yalnızlık

Hafif Sararmış Beyaz Yaka

Hafif Sararmış Beyaz Yaka

“Günaydın” dedi kendi kendine. Yalnızlığıyla şov yapmayı seviyordu. Uykusuzluğun sabahlarında, özellikle 05:00 sularında günün ilk ışıklarını gözünde büyütüyor; belki de milyonların paylaştığı basit bi’ alışkanlığı, uyumamayı melankolik olduğunu düşündüğü ruhuna armağan ediyordu. Ruha da inanmıyordu halbuki ama metafizikle arası pek iyi olmadığından bazen kolaya kaçmak en iyisiydi; tembellik de bi’ ruh hastalığı ve o da ruh hastası olduğunun farkında olan çok sağlıklı bi’ ruh hastasıydı….

Derinliğimi verdim suya…

Karanlık bir geceyarısını aydınlatmak için yanmak gerekir önce. Ama öyle böyle değil, ölümüne, dibine kadar yanmak. Yağmurdan sırılsıklam olmuş sokakları kurutmak için esmek gerekir önce. Ama öyle böyle değil, ölümüne, fırtına gibi esmek. Ve abicim, taş üstünde taş komamak için kalkmak gerekir önce. Yırtıp atmak tüm ataleti… S.kip atmak tüm adaleti… Bir daha durmamacasına, yorulmamacasına, uyuşmamacasına…