Similar Posts

14 Comments

  1. Kurtlar Vadisinin filmin de ismi geçmişti. Hakikaten ilginç bir kişilik kendileri. Yalnız kandırılan insanlar için de çok zor bir durum.

  2. Tarihte en sevdiğim konulardan birisidir. Ortaokulda ilk kez focus dergisinde gördükten sonra merak edip bir şeyler öğrenmeye çalışmıştım.
    Bir kaç bilgi eklemek istiyorum yazarın izniyle,
    1) Hasan ibni Sabbah, Nizam-ül Mülk ve Ömer Hayyam hakkında okul arkadaşı ve yakın dost olduklarına dair söylentiler var. Ancak sanırım bu bilgi popüler kültür efsanelerinden birisi, çünkü bu konuya itiraz eden tarihçilerin sayısı da azımsanmayacak kadar var.
    2) Hasan ibni Sabbah’ın Alamut kalesini ele geçirmesi de ilginç bir olaydır. Hikayeye göre (bu konuda kesin bir bilgim yok, ancak genel kanı bu yönde), ibni Sabbah ilk önce fethedilmesi çok zor olan bu kaleye uzunca bir süre müritlerini yerleştiriyor. Daha sonra, Kale komutanına gidiyor ve “3000 dinar karşılığında senden bir öküz postu kadar yer istiyorum” diyor. Komutan kabul ediyor, ancak ibni Sabbah öküz postunu keserek upuzun bir şerit haline getiriyor ve kalenin surlarının etrafına koyuyor. Haliyle öküz postunun kapsadığı alan tüm kaleye denk geliyor. Komutan itiraz edecek gibi olsa da, içerideki Haşhaşi yoğunluğu bir iç isyana dönüşebilecek kadar çok olduğu için kaleyi ibn Sabbah’a bırakmak zorunda kalıyor. =)
    3) Son olarak da, bildiğim kadarıyla Tapınak Şövalyeleri, bizzat ibni Sabbah’la değil, ondan sonra devam eden Haşhaşi tarikatıyla muhattap oluyorlar. Yani ibni Sabbah zamanında böyle bir ilişki yok.
    Ek olarak, Avrupa dillerindeki suikastçı kelimesi (İng: Assassin, İsp: Asesino vs.) bu arkadaşlardan, yani Haşhaşi’lerden gelmektedir.

  3. alamut`u okuyali bir bes yil oluyor sanirim..hala aklima geldiginde birgun bu kitabin ve bu adamin filmini cekecekler ve o film muthis olacak diyorum..

  4. bir an korktum “kim lan bu” diyeceksiniz diye 🙂

    bence hakettiği kadar çok tanınmıyor bu herif… bildiğin deha yahu…

  5. Sahiden de filmi çekilecek birisine benziyor… gaddar bir ismi, şaşılacak bir dehası varmış…

  6. Çocuk Hasan Sabbah, kumları bir araya getirerek, kumdan yeni bir kale yaptı ve eliyle, bir sanatçı zara-feti ile kaleye şekil verdi. Daha birkaç saniye geçme-den, kıyıya vuran küçük su dalgaları, kumdan kaleyi yıkıp atmıştı bile.
    Olan bitene dayanamamıştı Hasan’ın babası. Hasan’ın yanına gitti ve omzuna dokundu. Hasan, kafasını kal-dırıp baktı. Baba; “Oğlum kaleni niye suyun içinde yapıyorsun? Suyun dışına yap ki, su gelip kaleni yık-masın.”dedi.
    Hasan, “Ben kalemi buraya yapacağım. Tanrı Deni-zini Geri Çeksin.”dedi.
    Adı Hasan İbni Sabbah; tarihin yazdığı en kanlı müca-dele adamı. Terör, korku ve dehşetin babası. Şiddetin ve siyasî suikastları kurumsallaştırmış; her dönemde deha bir örgütçü, düşmanları için tehlikeli bir adam…

  7. Sonrası bilinmeyen, belki de tek gerçek olan ölüm ve sonrası…İnsan beynini daha fazla kurcuklayabilecek başka bi’şey olamaz sanırım.Yanlış ya da doğru diye umursamadan, sorgulamadan önümüze getirilecek her cevaba biz bu kadar açken kullanılanlar değil kullanılamayanlar ve kimsenin bilemeyeceği gerçekliğe şekil verebilenler takdir edilmeyi hakedenlerdir.Hasan İbn-i Sabbah’ ı ve kendi gerçekliğine şekil verebilecek kadar cesareti olan herkesi takdir ediyorum açıkçası.

  8. Bu “lavuk” Türk değil.
    1056 yılında Qom şehrinde doğmuş (Persia). Gavur kendisini daha çok “Old Man of The Mountain” diye hatırlar. Daha detaylı bilgiye sahip olduğumuzda, birkaç şey karalarız biz de nasipse…

  9. semerkant da bunlardan bahsettim. okumadınız mı ?

  10. 1453-son büyük kuşatma okuyun ve tarihin en büyük dehasıyla tanışın…ilk okuldaki gibi değil..farklı…

  11. 2) Hasan ibni Sabbah’ın Alamut kalesini ele geçirmesi de ilginç bir olaydır. Hikayeye göre (bu konuda kesin bir bilgim yok, ancak genel kanı bu yönde), ibni Sabbah ilk önce fethedilmesi çok zor olan bu kaleye uzunca bir süre müritlerini yerleştiriyor. Daha sonra, Kale komutanına gidiyor ve “3000 dinar karşılığında senden bir öküz postu kadar yer istiyorum” diyor. Komutan kabul ediyor, ancak ibni Sabbah öküz postunu keserek upuzun bir şerit haline getiriyor ve kalenin surlarının etrafına koyuyor. Haliyle öküz postunun kapsadığı alan tüm kaleye denk geliyor. Komutan itiraz edecek gibi olsa da, içerideki Haşhaşi yoğunluğu bir iç isyana dönüşebilecek kadar çok olduğu için kaleyi ibn Sabbah’a bırakmak zorunda kalıyor. =

    tosun bu anlattığın olayı Fatih sultan mehmet rumelihisarinı imparator konstantinden alırken de kullanmış söliim:)Şehir efsaneleri hangisi doğru bakalım?
    -Nevizadenin sonunda Mest ten aşağıya inince karşıda bir sokak göreceksiniz.O sokağa girin 20 – 30 metre sonra solda Alamut kalesi orayla da tanışın:)Harbi kale gibi çık çık bitmiyor a.k.
    -1453 – Son büyük kuşatma hayatımda okuduğum en boktan kitap bitiremedim bile. Bir yazdığını diğerini tutmuyor.

    a.k askerdeyken baya güzel yazılar kaçırmışız.

  12. Bu öküz postu hikayelerinin hepsi kolpa bana kalırsa. Böyle bir saçmalık olabilir mi allasen 🙂

  13. Arkadaşlar Hasan Sabbah ile Nizam-ül Mülk arasında 40 yaş var imiş. Bahsedildiği gibi okul arkadaşı olmaları mümkün değil 🙂 Ayrıca bu hikayenin abartıldığını düşünüyorum 🙂 Sonunda kale itinali bir şekilde Moğollar tarafında yerle bir edilmiştir…

Comments are closed.