Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

sinema

Hangimizin?

Eşkiya: Bana niye ihanet ettin Berfo? Berfo: İhanet ha? Demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun. Peki eyi, öyle olsun. Şimdi ben sana şöyle desem. Ben bunları yaptım çünkü aşıktım ben. Yani…

Ezberler bozulsun… Mustafa!

Benim için çok önemliydi. Bir filmi daha önce hiç bu kadar merakla beklememiştim. Günler, saatler geçmek bilmedi adeta. Her yerde, her haberde, bir satır da olsa bir şeyler aradım Mustafa ile ilgili. Önce Frankfurt'ta gösterildi, sonra Antalya'da ve geçtiğimiz gece İstanbul'da galası yapıldı. Bugün de gösterime girdi. İlk günden gittik. (1907 sağolsun) Filmle ilgili beklentimi hangi seviyeye indirgeyeceğime bir türlü karar veremedim. O yüzden bu yazının ruhiyatı da aynı şekilde olacaktır. Çünkü kendi bilgi birikimime göre izlersem beklentilerimin çok altında kalacağını zannediyordum. Tabuların yıkılması adına izlersem hangi tabuları yıkacağımızı da açıkçası merak etmekteydim. Hayatının her anı ayrı bir olay olan adamın hayatı iki saatte nasıl verilecekti? Hangi kısımlar eksik kalacak veya üzerine düşülmeyecek, ya da tam tersi üzerinde çok ama çok fazla durulacak ya da her şey sıradanlaştırılıp belli bir sıkışık kompozisyon içinde mi servis edilecekti? Açıkçası kafamda onlarca soru gidip gelmekteydi.

Slogans

Komünist Arnavutluk'un küçük bir köyünde yaşananları bir okul, öğretmenleri ve öğrencileri merkezli olarak anlatan, Enver Hoxha Arnavutluk'unun özeleştirisini yapan bir filmdir Slogans. Müdürü aynı zamanda parti başkanı olan bir okul, partinin gazabından çekinen öğretmenler ve damardan ideolojik eğitim şırıngalanan küçük çocuklardır anlatılan. Parti, okul müdürü aracılığıyla köyün dağlarına, tepelerine yazılacak sloganları öğretmenlere iletir. Öğretmenler de öğrencilerini alarak beyaz taşlarla bu sloganları işler dağa, taşa. Yani bildiğin "Önce Vatan" hadisesi.

Yalnız ve güzel ülkenin yönetmeni

Ortalama bir sinemaseverim. Sinemayı severim yani, ortalama ama. Etrafta bolca görebileceğimiz sinema manyağı tiplerden değilim. Hani bir film izlersin, “Vay be güzel filmmiş” dersin, yanındaki de der ki “Abi o bir George Minkowski filmidir, esas bu adamın White Angels filmini görmen lazım. Orda esas kızı Necla Nazır oynamış, Altın Gergedan ödülü almıştır. Hem en iyi yönetmen, hem de en iyi kadın oyuncu. Türkiye’de “Nur Yüzlü Melaikeler” diye gösterildi, 3 trilaylay hasılat yaptı ABD’de, 67 tane ödül aldı. Hebele hebelee...” Sonra kayış kopar zaten o adamda. Bu adamlardan bizim mecrada da var aslında 3-5 tane.

Hayat fena halde download’a benzer

Her hayat bir filmdir ve hayat fena halde "download"a benzer. Kalan süre usul usul geriye doğru akar ve bi' bakmışşın ki download biter. Kimi 0.01 kb hızıyla yaşar, kimi 100 kb hızıyla. Hayattan koptuğun ruhsal çöküşler kısa zamanlı download kesintilerine yol açsa da zaten bu süre zarfında yaşamadığın için değişen bişi olmaz. Yolun yarısı 35 ise tamı da 70 olur diye düşündük, mantıklı da geldi.

115! Bir rekor denemesi

Geçen arkadaşlarla konuşurken "Ah ulan fi tarihinde bi' film izleme rekor denemesi yapılmıştı da yaştan katılamamıştım, şimdi olsa da yesek." gibilerinden bişi demiştim. İçim mi çok temiz ya da gaiple aramda sıcak temaslar mı kuruluyor bu aralar bilmiyorum ama sinema forumlarını gezerken şak diye önüme film izleme rekor denemesi v 2. başlıklı bir yazı çıktı. Çocuklar gibi sevindim, karşımda bin atlı olsa siklemezdim o an. Tamam dedim, hemen yanıma birilerini de çekicem ve katılıcam yarışmaya.

Sinema salonlarındaki soğuk savaş

Nedir yani, kalmadı mı başka dünyevi mesele ? Kalmadı kardeşim. Sağından ve solundan, iki taraftan da hamle alabileceğin bir strateji dünyasından bahsediyoruz. An farkıyla kalende golü yanında kolu görebileceğin, saatler boyu sıkışık pozisyonda oturabileceğin ve bundan dolayı ki dikkati elden bırakmaman gereken bir sinir harbi. Az kaldı, ışıklar sönüyor...

İstanbul Film Festivali’nden izlenimler

Bu sene hem bahar tatiline denk gelmesi hem de fiyat politikası sayesinde o filmden o filme koşuşu ben de yaşamış oldum. Gerçekten gün bitiminde kafanın film izlemekten sütlaç kıvamına gelmesi ayrı bir keyif, hele de film seçimleri iyi çıkmışsa. Festival kapsamında 15'e yakın film izleme imkanım oldu, bazılarını ise daha önceden izlemiştim. İzleyemediğim ama başka arkadaşların çok beğendiği filmleri es geçebilirim, ama sonuçta 200'e yakın filmden bahsediyoruz, bazılarının atlanması normal.

Ben büyüğüm, ben!

Yaşar Usta: Saim Bey'i görecektim.. Sekreter: Randevunuz var mı? Yaşar Usta: Yok.. Ama Yaşar Usta derseniz beni kabul eder. Çok önemli.. Sekreter: Hiç sanmıyorum ama bir sorayım. (telefonda) Saim Bey, Yaşar Usta diye…