İşçiler 31 Yıl Sonra Taksim’de…
1977’de Taksim Meydanı’nda hayatını kaybedenlerin, katledilenlerin anısına saygıda bulunmak için DİSK ve KESK makul sayıda katılımcı ile Taksim Meydanı’nda… İşte Taksim, işte 1 Mayıs! “Taksim hakkımız, bir gün alırız” diyen, bunun için mücadele eden herkesin İşçi Bayramı kutlu olsun!
Özgürlük savaşan işçilerle gelecek! 🙂
Hayırlı olsun…
Artık 1 mayıs’lar “Taksim bahanesi” ile kavga ve anarşi günü olmaktan çıkar umarım…
İşçi bayramının “bayram gibi” kutlanacağı günleri bekliyorum…
”Hem bir yandan kapitalizmin kabesine secdeye duran adamlarin besin zincirinde en altta duracaksin, bir yandan da kahrolsun kapitalizm diye bagiracaksin” mı dedin tosun? Bence de kesinlikle haklısın. Banka adı vermeyerek bir taşla pek çok kanatlı imha etmen de hoş bir hamle.
Altar ve tosun iyi güzel düşünüyorsunuz da. Ben o kadar gaddar yaklaşarak bakmıyorum olaya. Belki yiye yiye bitirmek gibi bir planı vardır kapitalizmi. Ki bence gayet bu şekilde de başarılı olabilir. 🙂
yav kendisi de onu asmalı, bunu asmalı deyip de, cmk parası için katili, tecavüzcüyü savunan adam olmasa içim yanmayacak sanki o çok sevdiğin kuzenin salt insanlık namına mühendis 🙂
olm argümanınız tutarsız bi kere. heralde kapitalizm çarklarında en aşağıda ezilen insan kahrolsun kapitalizm diye baıracak. Ama sen yok ben bu oyunu oynarım yırtarsam en büyük kapitalist benim diorsan ayrı.
carklarin arasinda ezilen olmakla o carkin kendisi olmak arasindaki farki anlatmayalim senin gibi adama reis…
altarın histerik çığrışları sandım ama daha organize bir muhalefetle karşı karşıyayım. derdiniz nedir tam analamadım, ama dellez’in hobi olarak mühendislik yaptığını, altarın da insanlık namına hukuk mücadelesi verdiğini, benimse asgari ücretten biraz hallice maaş alan bir kapitalist pezevenk olduğumu anladım. bambaşkaymışsınız…
Mecidiyeköyden Osmanbeye kadar şöyle bi voltaladık geldik. Ararım sorarım seni her yerde sorarım ıssız gecelerde DEA nerdeeee?
cmk mı çağırdı altar? hayrola?
Savunma hakkı kutlsadır. Hatta bankacıların bile savunma hakkı olmalıdır.
güzledi. eski bir basın mensubu olmanın kaymagını yedim. taxim de at kosturdum. yeni makinamla enfes pozlar cektim. ulviyi aradim ve hayal kırıklığı yaşadım; emniyet görevlilerinin bir anlık zaafından yararlanıp kaçmış. yazık:( vali istifa.
çarkın kendisi olan kim?
İtiraf ediyorum çark benim 🙂
Çarkın süt dişi de olur. Aynı bünyede olduktan sonra ne farkı var?
ya başkan, bana sarıyorlar işte akıllarınca… aydın brothers’ta bir cızırtı var ama, du bakalım, hayırlısı…
işçi dediğin de sistemin içinde. sistemin dışında kalabilen mi var? sistemin içinde olmak sisteme karşı olma hakkını elinden almaz.
Aferin evladım yıldızlı pek iyi. Ben senden daha fazla sistemin içindeyim cier:) bana afilli solcu cümleleriyle gelme. Durumun komik olduğunun farkındasın. Bunlar son yıllarınız, geçmişinizin yüzü suyu hürmetine katılıyorsunuz ama farkında deilsiniz. Karşı olduğunuz herşeyin içindesiniz, birgün birbakacaksınız ki karşı olduğunuz şey olmuşsunuz. ahahahahahaha
Karşı olunan sistemin, adamı zorla borsacı yapması. Massimo dutti’ den başka don giydirmemesi. Kahrol sistem diyip en tepesine çıkmak için bir ömür cırmalamak. Erk doğru diyor igor efendi geçti o günler. Ne sütü bildiğin azı dişi. Dea için sorun yok o nasılsa sürekli işin afilli konuşma kısmında. Onun devrealimi 80 yıl daha sürer.
ben bu tartışmayı ciddi anlamda anlamadım. ne diyorsunuz yani işçi hakları üzerine, kapitalizmin sömürdükleri üzerine kelam etmek için bankadaki işimden istifa mı etmem gerekiyor? Nedir tam olarak savınız?
Teoride ve pratikte özün sözün bir olması.
aynen dea. altar’ın yine anlaşılamayan bir argümanı. dün de onu konuşuyorduk, napalım yani heykeltraş mı olalım?
Argümanı kullanışından anlamıştım senin sen olduğunu neoliberal İgor.
sen üreten işçiyle finans sektöründeki ulviyi zaten sistemin eş parçalarından birisi olarak görüyorsan, bu tartışma bitmez reis…
ikisi de patronun cebine çalıştıktan sonra fark yok.
allah allah, ne yapalım dellez pancar mı yetiştirelim istiyorsunuz?
haa, sen onu dün toplanan binlerce emekçiye diyeydin ya o zaman reis, neyi kasıyorsunuz, neticede siz de patrona çalışıyorsunuz diye…
dea, bir pancarı 25 senede yetiştireildiğini görüyorum, o yüzden senden büyük beklentileri yok ailemizin. siz gidin ulviyle devrim yapin ulen…
Tabi likya denen memleketin feodal ailelerinde birine mensup olursan, kendinde pancar emekçilerini hor görme hakkını bu bulursun elbet. Pancar pezik mi? Dea totoş değil mi?
lan sabah şekeri misiniz, nesiniz? söyleyecek lafın kalmayınca geyiğe vur, sonra da verdim ayarı verdim ayarı diye seyirt ortalıkta… palyaço kılıklı, cmk uşağı, ibne sivaslı…
Basit.
lan klavye delikanlisi, gecen hafta silivri’de “abi cay getireyim mi, abi kuruyemisleri tazeleyeyim mi?” diye sivaslilarin yaninda el pence divan durdugunu cumle alem biliyor. butun giderin sanalda mi?
Yılın 1 günü emekçi oluveriyorsunuz diğer 364 gün patron. bu ülkenin geleceğini değil kendi geleceğinizi önemsiyorsunuz. Üretim yapmaktansa birileri yapsında eleştireyim diyorsunuz. Tüketim halkasının en iç çemberinde yer alıp ahkam kesiyorsunuz. Herkes aktivist olmayabilir ama olanlara da saygı göstermek gereklidir. insanların nerede çalıştığını değilde nerede olduğunu sorgulamamız gereklidir . Belki cahiller ama en azından bir duruş içindeler 1 günlüğüne de olsa…Ya bir duruş çinde olamayanlar, 364 değilde 365 gün boyunca tüketenler neredeler?
İgor ve Ulvi’nin alanlarda olmasını garipseyenlerdenim. Ama onlara tepki verenleri dea yı sorgulayanları da ibretle takip etmekteyim. Kusura bakmayasanız.
la ne alaka. ben diyorum ki patronun cebine çalışmak zorundayız diye bu sisteme karşı olma hakkını elimizden almaz. Ha fabrikada işçi olmuşuz, ha bankacı. İkisi de çalışan, ikisi de emeği sömürülen, ikisi de ezilen. İlla üretim sektöründe çalışmak da gerekmez. Finans sektörü de üretimin bir parçası sonuçta…
Altar’ı anlıyorum onun çocukluk yılları sıkıntılı geçmiş. Ama dellez, şimdi işçi hakları üzerine kelam edebilmek için çalışılması gereken meslek dallarını yazar mısın bir zahmet?
Neticede işveren olmadığımıza göre ve şirketimizin karlılığını arttırmak amacıyla işçilere çeşitli eziyetler uygun görmediğimiz sürece, ister bankacı olalım, ister borsacı ne farkeder?
Ben çalıştığım bankada çalışanların kaderleri üzerinde karar alma yetkisine sahip değilim. Olsam, ve bu yetkiyi daha verimli çalışma kisvesi adı altında işçi haklarını sömürmek üzere kullansam eyvallah…
Neticede asgari ücretten hallice bir maaş ile ay sonunu getirmeye çalışan; bankanın karlılığını arttırmasına rağmen maaşlara zam yapmaması üzerine küfürler savuran bir insanım…
1 mayıs’a karşı içimdeki kıpırtı barındırmamın nesi yanlış geliyor size? hala ve inatla anlamıyorum.
Adamın biri uyuşturucu ticareti yapıyormuş. Kazandığı para ile eşek kadar apartman dikmiş. Apartmanın ismini de “Alınteri” koymuş. 🙂
Şimdi soru şu inandınız mı apartmanın alınteri olduğuna?
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Üstteki konu ile alakasız bir şey daha. Kusura bakmayın ama herkes bardağın kendine uygun gördüğü yerine bakıyor. Dün bir kortej yürüyor. Öyle kovalamaca falan değil. Sakin bir yürüyüş. Eleman caddenin ortasındaki cam bariyerlere kafayı takmış. Almış eline taşı çat kırıyor. Sonra taşı düştüğü yerden bir daha alıyor. Çat bir daha. Vatandaşın biri yapma diye uyarıyor, ne gereği var falan. Şimdi bu manasız kopillerin de gani olduğu yerde benim işim olmaz kusura bakmayın.
Kadıköy ün alt üst olduğu 1 Mayıs kutlamalarında tamamen tesadüfen oradaydım. Sivil polisin biri telsizini düşürünce linç edilmişti. Hatırlayanlar olacaktır. Oraya gelen tipleri de gördüm. Onların yanında taşıdığı satırları da gördüm. Kendi arabasına verilen zarara tepki gösterince mahallenin gençlerini nasıl tek tek vurduklarını da gördüm. “Şimdi bu kopillerin savunduğu hakkı da, hukuku da, emeği de, işçiyi de” deyip cümlemi noktalıyorum.
Werdure, senin bahsettiğin kitle emniyetin, emek düşmanlarının, hatta zamanında sendikacılığı komünist işi, vatan hainlerinin işi gösterenlerin en çok sevdiği kitledir. Çünkü o kitle olmasa 1 Mayıs’ın coşkusuna, birlik ve dayanışma vurgusuna söyleyecek tek bir kelamları olamayacaktı. Ne yazık ki, o kitlenin varlığı ile olaylara her sene ve her sene görmek, göstermek istedikleri gibi bakıyorlar.
Geçen 1 Mayıs’ı hatırlayın, sendika merkezleri basılan bir DİSK vardı. Bırakın Taksim’e yürümeyi, kafalarını kapıdan çıkartamadılar. Ama sırf o cam kıran, kaldırım söken kitle yüzünden DİSK’e yapılan müdafaa meşru gösterilmişti.
Hayret edilecek bir konudur ki. O kadar düşman güç, emperyalist şerefsiz bu kitleye tepkili. Ama bahsettiğin birlik ve dayanışma içindeki kitlelerden, kortejleri düzenleyenlerden bir Allah ın kulu da bunları içimizden ayıklayalım, bu tür orospu çocuklarının bizimle yeri yok demiyor. O kortejde bir vatandaş hariç ne yapıyorsun lan sen ibne provakatör diyemiyor.
Elemanın bir tribündergi de güzel bir tespit yapmış. Aynen aktarayım. “Türkiyede sol-sağ kavramı o kadar garipki , her ülkede ezilen kesim alt gelir grubuna sahip kesim sola oy verirken bizde tam tersi, gerçekten çok ilginç.” Burada suç halkın mı? 3000-5000 kişiyi taksim meydanına çıkarabilince zafer nağraları atan bir kitle beni savunmuyordur. Amacı beni savunmak değil ki şovunu yapmak. Her sene aynı terane. Yahu bir defa da git izin verilen bir yere, çık meydana. Bak şu şu şu problemlerimiz var diye anlat. Bunların düzeltilmemesi halinde şunları yaparız diye giderini yap. Kendini ifade et. Yok anasını satayım taksim de taksim. Ulvigiller polisle ekşın yaşasın. Ardinal yüklensin bünyeler, eğlenilsin. Alın çıktılar ne oldu. Güller mi çıktı işçilerin yüzünde. Ne anlattılar benimle alakalı. HİÇ, KOCA BİR HİÇ!
Werdure ne derse imza…
Gözümün önünde canlanınca tarlabaşının bomontinin ara sokaklarında PKKlıların DHKP-C’nin yanında geyik yapan kardeşlerim deli oluyorum kusura bakmayın…
Deliliğim genlerimden gelen olay ama basmayın damarıma reca ediorum…
Bir de şu “yau ama ben işçiyim patrona hizmet ediorum, sanki karar mekanizmasında bi mevkim var, nie bana yükleniosunuz” söylemlerini. Farkına varın, farkında olun, bir süre sonra karar mekanizmasında olacaksınız. üst düye yönetici olacaksınız. Belki ilerde o bankaların kafa adamları olacaksınız. milyon dolarlarla oynarken, yau bugün de 500 bin doları kaybettim ahahaha diye gülerken de işçi bayramında polislerle yüz göz olsam diyecek misiniz??
Söyleminizle icraatınız birbirini tutsun, şimdi ve gelecekte…
Abi gelecekte öyle olacağına dair fikrinin kaynağı nedir? Afaki mi konuşacağız şimdi? “Kesin milyon dolar alınca işçi mişçi dinlemez bunlar” diye?
Şuan söylemle, icraat gayet birbirini tutuyor bence. Sen diyorsun ki 20 yıl sonra tutmayacak, ee onu yaşayalım görelim hep beraber. Bir yere kaçtığımız yok nasılsa 🙂
* * *
Werdure, git kafanı kırdırmadan allasen. Şimdi niyet okuyuculuğu yapmayalım. Sen sanki çıkıp DİSK’e yapılan yanlış diyormuşsun gibi, o cenahın da “Ebet yanlışlarımız var” demesini bekliyorsun. Eleştiri, özeleştiriden başlar. Herkes oturup kendi özeleştirisini yapsın önce. Yoksa onlar neden ayıklamıyorlar içlerindeki provakatörleri demek davulun uzaktan sesinden öte anlam taşımıyor benim için.
“Neden gariban sola oy vermiyor?” sorusunun cevabı çok net. Sadece bakmak yeter görebilmek için. 1977’de 36 insan katledildi Taksim’de. Aç o günkü mitingin fotoğraflarını, belgesellerini. Ne kadar güzel, kadın erkek, çoluk, çocuk kaynayan bir kitle vardı meydanlarda, otur izle. Sen o kitleyi makinalı tüfeklerle tara, yaptığın darbeyle düşünen, sorgulayan, soruşturan her bireyi hapse at, işkenceden geçir, okul olmayan köye cami aç, imam hatip kur, komünizme karşı yeşil kuşak diye, radikale karşı ılımlı islam diye toplumun beynine daya pompayı, cemaati, tarikatı, sonra çıkıp da vay efendim, sol kendini sorgulasın. Hadi canım ordan…
Ben senin cevabını özelde vericem. Zira site popüler bir hale geldi. Popüler kültür sana sarfedeceğim kelime cümle ve betimlemeleri kaldırmayabilir…
Not: Sen işçisin ya, otobüse bin gel:) Biraz işçi gibi yaşa, kaynaş, benimse, sora benimset cier:)
hahhahahahhaah
abi maslaktayım ya, alıversen ölür müsün arabayla 🙂
Geçen sene 1 Mayıs hakkında yazdıklarım da buradadır.
“Sonuç odaklı hareket” diye bir şey duydun mu sen? 🙂
@ werdure, o bahsettiğin kitlenin bir kopyası tribünde de var. Hem de daha tehlikeli biçimde. Otokontrolü de sıfır olan bi kitle. Ama apaçiler tribünde dolu diye tüm tribünü atamazsın dimi? “Tüm tribünün…” diye başlayıp sövemezsin dimi?
@ erk, abi bana mı o lafın 🙂 evet ara sokaklardan meydana çıkabilmek için kendi çapımızda mücadele ederken dhkc’nin arasında kaldık. Geyik yapmasaydık da napsaydık, adamlara mı dalsaydık, yemezdi 🙂
İgor benden daha iyi bilirsin semtlerin maça gittiği zamanı. Bahçelievlerden, Bakırköyden maça giden arkadaşlarda oluyordu ama onlarla maça gitmiyordum. O zamanda iti uğursuzu hırsızı arsızı ile beraber ne işim var deyip gitmiyordum. Bir gün bırakırız topluca maçlara gitmeyi. Görürsün bu tayfa ile beraber maça gidip gitmediğimi.
öyle yada böyle bu ülkede bireylsel yaşamdan toplumsal yaşama herşey mücadeleyle oluyor hem de en sertinden mücadeleyle.. hak verilmiyor alınıyor. bu sene 1 mayıs tatilse bu 2 senedir verilen mücadelenin sonucu, seneye veya daha sonra taksim 1 mayısa açılırsa o da bugün çekilen cefanın sonucunda olacak. bu bağlamda mücadeleye devam 🙂
işi sadece bölmek parçalamak olay çıkartmak olan gruplar da son derece rahatsız edici ama 1 mayısı bu grupların kontrolüne vermemek adına bile gidilmelidir 1 mayısda alanlara, bu adamların olduğu yerde ne işim var demektense…
sistemin kucağında oturup da 1 mayısa katılmak eleştirileri bana da fazla idealist geliyor. zira ideal fikirleri tamamaen hayatımıza uygulayabilecek olsak güzel vatanın ücra bi köyünde bahçesine ektiğiyle karnını doyurup sisteme hiç dahil olmadan yaşayan insanlar olmamız gerekirdi. hani sadece şu yazıları okurken üstümüze giydiğimiz kıyafetlerin, yiyip içtiklerimizin markalarına ve kökenlerine hiç girmiyorum bile :)yani günümüzde oluşan tüketime ve kapitalizme dayanan sistemin tamamen dışında kalmak söz konusu olmadığına göre ne kadarımız içinde ne kadarımız dışında tartışması pek verimli değil bana göre, zira hepimiz içindeyiz bi şekilde. kaldı ki 68 hareketine şimdi kızdığımız polis teşkilatı içinden de katılanlar olmuş (pol-der). yani hayatta kalmak, karnını doyurmak için sistemin içinde yer alanların da emekten, adaletten, özgürlükten yana olmalarında pek bi sorun yok bence 🙂 ama yine de yakında mezun olacak bir öğrenci olarak benim tercihim, bu sisteme dahil olmamak için direnebildiğim kadar direnmek olacak, sonucu ne olur bilemem. sonucunda dahil olursam da birileri çıkıp bana sus artık sisteme dahil oldun eleştirmeye, başkaldırmaya hakkın yok derse üzücü olur.
1 mayısın sınırlandırılmadan, bariylerlenmeden özgürce, renk renk bayraklarla, sloganlar ve şarkılar eşliğinde toplumun her kesiminden insanın omuz omuza yürüdüğü bir coşkuyla gerçekten bayram gibi kutlanabilmesi dileğiyle.. emeğin, adaletin, özgürlüğün, barışın, hoşgörünün ve onurlu, farklılıkların renklendirdiği insanca bir yaşamın hüküm sürdüğü güzel huzurlu günlere 🙂
İş aş Haydar Baş 😀
ben sistemin gobeginde falan degilim, maasim asgari ucretten bile dusuk, ben sistemi elestirebiliyor muyum? aa yok lan ben libostum pardon. kapitalist, emperyalist, dis mihrakin allahiyim ben daha neyi elestireceksem anlamadim onu da. kafam karisti lan. eylulun ilk pazartesi isci bayramimiz kutlu olsun.