok..
    17 ölü var..
    Ve benim Demokrat (!) leşkerlerimden tek satır yorum yok..
    Ortadaki dehşete bakar mısınız?..
    Hepsi birbirinden beter, hepsi birbirinden korkunç üç dehşete..
    Aslında üçüncüye pek dehşet denemez..
    Bu takkelerin düşmesi ve altındaki cerahat dolu kelin ortaya çıkmasıdır. “Demokrasi” maskesi altındaki menfaat döneklerinin teşhiridir..
    Bina kaçak.. Üstelik yapımı çürük.. Hani Yalova evleri gibi bir cinayet tuzağı..
    Kurs kaçak.. Yurt kaçak..
    Yani nerden bakarsan, ihmal, göz yumma, görmezden gelme sonucu 17 çocuk, yani bu ülkenin sözüm ona en kıymetli varlıklarından 17’si pisi pisine gidiyor..
    Bu çocukların anne ve babalarından bir teki, tek bir tanesi şikâyetçi olmuyor..
    Neden?..
    Çünkü çocuklarını oraya “Din” uğruna teslim etmişler.. Çocuklarının din uğruna öldüklerini, şehit sayıldıklarını düşünüyor ve “Allah verdi, Allah aldı” kaderciliği içinde susup oturuyorlar..
    İşte yüzde 47 bu!.. Yüzde 47’nin sebebi bu..
    İşin içine din girdiği zaman, insanlar “Ölüm”de bile haklarını aramıyor, haksızlığa isyan etmiyor, çocuklarının göz göre göre öldürülmesine ses çıkarmıyorlar.
    Öz çocuklarının ölümüne ses çıkarmayanlar, neye itiraz ederler ki?.
    Laikliğe karşı faaliyetlerin merkezi olduğu bu ülkenin en büyük mahkemesi tarafından kabul ve ilan edilen partinin oy uğruna kullandığı ortam işte bu..
    İslam’la, Siyasal İslam’ın farkı bu.. Dindar olmakla, dinci olmak arasındaki korkunç fark, korkunç uçurum bu..
    Beyinler böyle yıkandığında, “Din” adı altında afyonlanma bu ölçüye vardığında, öz çocuğunun ölümünü bile sessiz kabullenen insanların nasıl ve niçin kime oy verdiğini araştırmaya gerek var mı?..
    Fransa’da bir askeri tatbikatta, erin silahında plastik yerine gerçek mermi kondu. 17 er yaralandı. Ölü falan yok.. 17 yaralı..
    O erin bölük komutanı değil, tabur, alay komutanı değil, tümen, kolordu, ordu komutanı değil, Kara Kuvvetleri Komutanı da değil, Fransa Genelkurmay Başkanı istifa etti..
    Demokrasi ve sorumluluk deyince bu..
    Bizde bina çürük, üstelik kaçak, kurs kaçak, yurt kaçak.. Vilayet, Kaymakamlık göz yummuş, belediye göz yummuş, itfaiye, Milli Eğitim, Diyanet göz yummuş.. 17 çocuk ölüyor bunca ihmal sonunda ve kimsenin kılı kıpırdamıyor. İçişleri Bakanı yerinde.. Milli Eğitim Bakanı yerinde.. Diyanet’ten, yani Kuran Kurslarından sorumlu Devlet Bakanı yerinde.. Vali, kaymakam, belediye başkanı yerinde.. Diyanet İşleri Başkanı, İl Müftüsü, Emniyet Müdürü, İtfaiye Müdürü yerinde..
    Yahu böylesi bir gaflet, dalalet, hatta hıyanet içinde 17 çocuk ölmüşse, bir, tek bir devlet görevlisi kendini sorumlu hissetmez mi?.. Tek bir devlet görevlisi, devlet tarafından sorumlu bulunup anında işten el çektirilmez mi?..
    Hadi onlar derin devlet.. Bunlar ne, her şey meydanda iken?.
    Bu ülkede sorumsuzluklar, gafletler, dalalet ve hıyanetler sonucu ölenler öldükleriyle kalacak, ölümlerden sorumlu olması gerekenler, her şey yanlarına kâr, sefalarına devam mı edecekler?.
    Bu ülkede vicdanen hesap vermek ya da yasal hesap sormak yok mu?.
    Konya’da Zümrüt Apartmanı çöktü. 92 kişi öldü.. Hani sorumlu?.
    Diyarbakır’da yıkım kararı alındığı halde yerinde duran ana caddedeki binanın altında beş kişi kaldı, öldü.. Hani sorumlu?.
    Diyarbakır’ın “İnsan Hakları” deyince mangalda kül bırakmayan Belediye Başkanı’nı eleştirdik. Adam özür dileyeceğine, bizi mahkemeye verdi. Efendim sorumluluk ilçe belediye başkanındaymış.. Yok yahu?.. Melih Gökçek, ODTÜ’yü niye yıkmaya kalkıyor o zaman?. Niye ilçe başkanına bırakmıyor?. Diyarbakır’da ayrı yasa mı var?.
    Resmen cinayete yollandı “Hızlı Tren” diye insanlar.. Tek sorumlu çıktı mı?.. O bakan hala bakan.. O genel müdür hâlâ genel müdür..
    Mesele bu ülkemizde..
    Bu ülkede sorumlu yok..
    Bu ülkede kimse kendini sorumlu hissetmez..
    Bu ülkede kimse sorumlu aramaz..
    Bu ülkede sorumlu bulunmaz.
    Sorumsuzlar ülkesinde ölen ölür, kalan sağlar bizimdir..
    Bu ölümler “Bol çocuk yapın” diyen Başbakanın ülkesinde, aslında ilahi bir nüfus planlamasıdır.
    Biz ölmeye devam edeceğiz.. Bizi öldürenler zerre sorumluluk hissetmeyecek. Bizi öldürenlerden sorumlu olanlar, hesap sorma gereği duymayacaklar.. Bunların tümünün uşağı medya satılmışları da, hakkımızı arama gereği duymayacak, laf ola satırlar dahi kaleme almayacaklar ki, efendileri kızmasın..
    Sonra da bunun adı “Demokrasi” olacak!..
    Sevsinler!..

  • dea
    Posted 15/09/2008 at 16:28

    Hah, Hıcal Uluç’un çalıştığı gazeteden bir tek kendisi çıktı delikanlı. Ergun Babahan’ından Emre Aköz’üne kadar hepsi susmuş maymunları oynuyor. Nazlı Ilıcak da “Kuran Kursu olmasa yıkılmayacak mıydı ki o bina allala” aymazlığı içinde.

  • emre
    Posted 15/09/2008 at 16:28

    Herkes herşeyin üstünü örtme uğraşında. Düşünebiliyormusunuz o yıkılın binanın meyhane olduğunu? Allah cezalarını verdi. İşte Allah bu günahkarların cezasını bu dünyada veriyor. İyi olmuş vs… artık neler denirdi neler. Suçlu da ölenler olur çıkardı. Şimdi ise ses yok görüntü yok geçti gitti. Bunu eleştirenler de Allahsızlıkla suçlandılar,suçlanıyorlar ve suçlanacaklar. Yapacak birşey yok bu devran böyle gelmiş böyle gider.

  • ortega
    Posted 15/09/2008 at 16:29

    Adamın olmadığı yerde Hıncal’a, “tek delikanlı pembe kazaklı Hıncal” derlermiş 😀

  • werdure
    Posted 15/09/2008 at 16:29

    Bir de yeni doğan bebeklerin ölümü ile alakalı bir gündem var ki! Allah düşmanımın başına vermesin diyorum.

  • dea
    Posted 15/09/2008 at 16:35

    Bebek bezi kutusu içinde bebek cesetleri… Ulan neden İsveç değiliz diyorum ben bu durumlarda, başkası gelmiyor elden…

  • tosun
    Posted 15/09/2008 at 16:35

    Emre, bahsettigin olayin zaten daha once yasanmisi var. Misal, Golcuk depremi sonrasi bazi insan musveddelerinin “Komutanlikta icki iciyor, fuhus yapiyorlardi, deprem ondan oldu, iyi oldu” soylemleri…
    Olmadik seyler degil bunlar…

  • dea
    Posted 15/09/2008 at 16:35

    Gölcük yerle bir oldu: Sebebi fuhuş, ölenler günahkar.

    Kuran Kursu yerle bir oldu: Allah’ın takdiri, ölenler şehit.

    Haysiyetsizler!

  • ağa
    Posted 15/09/2008 at 16:36

    Her dediginiz dogru da Hincal gibi olayi “İşte yüzde 47 bu!.. Yüzde 47’nin sebebi bu..” seklinde baglamak aymazlik. Kendisi de MHP’ye oy verecegini deklere etmisti, ben de onunla birlikte oy veren kesime bir takim isimler takip genelleme yapmak isterdim ama efendilik ben de kalsin, icimden yapiyorum. Muhalefet boyle yapilmaz, her olaydan sonra iste % 47 bu, % 47 gerizekali bir biz akilliyiz iddialariyla muhalefet olmaz. Hincal’in gerizekali kabul ettigi kesimin oy haklarini elinden alalim, bu mu Hincal’in demokrasisi?

    “Fransa’da bir askeri tatbikatta, erin silahında plastik yerine gerçek mermi kondu. 17 er yaralandı. Ölü falan yok.. 17 yaralı..
    O erin bölük komutanı değil, tabur, alay komutanı değil, tümen, kolordu, ordu komutanı değil, Kara Kuvvetleri Komutanı da değil, Fransa Genelkurmay Başkanı istifa etti..” ornegi de pek guzel gitmis. Daglica baskininin bilindigini ortaya cikti, ama bu yalanlanmadi bile, bu gizli belgeyi kimin verdigini biliyoruz gereken yapilacak denildi, boylece belge dogrulanmis bile oldu. Bu da mi % 47’lik gerizekali kesimin sucu? Hukumet bu olay yuzunden genelkurmay baskanini gorevden alsa yer yerinden oynar, sonra suc yine gerizekalilarin olur. Bu kadar kotu hukumete ancak bu kadar kotu muhalefet edilir, tebrik ediyorum.

  • ağa
    Posted 15/09/2008 at 16:37

    oha genc nesillerin ibret almasi gereken bir yorum gondermisim, bitisik yazilmasi gereken de kabak gibi ayri duruyor, tersini herkes yapiyor ama bu kadari da olmaz oha oha. iste % 47 boyle oldu, iste % 47 bu! aziz nesin hakliymis agam, akp ancak de bile yazmayi bilmeyenlerin ulkesinde hukumet olurdu zaten!!!!!111!!!!!!1!!

  • ozan
    Posted 15/09/2008 at 16:37

    Peki senin çözüm önerin??

    Dağlıca baskınının bilindiği hikayesi tam bir şerefsizlik örneğidir. Böyle bir yalan ancak düşünemeyen taraflara ait olabilir. O belge dedikleri günde 20 kere gelir haftada bilmem kaç kez yayınlanır ayda bir rapor haline getirilir. Ama bunu bildikleri halde gündemi saptırmanın adı ŞEREFSİZLİKtir. O belge dediklerinin ben ne olduğunu çok iyi biliyorum bütün askerliğim onlarla geçti. Ama işte TSK nın yapamadığı en büyük olay “İSTİHBARATA KARŞI KOYMA” dır.

    İşte TSK böyle karalanır. Şimdi bundan 10 yıl sonra insanlar bu yalana inanacaklar doğruymuş gibi birbirlerine anlatacaklar. Böylece görev tamamlanmış olacak.

  • ozan
    Posted 15/09/2008 at 16:38

    Tepkim sana değil erkan. Yalanlar üzerine kurulan içinde dürüstlük olmayan bütün onursuz şuurları içeren medyaya tepkim.

    Onların da kimler olduğu belli zaten.

  • ağa
    Posted 15/09/2008 at 16:38

    Cozum onerisi mi? % 47’lik kesimi gerizekalilikla suclamak cozum mu oluyor da bana cozum onerisi sun diyorsun abi? Her seyi cozuyorsa bu, sabah aksam birbirimize tekrar edelim % 47 gerizekali bir biz akilliyiz diye. Zaten tepki gosterdigim sey siyasetten kopulup muhalefet gorevinin yerine getirilmemesi, insanlarin surekli ahmaklikla itham edilmesi, % 47 gibi ulkenin yarisi olan bir kesimin oylarini komur icin satan, cocuklari insaat altinda olunce sacmalayacak bagnaz dinciler olarak gorulmesi. Cozum onerim sikayetimin icinde degil mi zaten, artik muhalefet yapanlar bu ahmakliktan kurtulup siyaset yapmaya, halka kendilerini ve AKP’nin hatalarini anlatmaya baslasinlar, bu kadar basit.

    Baskinda soylenen sey goz gore gore askerlerin olmeleri istendi degil zaten, ihmalkarlik oldugu. Tabii boyle bir iddia sorusturuldu, su islemler yapildi, kimsede bir kusur yok demek yerine surekli birilerinin serefsizligi vurgulaninca biz de neler olup bittigini anlamiyoruz.

    Fark ettim ki iki paragraf cok alakasiz ama bir o kadar da alakali. Olayin ozunden, iceriginden uzaklasip genellemeler yapip karsi tavirdaki insanlara sozlu saldiri ve hakaretle hakliligini kanitlama politikasi. Siyasetin boyle yurumeyecegi, yurutulmeyecegi acik. Sonra adamlar ortaya elitlik diye hayali bir kavram atip onunla siyaset yaparak oy toplar tabii ki.

  • ozan
    Posted 15/09/2008 at 16:39

    Peki muhalefeti en iyi kim yapıyor ? ya da en doğru muhalefeti?
    Bir de başka bir soru düzgün bir muhalefetle çözüme ulaşılanabilir mi?

  • ağa
    Posted 15/09/2008 at 16:39

    Duzgun muhalefetle cozume ulasilamayacagina inaniyorsak neden siyaset konusuyoruz ki? Cozum dedigimiz sadece AKP’nin devrilmesiyse her turlu yolla ulasiriz evet… Siyasete, antiteze, senteze, diyalektige ihtiyacimiz yok, bu bizi daha mutlu mu yapar? % 47’nin aptal oldugu icin oy hakki elinden alininca ve CHP iktidara oturunca daha mi mutlu oluruz? CHP ne oneriyor? Insan haklari konusunda ne yapacak, dusunce ozgurlugunu nasil algiliyor, ekonomik durumu nasil duzeltecek, ekonomik sistemi nedir? Pek tartistigimiz konular degil o yuzden cok bilmiyoruz. Bizi % 47 aptal mi degil mi, yoksa Sezer cumhurbaskaniyken laiklik sebebiyle istedigini atayabilir haklidir ama Gul atayamaz konulari ilgilendiriyor. Bu muhalefet ancak boyle uyduruk sorunlara cozum bulur, adini da rejim sorunu koyar ve memleketin en onemli meselesi budur biz bunu cozduk der, cozum dedikleri de sadece iktidari ele gecirmeleri olur. Adam gibi muhalefet adam gibi siyasatin urunudur, siyaset yaparak, deneyip yanilarak cozume ulasabiliriz. Yani evet, duzgun bir muhalefetle cozume ulasilir. En iyi muhalefeti yapabilecegini dusundugum insanlara oy verdim ben de secimde, kimdir biliyorsunuz. Cunku CHP’den de MHP’den de daha duzgun siyaset yapiyor, siyasi cozumler sunuyorlardi. Secim oncesi tek sorunu AKP’nin iktidar olmasi olan bir parti ve tek sorunu teroristlerin asilmamasi olan bir parti bana siyaseten bir cozum sunmuyordu, hala sunmuyorlar. Bu % 47 aptalsa ne yapmayi dusunuyorlar, nedir bu insanlarin oy vermesini engelleyecek olan, ne anlatiyorlar bu insanlara bu kadar ikna edici olan ve bu insanlar aptal oldugu icin anlamiyor? Darbe yapip acik oy, gizli sayim mi yapilsin, bu mudur bunun cozumu?

  • ozan
    Posted 15/09/2008 at 16:39

    Ben kime oy verdiğini yazdıklarından çıkartamadım.
    Ayrıca CHP nin yaptığı yanlışlardan dolayı biz nasıl sorumlu olabiliriz. Bu kadar mı kolay oluyor ülke siyasetinin muhalefetten soruluşu?

    %47 nin aptal olduğu laf kalabalıklarını bir kenarıya bırakalım. Halk cahil diye onları kandırmak doğru bir seçim stratejisi mi oluyor. İlkeler ve prensipler sanırım sağ politikacılar için pek fazla bir şey ifade etmemekte. Başarıya giden her yol mübahtır felsefesini tamamen özümsemek bu olsa gerek.
    Kimsenin darbe yapılmasını istediği yok.Çözümü burada aramadığımız aşikar.Benim merak ettiğim bugün türkiye de iktidara; en doğru ekonomik politikayı uygulayan, insan haklarına gerçek değeri veren, düşünceye tamamen özgürlük getiren bir parti mi geliyor?. Ya da böyle bir parti var mı Türkiye de? varsa da yüzde kaç oy alıyor acaba?
    Yani CHP yi yapmadığı şeylerden eleştirmek ne kadar kolay di mi?Peki AKP yi yaptığı şeylerden eleştirince sorunu muhalefette aramak gerekir demek nasıl bir yaklaşımdır çözemiyorum.

    Mesela iktidar her türlü yanlışı yapacak ama CHP düzgün muhalefet yapamıyor diye iktidarın yaptığını meşruymuş gibi görecez. Böyle bir şey hangi ülke demokrasisinde var?

  • ağa
    Posted 15/09/2008 at 16:39

    Benim AKP insan haklarini ozumsemis, demokratik atilimlar yapan bir parti oldugu gibi bir iddiam olmadi ki, en basindan beri olmadi. En basta soyledigim sey “İşte yüzde 47 bu!.. Yüzde 47’nin sebebi bu..” anlayisinin yanlis olduguydu. Halkin % 47’si cocugu enkaz altinda kaldigi icin mukadderat diye insanlarla bir tutuluyor. AKP’nin 6 senedir en buyuk muhalifi olan parti gercek anlamda muhalefet yapmiyor, halka derdini anlatacagina onlari aptallikla sucluyor dedim. CHP’nin hatalarina atifta bulunmamin nedeni tek buyuk muhalif konumunda bulunmasi ve kisisel olacak hala CHP’ye oy veren kesimin Turkiye’de demokratik acilimlara oncu olabilecek bir kesim oldugunu dusunmem (o umidi de yitirmek uzereyim gerci). CHP’nin yaptiklarindan dolayi kimseyi sorumlu tutmadim, sadece CHP sorumlu. Turkiye’de ozgurlukcu bir parti cok az oy aliyor diye CHP’nin yaptigi yanlistan fazla dogruyu gormezden gelip elestirmeyelim o zaman. CHP iktidar olmak istiyorda bu elestirileri dinlemekten geciyor yolu. Dinlemezse erimeye devam edecek. AKP’nin hangi yaptigina CHP yanlis yapiyor diyerek mesru dedim, yukarida bir ton yazi yazmisim hic oyle bir sey dememisim. En basindan sonuna kadar soyledigim sey % 47 iste budur diye genelleme yaparak siyaset yapilamaz, basariya ulasilamaz demekti. Nerede AKP’yi aklama burada? Turkiye’de kim ozgurlukcudur, kime oy verdim onlari da bilahare ozel olarak konusuruz.

  • ortega
    Posted 15/09/2008 at 16:40

    22 Temmuz 2007 gecesi tv. kanallarından seçim sonuçlarını takip ediyorum. Benim oy verdiğim parti iktidar olamamış ama meclise girmiş durumda. Bu durumda ne yapmam gerek? Olayı nasıl yorumlayayım? ya da durun sorumu değiştiriyorum. Ben bu sonuca, “Yahu salak bu halk, bunlara her şey müstehak dersem”, bu yaptığım ne oluyor? muhalefet mi? Hiç sanmıyorum. Peki ya mantıklı bir tepki mi? Yine sanmıyorum..

    İşte o gece rahmetli Uğur Mumcu’nun eşi olan İzmir milletvekili Güldal Mumcu aşağı yukarı benzer şeyler söylerek halkı cahillikle suçladı. Adında “halk” kelimesi geçen bir partinin bir bayan milletvekili bile olaya bu tarzda yaklaşıyorsa, bu memlekette asla etkili muhalefet olmaz. ve bu da başımızdaki iktidarın darbe ya da demokrasiye balans ayarı çekilmeden bu işi birkaç yıl daha götüreceğini gösterir..

    Halkı aşağılayarak, halka uzak durarak nereye varabiliriz ki? ya da nereye varabilirler ki?

    İşte muhalefetin muhalefet olamadığı yerde, Akp iktidar oluyor..bu da sanırım takdir-i ilahi klasmanında değerlendirilebilecek türden bir durum olsa gerek..

  • emre
    Posted 15/09/2008 at 16:40

    Ozan, sana sonuna kadar katılıyorum. Karakol Çavuşluğu yaklaşık 110-120 gün yaptım. Bunların 60-70 inde saldırı olabilme ihtimaline karşı uyarı aldım. İlk başlarda sıkı takip ettim durumu ama belli bir şeyden sonra iyice boku çıktı.En sonunda sallamamaya başladım. Yani Dağlıca olayı önceden söylenmiş olabilir tıpkı hemen hemen hergün karakollara gönderilen sabotaj tehlikesi gibi.

Leave a Comment