Cihaner’e Özgürlük!
Erzurum, Erzincan ekseninde dönen yargı krizi ile ilgili iki satır yazmam lazım. Süreci ne kadar dikkatli takip ettiniz, bilmiyorum. Oldukça karışık ve gergin bir şekilde 3-5 günümüzün konusu olup yerini Balyoz darbe planına bıraktı. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ise hala tutuklu.
Süreci biraz başa alıp, daha yalın, daha sade bir şekilde anlatmak gerekiyor. Zira o kadar çok bilgi, o kadar çok görüş, o kadar çok cümle var ki, zaman zaman asıl görmemiz gereken resmi görmeyebiliyoruz.
Elbette, süreci en iyi ben biliyorum, ya da benim söylediklerim kesin doğru gibi bir iddianın sahibi değilim. Sadece uzaktan bakabildiğim, seçebildiğim resimleri burada anlatacağım. Bir şey eklemek isteyen, beni düzeltme ihtiyacı duyan olursa, aşağıdan buyurabilir.
İsmailağa Cemaati’nin Erzincan’da taban oluşturmak amacıyla faaliyette olduğu, küçük yaştaki çocukların gizli yatılı okullarda din eğitimine tabii tutulduğu gerekçeleri ile Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner bu cemaate dair soruşturma başlatıyor.
İddialara göre savcının talimatı ile bazı adreslerde arama yapması gereken polislere amirleri “çok içeri girmeyin, şöyle bir üstün körü bakın çıkın” emri veriyor.
Yasal izinle yapılan telefon dinlemelerinde cemaat üyelerinin kendi aralarında bu konuları konuştukları ve bir takım yerlerden yardım istedikleri kayıtlara geçiyor.
Daha sonra Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’a Erzincan’da yapılan soruşturma ile ilgili bir ihbar mektubu geliyor. İhbar mektubu cemaatin silahlandığını işaret ediyor. Şanal bu mektuba dayanarak, dosyayı Erzincan’dan istiyor. Yine telefon konuşmalarında cemaat üyelerinin dosyanın Erzurum’a gideceğinden haberdar olduğu ve buna oldukça sevindikleri gözlemleniyor.
(İhbar mektubu silahlı örgütü işaret etmesine, buna dayanarak özel yetkili savcının çok daha ciddi bir cezai yaptırım talep etmek durumunda olmasına karşın cemaatteki rahatlama gerçekten ilginç.)
Erzincan Başsavcısı ise oldukça direnmesine rağmen, -sanırım mecburiyetten- dosyayı Erzurum’a gönderiyor ve tabii ki tutuklanan cemaat üyeleri bir bir salıveriliyor.
Daha sonra da malumunuz üzre Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner evrakta sahtecilik, imar kirliliği vesaire gibi suçlamalarla tutuklanıyor. İmar kirliliği dedikleri de lojmanına yaptırdığı bir kameriye… Çok büyük bir suçmuş gerçekten. Bence nerden baksan 56 sene yatarı var.
Anayasal düzenle sorunları oldukları belgelerle ortada olan bir cemaatin üyeleri müebbet istemiyle yargılandıkları davadan bir bir beraat alırken Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner’in serbest bırakılması talebi Erzurum’daki mahkeme tarafından sürekli reddediliyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk JİTEM soruşturmasının mimarı (Yetkisizlik nedeniyle dava açılması engellenmiş.) Cihaner, şimdi JİTEM’le içiçe geçtiği söylenen Ergenekon örgütüne üye olmakla suçlanıyor. Nerden baksan acayip…
Asıl bomba Cihaner’in avukatının sözlerinde gizli belki de:
“Mahkeme kararıyla yapılan yasal dinleme kayıtlarında cemaate kimler bulaşmış, bu dinlemelere kimler takılmış, yasadışı nitelikli ranta dönük, ihaleye fesat karıştırmaya dönük kimler takılmış hem de bakan düzeyinde kimler takılmış asıl bunu araştırmak gerek. Bir araştırma komisyonu oluşturulacak kadar takılmalar var. Yani Danıştay’daki işi çözme dahil, onun için aracı bulma dahil, çözerse oğluna iş bulma dahil, neler takılmış kimler takılmış. Ve o arada dinlemelerden anlıyorsunuz ki, Erzincan’daki soruşturmaya konu olan şüpheliler soruşturmanın Erzurum’a alındığını duyunca ‘Müjde Erzurum’a gideceğiz’ diye şakır şakır oynuyorlar. Oysa bu soruşturmanın Erzurum’a gitmesi için daha ağır, müebbet hapis cezasını bile gerektirebilecek bir suç sayılması gerekiyor. Peki ama insanlar daha ağır bir cezayı gerektirecek bir yargılanmaya gidiyorlar diye sevinçten oynar mı? Nitekim soruşturma Erzurum’a gidince, ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle dava açılıyor çünkü orada başka türlüsü mümkün değil; ama tutuklular teker teker serbest bırakılırken, daha önce bu soruşturmayı yürüten başsavcı örgüt üyesi diye tutuklanıyor. İşte tablo bu… Burada hem cemaat işi var hem de konunun altın madeni ayağı var.”
“Konunun altın madeni ayağı var.” kısmı dikkatinizi çekti mi? İddiaya göre ilgili soruşturma çerçevesinde yapılan telefon dinlemelerinde eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Yeni Şafak gazetesinin sahibi Ahmet Albayrak ile işadamı Mehmet Çelik’in isimleri geçiyormuş. Bir Çevre Bakanı, bir Tabii Kaynaklar Bakanı ile bir işadamı ne gibi bir konuda görüşüyordur, ehh, az çok bellidir sanırım. Başsavcı soruşturma dosyasına bu tesadüfi delilerin araştırılması gerektiğini içeren bir not düşüyor.
Ne oluyor o nota? Ne olacak, Erzurum Özel Yetkili eski Savcısı Osman Şanal, yukarıdaki isimler de dahil 282 kişi hakkında ek kovuşturmaya gerek olmadığına hükmettiği için o notun da bir hükmü kalmıyor.
Hayır, dini bütün insanları içeri almaya çalışması, bakanlarımıza dil uzatması yetmezmiş gibi bir de lojmanına kameriye yaptırmış imar katili Ergenekoncu… Allahım bana sabır ver…
Özgür medya burada:)
Sadece Cihaner’e değil, tek suçu aldığı emri uygulamak olan, bu operasyonun başındaki, dönemin Erzincan İl Jandarma Komutanı Recep Gençoğlu’na da özgürlük, resme bakarken biraz da tarafsız bakmak gerekiyor..
Ayrıca aynı özgürlükten 1.5 yıldır hiç sebepsiz yere Diyarbakır cezaevinde yatmaktan olan Kayseri İl Jandarma Komutanı Cemal Temizöz ve yeni tutuklanan Konya İl Jandarma Komutanı Hüseyin Özçoban’a da lütfen..
Tutuksuz yargılanma istekleri hükümetten talimatlı hakimlerce reddedilen bütün subaylara, gazetecilere, rektörlere..
Çocuğunun çizgi filmlerine bile el koymuşlar. o çizgi filmlere de özgürlük istememişsiniz. Yakışmamış ergenekon e-fanzini olarak.
hazır ıslak imza da gerçek çıkarken cihaner-dursun çiçek, irtica eylem planı hede hödesine bi bakıverseniz.. mesela erzincan da yeni bi müslüm gündüz mü çıkacak idi? mesela cemaat evlerine silah mı konulacaktı? akla hayale gelmeyecek işler değil, eylem planlarında geçiyor. bi albay bi savcı neye yetmiyor.
bu arada o çizgi filmlere özgürlük
Emre Aköz gelmiş ya bizim siteye 🙂
Öylesine öğütler (3) Tükürme heveslilerine
Öyle celãllenip “tu” deme bize,
Yanında yağ çekip gezene tükür.
Baskıyla, tehditle gelmeyiz dize,
Zulme methiyeler düzene tükür.
Ağzıyla söyledi; fişleyen sizde,
Haramı iştahla dişleyen sizde,
Recep’le Nebi’*’yi eşleyen sizde,
Önünüze kuyu kazana tükür.
Türk ulusundanız, Atatürk önder,
Bunu bilmiyor mu izansız kindar?
İstersen kanımı tahlile gönder,
Yeter ki insanı ezene tükür.
Karanlık, sevmezmiş mumcuyu, mumu,
Zalimce ezermiş fırsat buldumu.
Takiyye yaparmış zorda kaldımı,
Bunları unutan sazana tükür.
Fenerle soyanı gözden kaçırma,
Adalete vurup dipten göçürme.
Ardından gaz verip şeyhi uçurma,
‘Ben oldum’ diyerek azana tükür.
Hukun başında haklılık gelir,
İnsanlar, kurumlar hakla yücelir.
Savcılar, hakimler bunları bilir,
Adalet içine sızana tükür.
Yuh! olsun, haksıza arka çıkana,
Yiğide alçakça yafta takana.
Kurunun yanında yaşı yakana,
Suçsuz insanları üzene tükür.
Emek sömürüsü sosyal yaradır,
Satanın savanın derdi paradır.
İşçiyi zorlama gözü karadır,
Ekmek davasına kızana tükür.
Haramlar akarsa hep oluk oluk,
Cehenneme gider kutsal yolculuk.
Birlik bütünlükte kesildi soluk,
Ulusal bağları çözene tükür.
Nevzat gerçek söyler göze bakarak,
Halka yol gösterir öne çıkarak.
Sen, halkın içine nifak sokarak,
Sinsice huzuru bozana tükür.
Halk Ozanı Karamanlı Nevzat
*Nebi: Peygamber
Medya patronundan dükkãn savunması
Medya başa bir dertmiş, ne kãr belli ne zarar,
Şöyle üçü beş yapsa, vallahi dükkãn sizin.
Ne deseniz doğrudur, vermeliyiz bir karar,
Okur bizi baş yapsa, vallahi dükkãn sizin.
Keşke tüm yazarlarım sizle birlikte gezse,
Ben de istemez miyim olumlu şeyler yazsa.
Kimi hemen diklenir, bir haksızlığa kızsa,
Göz delmeden kaş yapsa, vallahi dükkãn sizin.
Okuyucu, seyirci baldır bacağa kansa,
Dertlerini unutup güzellikleri ansa,
Paralar haydan gelse, kazanmadan harcansa,
Gönlümüzü hoş yapsa, vallahi dükkãn sizin.
Doğrucu Davutları kıran girip bitirse,
Yangın yaksa bunları ya da seller götürse.
Ya da bir yasa çıksa aklı başa getirse,
Hepsini liboş yapsa, vallahi dükkãn sizin.
Muhterem büyüğümüz, zorla güzel olmuyor,
Atıyor tutuyoruz ama hedef bulmuyor.
Kalemini satmayan hiçbir şeyden yılmıyor,
Tehditler bir iş yapsa, vallahi dükkãn sizin.
Muhalif olanların üstünde nazarlarım,
Size karşı çıkanı siz gibi azarlarım.
Çok sevilse okunsa yalaka yazarlarım,
Rakipleri tuş yapsa, vallahi dükkãn sizin
Hani işe aldımdı size yakın adamı,
Kınama mektupları doldurdu tüm odamı.
Güya yağ yapacaktı, def edecekti gamı,
Peynir değil keş yapsa, vallahi dükkãn sizin.
Size ait haberi, gergefte işleyerek,
İsterim ki versinler övgüyle başlayarak.
Lãkin Nevzat ayıplar şiirle taşlayarak,
Allah onu taş yapsa, vallahi dükkãn sizin
Halk Ozanı Karamanlı Nevzat
hahaha bu ne yahu ergenekon edebiyatı mı!:) Silivri’den mi yolluyorlar bu manzumeleri, rubaileri.. Sizden kaç tane var daha? memleket ayık olsun… edebiyatla hükümet devrilecek boru değil