İki direk arası demokrasi
Çarpık çurpuk Türk demokrasisi yeni bir sınav vermek üzere 22 Temmuz seçimlerine kilitlenedursun, bir seçimde daha kitleleri etkilemek için sözler, fikirler, projeler değil de bangır bangır seçim otobüsleri, milyonlarca YTL harcanan abuk sabuk bayraklar sardı dört bir yanı. Tüm ana yollar, stratejik meydanlar birbirinden sinir bozucu bir havaya büründü. Nedir anlamıyorum, en çok AKP’nin bayrağı var ona basıcam oyumu diyen bir seçmen kitlesi mi var? Ya da MHP’nin playlistini çok beğendim, yaza çoşkulu müzikle giriyoruz, oylar MHP’ye… Yok ki bu adamlardan… Yani olmamalı…
Tam aksine mesela, çıksa bir parti deseki, “Geçen seçim döneminde 312231489463 trilaylay harcadık bayraklara, afişlere, otobüslere falan filanlara… Bu seçim döneminde ise bu miktarda paramızı şu organizasyona bağışlıyoruz, şu kadar çocuğumuza burs veriyoruz, şu kadar ağaç dikiyoruz” dese, bana göre primin kralını yapar. Ama tabii bu ışıltı nerde bizim partilerimizde. Ha bir de ışıltı derdinde olan seçmen fikriyatı nerde? Ahlak, etik, güven kirliliği yetmiyormuş gibi, top yekün çevre kirliliğine, ses kirliliğine saldırıyor partiler. Keyifleri bilir… İki direk arasına çekilen bir ipten sallanan demokrasi de bu işte…
* * *
Bu aralar CHP’nin halet-i ruhiyesi biraz dağılmış görünse de, seçimlere çok az kala gayet önemli belgeler açıklayarak muhalefet görevini yaptılar bana kalırsa. ABD ile imzalanan Kuzey Irak anlaşmaları, İsrail’le imzalanan Çalık Holding anlaşmaları filan… Bu imzalar nedeniyle yöneticisini idam eden yerler var aslında. Ama bizim dışişleri “bizim değil onların şartıydı” diyiveriyor, medya da “haa onların şartıymış, tamam o zaman” diyor, unutuluyor gidiyor. Oğlum salak mısınız, biriniz de sorsaya madem onların şartı sen neden karşı çıkmadın, ne diye imza attın Cin Ali?
* * *
Kemal Unakıtan diye bir adam var. Nerden tutsan elinde kalıyor. Adam seçim yatırımı olarak Sergen’i aldı koydu Eskişehir’e. Ronaldinho’yu süper lige çıkınca getircem dedi. Bir de ekledi, “Ben getirmeyeceğim de kim getirecek? Ben koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Maliye Bakanıyım”. Vallahi de koskoca Maliye Bakanı bu adam. Kemikleri sızlayanlara yanıyorum, kendimize değil.
Giderayak Petkim’i de kim olduğu belli olmayan bir gruba sattılar, işçiye %30’u dayadılar, fındığa da rekor fiyat belirler, birinci parti çıkar AKP… Bize müstehak olan da bu zaten… Kemal Unakıtan gibi adam lazım Maliye’ye. Binali Yıldırım yine hızlı tren sözü vermeli, Ali Babacan yine müzakare peşinde koşmalı, Abdullah Gül reis-i cumhur olmalı, Recep’im Tayyip’im bizi yarı yolda koymamalı, Bülent Arınç da hani bana hani bana demeli… Bıktırdınız ulan!
Geçen Okan Bayülgen’in Bu sizi ilgilendiriyor programına bir AKP’li bayan milletvekili katılmıştı. Kaymakam olan esmer abla değil yanlış anlamayın. Sarışın, ürkütücü bakışlı, erkeksi bir ablaydı. Kadın Kolları başkanı mıymış daha önde neymiş… Patlattı bombaları, AKP’den önce siyasetle ilgilenmezmiş mesela, oy vermeyi bile düşünmezmiş, edebiyatı çok severmiş… Okan Bayülgen hangi yazarları seversiniz dedi -ki tam da aklımdan geçen soruydu, bu AKP’li apolitize sarışın hangi yazarları okur acaba diye geçiriyordum içimden. “Şair olarak Attila İlhan, muhakkak” dedi. Okan da “yok şiir sevmem ben, roman olarak neleri, kimleri beğenirsiniz?” dedi, abla da “şu sıralar Ankara’da Gölge Oyunları diye bir kitap okuyorum, tavsiye ederim, ama yazarını hatırlamıyorum, iyi değilim o konularda” dedi. Allah iyiliğini versin tadında reklama girdik sonra. Bir AKP’li bayan adayın daha sonuna geldik der gibilerinden hem de 🙂
Bir de demokrasi neferi, kalesi şanlı AKP’liler kendilerini eleştirenleri hapse attırmaya başladı. Arınç geçenlerde yaşlı bir vatandaşa Terbiyesiz dedi, Tayyip’in olayı belli zaten de son olarak Recep Akdağ kendisiyle tokalaşmayan genci hapse attırdı. Senin annen hain, baban hain diyerekten…
Bir de hangi adaydı unuttum, AKP’li milletvekili adayı ile tartışanların evleri belediyece mühürlendi.
Yaşa varol AKP demokrasisi!!
Bütün partilerimiz demokrasinin kalesi ama Akp çürük elma muamelesi yapılmasın a dostlar onlar 40 kişidirler, kırkınında kulbu kırık küptürler.
Elbette hepsi birbirinin aynisi, ama mesele ortamda demokrasi havarisi tadinda dolasma…
yoyo\’madafaka,
Sanırım karıştırmışsın biraz. Yani hatırladığın diyaloglar doğru da,ablanın fiziksel görüntüsünden bahsediyorum. Öyle pek sarışın durmuyor kendisi(zekası açısından böyle dediysen bilemem).Programa katılan kişinin adı Özlem Türköne.Akp’nin İstanbul 1. Bölge 9. siradan milletvekili adayi.Ayrıca Zaman gazetesinde yazan Mümtazer Türköen’nin eşi (bu arada elamanın adını gazetede “mümtaz’er türköne” şeklinde yazıyorlar.ne skime böyle bir şey yapıyorlar bilmem. bilen varsa beri gelsin.ordaki apostrofun manası nedir)Hatun kişi canlı yayında Okan Bayülgen’le tartıştı ayrıca. Okan -kendisi askerlik arkadaşımdır- bu ablaya “Özlem siyasette yeni” diye bir cümle kurunca,kendisi tepki verdi. Programnin diğer konuğu Berhan Şimşek’i kastederek “Berhan’a Berhan demiyorsanız, bana da Özlem demeyin” dedi. Artık ne denmesi gerekiyorsa? Remzi mi deseydi?
Kendisi sanırım 5 yaşında bir çocuk annesiymiş. Bazıları mecliste kadın vekiller çoğalmalı lafını yanlış anlamış. Çoğalmalı, artmalı derken sadece nicelik olarak değil, nitelik olarak da demek istedik.. Özlem hanıma da eşi ve çocuğuyla birlikte mutlu yarınlar diliyorum. Dileğim evinin kadını olması..
Demokrasi havarisi olarak gezenin muhalifi de laiklik havarisi olarak gezince tadından yenmiyor
Ortega: “Kaymakam olan esmer abla değil yanlış anlamayın.” dedim ama okumadın sanırım. Türköne’den bahsetmiyorum zaten. Birkaç gün sonra sarışın erkek fatma çıktı bir tane, ondan bahsediyorum.
yoyo\’madafaka,
Ben de ısrarla diyorum ki, yanlış hatırlıyosun. İlk mesajında Atilla İlhan’ı seven ve Gölge oyunları’nı okuyan diye bahsettiğin hatun kişi Özlem Türköne işte.
Aynen şu cümleyi kurdu: “Gölge oyunlarını okuyorum, ama yazarı kimdi şu an hatırlamıyorum “. Hatta şu meşhur e-muhtıra sonrasında siyasete ve Akp’ye yöneldiğini açıkladı bu kişi. Belki bu hatırlamana yardımcı olacaktır.
dipnot:yahu ne gereksiz muhabbete girdik bu arada :s
bayrak yarışından ziyade sallama yarışına döndü bu seçimler. ben de o yüzden en işkembeden sallayana verecem oyumu. o da haydar baş. yalnız annemi ikna edemiyom. anne diyom bak hem vatandaşlık maaşı hem ev kadını maaşı alacan, ne güzel diyom. sonra 1000 lirayla çeyrek ekmek alırız diyo. oyu vercem de annem beni kızlcık sopasıyla mı döver, altı sert beş çift terlik alıp beş çifti de eskiyene kadar onlarla mı döver onu bilemiyorum. tırsıyorum kısacası annemden. evde demokrasi şart. (annemle babam oyunu bize ver, sana gemicik alcaz dediler. gün itibariyle hafif kararsızım. onlar da sağlam sallıyo hani.)
haydar efendi maaş sözünü noterden tasdiklettirmiş
@bravo,
Anne hakli sanirsam. O uygulamadan sonra hakkaten 1000 liraya ancak ceyrek ekmek alinir…
Delirttin beni Ortega, ahan da program metni…
Okan Bayülgen: Sizin edebiyat zevkiniz var, çok edebiyattan da hoşlanıyorsunuz. Kimleri, hangi yazarları Türkiye’de çok methedersiniz bize? Mesela ben şimdi okumaya başlayacağım desem size hangi tür yazarları okuyayım?
Canan Kalsın: Şiir konusunda Atilla İlhan mutlaka.
Okan Bayülgen: Şiirden sıkılıyorum. Roman efendim diğer düz yazılar hangisi olabilir?
Canan Kalsın: Şu anda siyasetle ilgili bir kitap okuyorum. Ankara’da gölge oyunları diye, size de tavsiye ederim. Küçük bir kitap ama güzel.
Okan Bayülgen: Kimdir efendim yazarı?
Canan Kalsın: Bir gazeteci zannediyorum ama ismini hatırlayamıyorum. O konuda biraz zayıfım, isim hatırlama konusunda.
yoyo\’madafaka,
Yahu program metni falan anlamam ben arkadaş :s
Ben tüm bu konuşmaların Okan Bayülgen ile Özlem Türköne arasında geçtiğini sanıyordum oysa. Sıcaktan sapıttım herhalde.
Neyse susuyorum doğal olarak…
“Özlem siyasette yeni”