Gitgel
Tek kelimeli başlıklara daha çok meyilliyim bu aralar, iki kelimeden oluşan başlıklı kitapların daha çok sattığı araştırmasına göz kırpar şekilde. Devamlı bir yanında hangi milletten olduğunu bilmeden bir insanla bira içmek, şakalaşmak, onlara kendi dilinden küfürler öğretmek, sarhoş olup özgüven patlamasıyla yurdunu tanıtmak kulağa hep hoş geliyor. Barcelona’da okuyan arkadaşımın üniversiteden kankasına nerelisin diye sorup -bu örnekte- Slovakya cevabını alınca, hemen o ülkeyle bildiğin ne varsa sıralamak bir nevi bilgi sınaması gibi geliyor. Hostel, Spartak Trnava ve Çekler’i seviyor musunuz değişmez üçlü : )
Evet abi, kızlar üstsüz. Yarısından fazlası hem de. Bir süre sonra doyup normal karşılamaya başlıyorsun demicem, demiyceeem. Hayallere sığmayan bir görüntü şelalesi, cazibe üssü. Halk plajı, kıyı köşe plajı farketmiyor. Plajlarda tattoo, masaj, soğuk bira gibi ürünler satan seyyarlar mevcut bizdeki gibi. İnanılmaz bir dövme çılgınlığı var, göbeği falan düzeltirsek herkesin patlatması lazım birer tane en az. Sıfatına sıfat katıyor insan yeminle. Ibiza’nın en hareketli plajında ise tam bir curcuna var. Kovasının içine buzunu, alkolünü koyup etrafında dans edenler, sigara saranlar, dibindeki clubda geceden kalan son enerjisiyle tepinenler ana küme elemanları. “24 Hour Party People” filmindeki insanların yaşantısına ucundan kıyısından tanıklık etme fırsatı yakaladık. Sabahın 7’sinde lütfeder gibi biten geceler, after-party’lerle devam ediyor. İstemezsen de, Diskobuslar seni evine bırakıyor. Mesai bünyesine etkilerini bu hafta içinde görücem bu hayat tarzının. Sokakta yürürken korna sesine hemen salınmaya başlamam gibi bir yan etkisi oldu bile.
Ibiza’nın içinde 8 tane meşhur club var ve şehrin göbeğindeki meydan barlarında sadece bu clublara bilet satıyorlar. Flyer denilen el ilanları dağıtan uçsuz bucaksız bir genç güruhu var para kapısı makamından. Ben orda yaşasam, bir hafta sahte club flyerından köşeyi döner soluğu Kiev’de alırım. Ayrıca, akşamları taksiden uygun fiyata insanlara seslenip “Şş gel Space 10 euro.”, sabahları da “Eve bırakayım bak taksi bulamazsın bu saatte.” modeliyle cukka doldurmak mümkün. Rekabet yoğun yalnız, göt altına gidebilirsiniz bunları yapayım derken. Ezcümle, şehrin olayı bu. Akşamları hangi cluba gitsek muhabbetinden başka bir numarası yok. Market fiyatları normal, sırf ordan yiyip içip karnımızı doyurabiliyoruz. Tek sorun, 20-60 euro arasında değişen club fiyatları. Güneşin batışını izleme seramonisi gördüm ya bu da sana kapak olsun Mahsun. Yüzlerce insan, mükemmel bir manzara ve biralar eşliğinde gözünü ufka dikmiş tepedeki güneşin batmasını bekliyor. Tam batıyor, bir alkış kıyamet haha. Ulan biz olsak, başlamıştık laylay Ibiza diye. Apaçi şirket Ryanair uçuşlarından sonra da insanlar oh lan yine ölmedik minvalinden alkış yapıyorlar, bi kadın striptize kalkıştı hatta geçen. Mekanların içi nasıl, evet ortam gayet dendiği gibi çılgın. Pau Gasol vardı geçen akşam, sosyeteye bir adım kala canoğlan. İspanyol elemanlarla farkımız yok, aynı apaçilik. Kıyafet seçiciliği falan hak getire. Şort terlik, üstündekini de içeri girince çıkar beline bağla al sana günümüz Ibiza club gençliği. Ha bir de her kıza yaz, o olmazsa başkası olur. Ben birine yazmaya başlıyorum mesela, eleman gülüyor saldır işareti yapıyor falan hahah. Bi tanesiyle yumruk bile çakıştık, lan noluyor oyun içindeyiz de puan mı topluyoruz. Sadece yüzde 30’luk bir kısmının kız olduğundan bahsetmem lazım, öyle “oğlum mazgaldan bile karı fışkırıyor” durumu yok yani. En dişlileri İspanyol, en hafifleri Amerikan diyip paragrafı bitirelim.
Bu seyahatten sonra Barcelona metrosundan sınava girsem 100 çakıp vatmanlık kazanabilirim. Rahat bir 30-40 kez aktarmalar dahil kullanmışımdır, üstünden atlamalar-altından geçmeler-çıkıştan girmeler hariç mecbur bilet okuttuğumuz zamanlar da olmadı değil. Bir Avustralyalı hanım kızımız Ağustos ayı ortalarında ziyaret edicek ülkemizi, allah sizi inandırsın Reşat’tan falan güzel kız. Bitpazarlarını dolaşması çok zevkli oraların, her zaman da açık olmuyor, dolayısıyla şanslı saydık kendimizi rastladığımız için. 1972 yılından kalma 4 tane eski İspanyol “Terror Fantastic” isimli korku filmleriyle alakalı sinema dergisi aldım keskin bir pazarlıkla mesela. Artı haneme artı yazdırmış hissediyorum kendimi. İspanyolcanın da artık altından kalkabiliyorum, bunu farkettim. Bekle beni Kolombiya, kolla kendini Ekvador ! Ya peki shot bar kabilinden bir yerde duvarda tonlarca komik isimli shotu görünce, “Hey ne öneriyorsun?” diyerek yazmaya çalıştığım kızın bana “Türk müsün?” demesini neye yoralım.
Son olarak da Fener formasına Ibiza’da bir zenci cd satıcısının Galatasaray, bisiklet süren bir bastıbacağın Fenerbahçe ve Crystal Palace’de antrenmanlara çıktığını söyleyen elemanın da Colin Kazım diyerek tepki verdiğini söyleyip inşallah başka gezi yazıları yazma şansımız da olur diyelim. Bükreş, Riga, Batı Karadeniz, Dubrovnik, Mardin, Gent, Salamanca, Marsilya, İstanbul…
Uslan be Ulvi Canoğlan 🙂
Bu dünya sana da kalmaz Ulvi.
bence kalır…
Bir teşekkür bile edilmez mi be nasıl bir insandır bu
Ohaa sen mi ayarladın bu tatili alfredo? 🙂
Fasulyeden camiasında neler oluyor, dran dran dran 🙂
emrecim kardeşimsin, ramazan için yakın zamanda tekrardan kapındayım 🙂 vizeyi ayarladı reşocum.
Ben de Ramazan’da Eyüp Sultan’a gidicem 🙁
Ben anlamiyorum ki, nasil bir camia bu fasulyeden…
Bir fasulyeden yazari digerine ibiza tatili ayarliyor…
Du bakalim daha neler gorecegiz…
Ibiza a.k ya…
Diğer bir yazar da, bu duruma sinirlenip sitenin editörüne Taksim’de ıslak hamburger, Nevizade’de bira filan ısmarlayacakmış. İbiza değilmiş, ama olsunmuş, sitenin editörünün de İbiza’da gözü yokmuşmuş, o ekmeğinin peşindeymiş…
Öyle bir rivayet de yok değil hani…
iki tane yazısı olan yazara Dea’nın yazar demeyeceği rivayetini varsayarak o ısmarlayacak kişinin başka bir fasulyeden yazarı olduğunu düşünüyorum. 🙂
Dea laf bana gelmedi ama hamburgerle bira köpeğin olsun senin ben ısmarlarım kardeşime :=) Hepimizi yıllardır sömüren bu contaoğlanın bizden arttırdıklarıyla bu turlara gittiğini düşünüyorum. Bu kadar para başka nereden gelirki yahu. Düne kadar içtiğin birana sarkan adam bugün ibizada buna kim inanır. Biz de iş olmasa gidemeyiz yani bu gavur illerine.Adam münferit gidiyor yahu 🙂
Dun birana sarkan adam, bugun Ibiza’da. Ama yarin da birana sarkacak alfredo, ki obursu gun de st. tropez’de olacak…
fasulyeden ilişkilerine yorum yapamayacağım. yani bu gezi kaça gelmiştir, kim sponsor olmuştur, nasıl bir çıkar ilişkisidir bilemeyeceğim. ama hürriyetin pazar ekinde ön sayfalardan birinde sağ kolonu kendisine tahsis ettirecek kadar güzel yazmış ulvi kardeş. ibiza’ya gitmiş gelmiş kadar elbet olmadım ama ulvi’nin aldığı hazzı da hissetmedim desem yalan olur. bonservisi dea’nın elindeyse bence sözleşmesi dolmadan uzatsın derim kontratı.
alfredo demiş ki:
Hepimizi yıllardır sömüren bu contaoğlanın bizden arttırdıklarıyla bu turlara gittiğini düşünüyorum.
hahahahaahahahah yarıldım,parça pinçik oldum buraya… :)))