Gece Yarısı Ekspresi
Nevizade’de dostlarla geçirilen bir Cumartesi akşamından sonra ve tam da ekonomik krizin etkisini derinden hissederken eve dönüş yolundaki bir gece yarısı hikayesi…
Muhabbetin meze, alkolün şeker kıvamında ve Ulvi’nin insan olduğu bir gecenin ardından, alkolik gençliği düşünerek sabaha kadar otobüs seferi koyan muhterem İETT’nin otobüsüne binmek üzere “Mecidiyeköy üzerinden” Taksim-Sarıyer seferi yapan çift biletli yeşil otobüse doğru yol aldım. “Ulan bu parasızlıkta otobüsü kaçırırsam eve kadar travesti milletini selamlaya selamlaya yayan giderim.” düşünce balonu ile koşarcasına hareket ettim. Durağa geldiğimde otobüsün kapılarından insanların taştığını gördüm, ürperdim ancak yılmadım. Harbiye’nin travesti gerçeği gözüme daha korkutucu geldiği için arka kapıdan hamle yaparak, füleli adımlarla kapı kapanmadan kendimi otobüse istifledim. Kapının da kapanması ile birlikte, yolcuğumun son derece rahat konforlu ve sıkıntısız geçeceğini düşünerek, gece hangi rüyaları görsem, sıcak yatağımda nasıl bir pozisyon alsam saçmalıklarını aklımdan geçiriyordum ki, hemen yanımda bulunan zatı muhterem bir ağabeyimin otobüsün orta tarafında oturmakta olan iki genç ile sözlü münakaşaya girdiğini fark ettim. Diyalog şu şekilde gelişiyordu:
Zatı Muhterem Ağabey: Kardeşim görmüyor musunuz millet sıkışmış balık istifi vaziyeti almış…
İki Gencin Birincisi: Bana ne kardeşim, ben ne yapayım? Sana yer mi vereceğim a.k…
ZMA: Oraya gelirsem ağzını burnunu kırarım
Değerli Okuyucuya Not: Tartışmayı yapan şahıslar arasındaki mesafe 3-4 metre olup aradaki takribi insan sayısı 15’dir.
İki Gencin İkincisi: Bir sonraki durakta inmezsen şerefsizsin. İnmezsen ben indiririm.
ZMA: İndirmezsen şerefsizsin.
Düşünce Balonu: Ulan bu herifler kavga eder, ben de arada kalırım kesin…
Tartışma bu mealde devam ederken otobüs yol alır ve bir sonraki durakta haliyle inen ya da indiren olmaz. Biraz ilerde (Pangaltı mevkii) otobüsün ortasından yaşlıca bir amcanın sesi yükselir. “Şoför Bey, acilen sağa çekin” Şoför Bey ses tonunun yaşlı olmasına istinaden otobüsü kenara çeker ve orta kapı açılır.
Yaşlı amcanın sesi dışında bir sesin yükselmediği monolog şöyle devam eder:
Yaşlı Amca, yanındaki simasını göremediğim kişiye: Kardeşim ya otobüsten adabınla in ya da ben seni indiririm.
Siması görülemeyen kişi: …
YA: kardeşim inecek misin, indireyim mi?
SGK: ….
Sohbet bu şekilde devam ederken Şoför Bey sıkılır kapı kapanır yola devam edilir. Otobüste sürekli inme, indirme giderleri yapılırken, kimliği bilinmeyen, eşgali tanımlanamayan bir ağabeyimiz otobüs insanlarına hitaben “Kardeşim hepimiz sarhoşuz rica ediyorum” der.
Ağabeyimizin bu seslenişi otobüs insanlarının yüreklerine işlemiştir ve otobüs insanları, en azından ben inene kadar, münakaşa etmemiştir.
Hangimiz biraz sarhoş değiliz ki aslında?
bünyem alkolü kabul etmiyor benimse..
Abi koca otobuste sen kapisacak kimse bulamadin mi ya =)
(Not: IETT’nin Turk Edebiyati’na katkilari yadsinamaz…)