Herşeyin Başı Sağlık
Geçen hafta pazartesi günü geçirdiğim elim bir kaza (!) sonucu kolum azıcık çizildi; dolayısıyla birkaç dikiş atılması gerekti. Yakınlığı ve trafik uygunluğu sebebi ile Medical Park Bahçelievler’e ulaştım, dikiş attırdım. SSK’lı olduğumdan, bir kısmını SSK’dan bir kısmını benden tahsil ettiler. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Arada pansuman yaptırmam gerektiğini, 10 gün sonra da dikişlerin alınacağını izah ettiler ve gönderdiler. Bazen herhangi bir sağlık ocağı, bazen Medikal Park’ta pansumanı düzenli olarak yaptırıyordum. Dün Cerrahpaşa Araştırma Hastahanesi’ne yakın olduğum için burada yaptırayım dedim. Vezne ve danışma olarak iş gören bankoda bulunan arkadaşa pansuman yaptırmak istediğimi söyledim. Kendisi doktor arkadaşlar karar versin yapılıp yapılmayacağına dedi ve doktorların yanına gönderdi. Genç bayan doktor “buyrun” diye seslendi.
– Pansuman yaptırmak istiyorum.
– Burada mı dikiş attırdınız.
– Hayır. Danışmada bulunan arkadaşa sordum, doktor arkadaşlar karar versin dedi.
– Ben doktorum zaten!
Ulan şimdi doktorluğuna laf eden mi oldu? Aksini mi iddia etik. Ne bu kompleks bu celal! İş misin sipariş misin? Lafa devam ediyor:
– Arkadaşlara soralım. Biz burada pansuman yapıyor muyuz?
E ne oldu şimdi? Bir boktan anladığın yok. Doktorsun ama. Masada oturan doktor ile başladık muhabbete.
– Nasıl oldu?
– Böyleyken böyle.
– Nerede attırdınız dikişi?
– Medikal Park’ta.
– Kaç gün oldu?
– Dokuz…
– Aslında kim dikiş attıysa onun görmesi daha iyi. Yaraya bakar. Müdahele edecek bir şey varsa eder. O yüzden ona gidin.
Bilmeyen varsa pansuman nedir anlatmak isterim. Sargı bezi kesiliyor. Yaraya azıcık tentürdiyot dökülüp, sargı bezi sarılıyor.
– Bartın’da dikiş attırmış olsam, oraya gidip görüneceğim?
– Burası Araştırma Hastanesi olduğundan burada pansuman yapmıyoruz.
– Ne diye dedektif gibi soru soruyorsun o zaman? Araştırma dediğiniz şey hastaların nasıl yaralanıp, nerede tedavi olduğunu araştırmak mı?
– Kem küm kem küm.
– Hadi iyi günler.
Bu arada hala tırmalıyor gireni çıkarmak için ama nafile, çırpın çırpın daha çok batıyorsun.
Bugün dikişlerin alınması için Medikal Park’a gittim. Dikişlerin yarısı kalsın, yarısını alalım dediler. Peki dedik. Doktorlardan daha iyi mi bileceğiz? Dikişleri alan arkadaş (Arkadaş diyorum çünkü doktor mu, pratisyen hekim mi, hemşire mi anlayamadım) “Nereye bağlısın?” dedi. “SSK” dedim. Neden sorduğunu da anlamadım. Canım biraz yandığından lafa tutuyor diye düşündüm. Dikişlerin bir kısmını aldıktan sonra tekrar sardı. Sonra elime kağıdı tutuşturdu.
– Bunu verin, bir daha ki gelişinizde ödemezsiniz.
– Neyi ödemem?
– Bu hizmeti ödemeniz lazım.
– Dikişleri burada attırdım ama.
Ayıptır söylemesi hatırı sayılır da para ödedik. Bu nereden çıktı şimdi. Neyse sorumlu doktorun yanına gittik. Bu doktor, hemen anladım odası falan var, adam gibi önlüğü var, belli yani doktor.
– SSK’lı mısın?
– Evet.
– Ödeyin.
– Ödemem.
Sıfatsızla beraber vezneye gittik. Veznedeki bayana diyor ki;
– Ödemesi lazım bu hizmeti.
– Ödemem.
Sonra sıfatsız beni veznedeki bayanla başbaşa bıraktı gitti. Ben bu durumda biraz da şaşırdığımdan nasıl bir savunma gerçekleştireceğimi kafamda tasarlarken. Bayan bir yere telefon açtı.
– Burada dikiş attırmış. Dikişlerin alınması için ücret alacak mıyız?
– …..
– Peki… (telefonu kapatıp) Tamam beyefendi geçmiş olsun.
– Teşekkürler.
Tamam para vermedim ama. Yapılan muamele sinir bozucu. Kabul etsem alacak demek ki parayı. 50 kuruş, 50 lira farketmez, werdure para vermeyi hiç sevmez. (Yeni para birimine alışmak bizim nesil için çok zor, muhtemelen alışamayacağız zaten. Bir gün ilköğretim okullarında şöyle söylenecek: “Dedeleriniz hala 100 liraya 100 milyon der. Hikayeside böyleyken böyle.” Bize de zamanında eskiler limona ilimon der demişlerdi. Ne salak adamlar var diye düşünmüştük. Etme bulma dünyası işte…)
Peki bu hikayede alacağımız dersler neler?
1- Cam çok tehlikeli bir madde. Şakaya, öfkeye gelmez. Adamın aklını alır.
2- Öfkeyle kalkan zararla oturur.
3- Keskin sirke küpüne zarar.
4- Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
5- Mal canın yongasıdır.
6- Gülme komşuna gelir başına.
Geçmiş olsun hocam…
Boşver Recep, müstehak bunlara…
mhuahuauha sıfatsız