Helvadan Putlar
“Abi ama adam çok iyi hatip yeaağğ”
Bir yalanı ne kadar çok duyarsanız, o kadar inandırıcı gelmeye başlar. Yalan olduğunu bilseniz bile…
Senelerdir bu propaganda ile yoğuruluyoruz. Orta Asya’dan getirdiğimiz genlerimizde var herhalde bu durum. Başımızdakini hakettiğinden fazla yüceltmeyi çok seviyoruz. Adam ne kadar insanüstü görünürse gözümüze, bilinçaltımızda kendimizi biatımıza o kadar kolay ikna ediyoruz belki de.
Uzun adam hakkında vasıfsal olarak çok da fazla abartılacak özellik bulamadıklarından olsa gerek, bu hitabetten çok yürüyorlar. Hakkını yemeyelim, olmayanı olduran tipler de var; misal Jöleli en son uzun adamın Putin ve Obama’yla birlikte günümüzde dünyanın kaderine etki eden 3 liderden biri olduğunu söylemiş. Böylesine coşanlar da var. Ama bunun dışında genel kabul, adamın iki üstün vasfının uzun olması ve iyi hatip olması şeklinde. Bunun dışında zaten zorlasan da bir şey çıkmıyor, eldeki malzemeyle bu kadar.
Ama ben bu iyi hatip kısmına takığım arkadaş. Gerine gerine yapıştırdıkları hatip etiketi çok sakil duruyor adamda. Benim gördüğüm kadarıyla, tek yaptığı prompter cihazında yazılanları okumak. Bu prompter zımbırtısını her yerde kullanıyor gördüğüm kadarıyla. Mecliste kullanıyor, mitinglerde kullanıyor. Bir yerlere konuşmaya çağırılıyor, oraya da giderken prompter’ını götürüyor. Ee, hitabet bunun neresinde? Adam sadece ekranda gördüğünü güzel seslendiriyor o kadar. Doğaçlama konuşmalarını görebilsek, hitabetini puanlandıracağız da, göremiyoruz bir türlü. Gerçi şuraya veya şuraya tıkladığımızda, promptersız konuştuğu halini az çok görebiliyoruz. Neticede, sufle verilmeden repliği giremiyor gibi duruyor. Benim bildiğim hitabetin içinde, metinsiz konuşma yeteneği de var, sadece okumaktan ibaret değil bu durum.
Televizyonlardaki hâli de bir başka konu. Son dönemde eski arşivlerden bulup çıkarılan videoları az çok biliyorsunuzdur. 90’lı yıllarda, siyasetçilerin televizyon programında buluşup eteklerindeki taşları döktükleri, birbirleriyle fikir çarpıştırdıkları videolardan bahsediyorum. Ben başbakan olduğundan beri, uzun adamın böyle bir programa çıktığını hatırlamıyorum. E bu mudur şimdi büyük hatip? Baykal’ın karşısına zaten çıkamazdı da, Kılıçdaroğlu’nun meydan okumalarına bile cevap veremedi. Bu mu büyük hatip?
Hadi siyasetçilerin karşısına çıkmasını geçtim, gazetecilerin karşısına çıkabiliyor mu? Bak burada da, çıtayı Ahmet Şık gibi koydu mu inletecek gazeteciler seviyesinde koymuyorum. Tatlı su muhalifleri bile olur, Özsever misal. Özsever’in karşısına bir söyleşiye çıkabiliyor mu bu büyük hatip? Çıkamıyor. Tek bildiği, önceden hazırladığı ve cevaplarına çalıştığı soruları tanıdığı gazetecilere verip onlarla monolog yapmak.
Dediğim gibi, seviyoruz kendi mitlerimizi yaratıp peşinden koşmayı. Her millet sever de, biz helvadan putlarımıza tapınmayı daha bir seviyoruz.
benim hitabet’im de 24cm.