Kanıma Dokunuyor
Tamam, Ergenekon dedikleri bir terör örgütü. Ve tamam, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Başkent Üniversitesi eski Rektörü Mehmet Haberal bu terör örgütünün üyeleri. PKK dedikleri de bir terör örgütü. Ve, pazartesi sınır kapısından giriş yapan gerilla kıyafetli 34 kişi de bu terör örgütünün üyeleri.
PKK terör örgütü üyeleri silahlı bir eyleme katılmadıkları için 10 saatlik bir savcılık sorgusu ve son sürat geçirilen bir mahkeme sürecinin ardından, pişman olmadıklarını üzerine basa basa söylemelerine rağmen pişmanlık yasasından faydalanarak serbest bırakılıyor.
Ergenekon terör örgütü üyeleri silahlı bir eyleme katılmadıkları halde, aylarca hakim karşısına çıkacakları günü bekliyor, bu süre zarfında tutuklu bulunuyor.
Şimdi soru şu: Ergenekon üyesi olmak, PKK üyesi olmaktan daha mı ağır bir suçtur? Bakınız, muallakta olan tüm soruları da en kötümser gözle gözardı ettiğim, Ergenekon’a terör örgütü, yukarıda saydığım iki insana direkt terör örgütü üyesi dediğim, hatta PKK gibi bir canavarla yanyana koyduğum halde bu eşitliği saylayamıyorum. Ancak hukuk neredeyse birbirisinin aynı iki olay karşısında neden iki farklı şekilde işler, kim izah edebilecek?
Daha da genişletelim fotoğrafı. Bu ülkede bildiri dağıttığı ve sol bir örgüte mensup olduğu için gözaltına alınan, işkence gören, aylarca hapishanede tutuklu olup, bir kez bile hakim karşısına çıkarılmamış gençler var. Gözaltında ölen insanlar var bu ülkede. Bu insanlara isnat edilen suç örgüt üyesi olmak. Bakınız, “üyesi olmak” diyorum. Yani silahlı eyleme katılmadıkları ortada.
Şimdi siz bu adamlara şunu mu diyeceksiniz; atıyorum işte, EHCH/C örgütüne üye olduğunuz için suçlusunuz lan, bak işte, efendi gibi PKK’lı olsanıza?
Kimse bana ama o adamları tutuklasaydık kimseyi dağdan indiremezdik demesin arkadaşım. Hukuk herkese aynı işleyecek. Sen aynı koşuldaki herkesi serbest bırakmıyor, bırakamıyorsan kimseyi serbest bırakmayacaksın. Hukuk budur! Adalet budur!
Hamasetse hamaset, kanıma dokunuyor işte…
Her zaman söylüyorum bu ülkenin en büyük sorunu yargıdır. Bağımsız ve tarafsız bir yargı olduğunda demokrasi açılımı kendiliğinden olacak. Tam bağımsız bir ülke için direnen ve tek suçu yargıya inanmak olan insaları kominist diye yaftalayıp idam ettirenler şimdi neredeler? Yargı neden hükümetle ortak çalışmakta? Durup dururken hepimizi ırkçı yapmak ne zaman yargının görevi olmuş? O kadar çok soru varki…
yazıda bana garip gelen bi kaç husus var. yazdıklarının doğru yada yanlışlığında değilim benimkisi kafamdaki sorulara cevap bulma gayreti şimdi benim kafamı kurcalayan ilk husus
***ilk önce şunu söyliyim pkk lılara yapılan karşılama hakkatten yanlış ve en sakin bi insanı bile çileden çıkaran görüntüler vardı
***ama şunu unutmayalım dağdan inen herkes suçlu değil yani ilk başta “”ZANLI””lar (ha bu benim hoşuma gitmiyo ama kabul etmemiz gerkeiyo)
*** biz diyoruz ya bunlar zanlı tamam ergenekonda yargılanlarda zanlı peki bunlara yapılanlara tepki gösteriyoruz da niye ergenekon zanlıları için yürüyoruz ee insanlar silivri de gösteri düzenlemedi mi hayır bu insanlar suç işleyemez onlar bizim canlarımız demedi mi
bu örnek size uç nokta olarak gelebilir ama işin aslı böyle
ikincisi “pişmanlık yasası” bir kavram bildiğim kadarıyla yani illa ben pişmanım demeleri gerekmiyo ki devlet elindeki kayıtlara bakar bi vukuatı yoksa kişinin bi itirafı da yoksa zaten salması gerekmiyo mu yani elinde bi delil olmadan onları tutmak bundan sonra incek olanlarında önünü kesmez mi
üçüncüsü ergenekona üye olmak pkk ya üye olmak kadar kötü mü diyosun eğer ergenokon bi terör örgütü olduğu kesinleşirse tabiki kötü değilmidir ya ne olacak ekö daha az insan öldürdü onlar daha iyi mi dencek . terör örgütünün daha iyisi daha kötüsü mü olur.
Mu1907: Bu insanlar için sınıra seyyar mahkeme kuruldu. Gelir gelmez serbest bırakılmaları için. Mesele Ergenekon filan değil, içinize siniyorsa siner, sinmiyorsa sinmez…
bu insanlar çatışma esnasında ya da baskında “teslim ol” çağrısına uyarak silahlarıyla teslim olmadılar. Bunlar, TC nin bir ada hapishanesinde tecrit koşullarında [!](nasıl tecritse örgütü eskisinden daha rahat yönetiyor güvenlik altında)hapis cezasını çekmekte olan terör örgütü başının talimatlarıyla Kandilden yola çıkarak geldiler. Örgütün dağ kadrosunun kıyafetleriyle geldiler. Ellerinde Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, TBMM Başkanı’na vermek üzere geitrdikleri mektuplar vardı. Pişmanlık bildirmediler (ki önemi yok) ama dağ kadrosunun kıyafetleriyle ayaklarına gelen mahkemeye çıktılar. Burada iki durum söz konusu:
1- Bu isimler çok önceden yapılan görüşmelerde belliydi ve silahlı eyleme katılmıdıkları zaten biliniyordu. Mahkeme bu yüzden hazır evrak üzerinden tahkikat yaptı. Buna rağmen TCK kanununda yasadışı örgüt üyesi ve/veya yönetici olmak suçtur. Kişiler silahlı eyleme katılmamış olsalar bile bu suçun faili olabilirler. Pişmanlık yasasından mecburi yararlanma söz konusu olsa dahi bu tutuklanmalarını engellemez. Demek bu kişiler yönetici değil, üye değil. Dağa çıkmış yardım yatakçı falan. Kaçma şüphesi yok. Delil yok, karartma ihtimali yok. Suç yok. Ama savcılık iddianame hazırlayacak ve mahkemeye tutuksuz çıkacaklar.
ya da 2- bizlerin bilmediği bir anlaşma söz konusu, yani devlet ile terör örgütü bir yazılı olmasa bile sözlü anlaşma yapmış. Bu isimler çok önceden yapılan görüşmelerde belliydi ve silahlı eyleme katılmıdıkları zaten biliniyordu. Mahkemelerde bu meclis izni olmadan yapılan ikili görüşmelere alet olmuşlar. Bu durum sonunda beraat kararı çıkar ise (ki çıkacak) daha önceden yargılanmış ve hüküm alıp cezasını yatmışlar dahil olmak üzere, tutuklu-tutuksuz yargılanan terör suçluları ve çete suçluları EMSAL karar olarak bunu alıp yargılamayı durdurtabilecek + hüküm yemişler tahliye olacak + cezasını çekip çıkmışlar ise hak iadesi yoluna gidebilecekler. Yani kısmi af hatta geniş kapsamlı bir affın yolu TBMM kararı ile değil mahkeme kararı ve Yargıtay onayı ile gelecek. Bir çok kişi için AİHM ne taşınabilecek (iç hukuk yollarını tüketmeye gerek kalmayacak+zaman aşımına kurban gitmeyecek) bir hukuki süreç kendiliğinden ortaya çıkacak.
Açıkcası ben son yıllarda değişen kanunları bilmiyorum pek. Ancak bu dediklerim uluslararası hukukun mutlaka kabul edeceği bir durumdur. Ve büyük ihtimallle bizim kanunlarımız bu siyasi sürecin getireceği hukuki sonucun önünde bir engel teşekkül etmez. Akp bir taşla iki kuşu vurur. Her zaman ceplerinde duran ama dile getiremedikleri kısmi/genel af konusu bir mahkeme kararı ve üst mahkeme onayı ile zaruri hal alır. Meclisde mahkemelerin önünü açmak için gerekli düzenlemeyi kolaylıkla yapar.
Al sana hukuki komplo teorisi. Tüm hakları ban aittir.
*** aslında yargılanmanın bu kadar kısa sürede olması insanın aklında problem yaratan kısım
*** bende çok ayrı muhabbetlerde sürekli(eleştirdim yapılanları ama bi yandan da empati yapmaya çalışıyorum
*** yani hükümet zaten içeriği tam doldurulmayan süreci bu olayla yüzüne gözüne bulaştırdı
*** fakat ben yazının tamamından sanki birine yapılan hatadan başkasını aklama düşüncesi anladım gibi de
*** yoksa kimin nasıl içine siner ki bu olaylar
Mu1907 herhangi bir tarafı kayırmak gibi bir amacım yok. Zaten o yüzden iki farklı, hatta tamamen farklı kanattan örnek vermeye gayret gösterdim. Ama madem konu açıldı, Ergenekon meselesine de iki çizik atalım.
ergenekon diye bir örgüt var mıdır? Adından emin değilim, ancak kesinlikle vardır. Gayriyasal amaçları var mıdır, muhakkak ki vardır. Mustafa Balbay bu örgütün üyesi midir? Öznel yorumların kıymeti var mıdır, zannımca yoktur ama kesinlikle üyesi değildir. Ancak dağdan inen terörist kurulan seyyar mahkemede jet hızıyla serbest bırakılıyorken, aylardır mahkemeye çıkmayı beklemesi ve bu sırada tutuklu bulunması reva mıdır? Kesinlikle değildir. Ötesini tartışalım isterseniz?
bir bilgi yanlışını düzeltelim.
habur’dan türkiye topraklarına giren barış grubundan sadece 8 pkk’li vardı.kalan 26 kişi ise birleşmiş milletler mahmur kampında mülteci konumundaydı.bu gelen 26 kişinin içinde çocuklar ve yaşlılar da vardı.bir kez daha söylüyorum bu 26 kişinin örgütle bir ilişiği yoktur.sadece 90ların başında şırnak,hakkari illerinin sınıra yakın kesimlerinde yaşanan karmaşadan ötürü kuzey ırak’a kaçmışlardır.98’de olaya bm müdahil olmuştur ve bir mülteci kampı inşaa edilmiştir.kampta şu anda 12bin kişi yaşamaktadır.yaşayanların çok büyük bir kısmı türkiye cumuriyeti vatandaşıdır.
http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=24&ArticleID=1154911&Date=27.10.2009&b=Memlekete%20benzemiyor%20col%20gibi%20bir%20yer%20burasi
lazQali
“bu siyasi sürecin getireceği hukuki sonucun önünde bir engel teşekkül etmez. Akp bir taşla iki kuşu vurur…”
demiş fakat bence kuş vuran varsa pkk-dtp siyasetidir.
-bence emrivakiyi yapan ve akp’ye golü atan pkk olmuştur.akp işin böyle gelişeceğini hesaplamıyordu.benim kanaatim akp öcalan’ın imralı’dan ortaya attığı “barış grupları” projesini ciddiye almadı.öyle bir grubun türkiye’ye gelmeyeceğini öcalan’ın ve örgütün blöf yaptıklarını düşünüyorlardı.iş ciddiye binince yani kandil’den ve mahmur kampından gelen grubun türkiye’ye geleceği açıklanınca akp bu sefer “zaten karşılama sönük geçer” diye kendini kandırmaya çalıştı.
çünkü bence dtp’nin 1 eylül’de diyarbakır’da ve van’da beklenenden az bir kalabalık toparlayabilmiş olmasını yanlış analiz ettiler.halkın kendilerine kaydığını düşündüler ama yanıldılar.
-provokasyon deyin,arsızlık deyin ne derseniz deyin;
o gün habur’da cizre’de ve diyarbakır batıkent meydanında toplanan kalabalık toplamda 400bin’in üzernde bir kalabalıktır.bu çok büyük bir rakamdır.
-bu görüntüler yaşanırken aynı gün akp; tayyip erdoğan,abdülkadir aksu,hüseyin çelik ve cemal kaya ile bölgede en güçlü olduğu illerden birisi olan ağrı’ya çıkartma yapmıştı.fakat akpliler o gün ağrı’da 10bin civarı insanı zor toparlayabildiler.cemal kaya,hüseyin çelik ve abdülkadir aksu kent turu atmak istediler fakat halk tarafından ciddi protestolara maruz kaldıkları için turun daha başında otellerine döndüler.akp diyarbakır,tunceli,van,hakkari gibi kentlerde yapmayı düşündüğü “açılım mitinglerini” belirsiz bir tarihe erteledi.
-tecrit ettikleri ve gündemi pek iyi takip edemeyen öcalan dahi tayyip erdoğan’ı ve kurmaylarını stratejik olarak yenilgiye uğrattı.akp açılım süreci konusunda tutarsız bir pozisyona düştü.hem de akp’ye “sen ne yaparsan yap,örgüt silah bıraksa dahi siyasi çizgimiz tasfiye olmaz,öyle sen dedin diye iki hak verdin iki bölüm açtın diye halk tarikatlara kaymaz” mesajı net bir şekilde verildi.
o değil hücredeki apo bile bunlara stratejik üstünlük kurdu;
peki ya mesela kıbrıs müzakarelerinde rumlar bizimkilere neler yapıyorlardır?
yemin ederim korkuyorum….
mesela bu mahmur kampı olayını eminim çoğu kimse bilmiyodur
işte bizim yanıldığımız kaybettiğimiz nokta herşeyi refleksel düşünüp karar veriyoruz
sadece duygularımız hissiyatımızla haraket ediyoruz
gri adam değil bizim için ya siyah olcak ya beyaz olcak ya bizden olcak ya düşman
amacım kesinlikle pkk lı yı savumak değil ama asalım keselim yakalım la olmuyo bu iş
30 senedir bizim verdiğimiz gencecik şehitlerimiz ortada
ee bu şerefsilerin şimdiye kadar en az 25 bin ölüsü var istihbarat bilgilerinde örgüt de silahlıaktif militan sayısının sayısının 5-6 bin olduğu söyleniyo e o zaman şimdiye kadar kafadan 5 kere bitirmemiz lazımdı bu meseleyi
işte bu düşünceyi yukardaki mahmur olayındakini gibi arada suçsuz insanların da olabileceğini söylüyünce taaak oluyosun akepe ci dtp ci
ne zaman olcak şöyle bu mesele olsun diğer demokratik adımlar olsun özgürlükler olsun hakkatten hakkını vererek çözmek isteyen bi siyasi irade
ne zaman hakkatten karşıdakini dinleyip aynı kanıda olmasakda hoş göreceğimiz
çook umutsuzum laaan
ne zaman çıkcak bi daha da erik le kiraz ne zaman gircez bi daha denize havalar soğudu grip virüs domuz da kötü beeselamlar..
benzetme yapmak istemiyorum ama geçen gün bir elevizyon programında (emin şirin’in avukatıydı galiba) kürt mevzusu tartışılırken “kürtlerin bu ülkede hiç bir problemleri yok, cumhurbaşkanı, başbakan bile olabiliyorlar” tarzında yaptığı hödükçe açıklamadan hemen sonra teslim olan pkklılar için aynen senin söylediklerini dillendirdi..
adam ne kadar hödük olsa da, düşünmeden edemiyor insan tabi ki.
şimdi, söylediğin şey; “herkese yapılan kötü muamele, aylarca bekletme, günler süren gözaltı süreleri onlarada yapılsaydı” demek saçma geliyor bana..
ben şahsen, böyle bir adalet istemiyorum. herkese yapılan yanlış banada yapılsın tarzında bi adalet beklentim yok. sokmuşum öyle eşit adalete.. mesela ben, yarın bir gün senide örgüt üyeliğinden aldıklarında “vay amına koyim, neden dea’ye kötü muamele yapmadınız, neden mahkemeye çıkarmak için aylarca bekletmediniz” gibi bişeyler diyecek kadar kanıma dokunacak bişeyler hissetmem.
yok eğer pkk’lılara yapılan bence doğruydu, ergenekon sanıklarınada böyle davranılsaydı diyorsan, bence haklısın. (her ne kadar teslim olan pkk’lılar ergenekondan alınanların yanında kedi gibi kalsalarda..)
ama işte darbe anayasasıyla yönetilen ve darbe anayasasının değiştirilmesine ülkemizin “en çağdaşlarının” engel olduğu türkiyemizde, hukuktan, adaletten bahsetmek zaten komik… gücü yeten yetenedir. saydığın isimlerin düne kadar gücü yetiyordu, şimdi yeni gelen gücü yetenler, bu gücü yeten yetene düzenini kaldırmak iddiasıyla gücünü kullanarak eski gücü yetenleri bafiliyor.
…
pkk ile ergenekon birbiriyle neredeyse aynı olaylar değil. birisinin üyeleri senin ülkeni yöneten insanlarken, diğerinin üyeleri o insanların verdiği silahla seninle silahlı mücadeleye giren insanlar. ayrıca saydığın isimlere direk ergenekon üyeleridir demenden, ergenekon diye bişey yok diyen odunlardan olmadığını anlıyorum.. ee ergenekonu anladıysan, pkk’yıda içine alan bi örgüt olduğu için gözaltı süreleride büyük oluyor perspektifinden bakabilirsin. -şaka.-
(aslında türkiyede adaletin ne halde olduğunu görmek istiyorsak tsk’ya bakmamız gerek. kışla dibinde füzeyle ölen kız çocuğu, eline talim bombası tutturulan asker, mke damgalı sahipsiz el bombaları, albay imzalı darbe planları vs ve ortaya dökülen; hiç… neyse m.s. 2010 yılı olmuş olsa da, bunlarında hesap verdiği günleri göreceğiz galiba.)
şimdi türkiyede zaten adaletten ve eşit adaletten söz edilemeyeceğinin bilincinde olan insanlar olarak. olaylara ayrı ayrı yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum.
yani pkk’lılar geliyor ve ne yapmalıyız?
gelenler dediğin gibi pişman olduklarından veya örgütten kaçıp gelen insanlar değiller. barış gurubu olarak geldiklerini söylüyorlar.. yani, “devlet gücünü göstersin bu ibnelere, EHCH/C militanlarına yapılan muamele bunlarada yapılsın” şeklinde bi yaklaşım yanlış olur.
bu tarz bi şeyi zaten TR, 1997’de, bugünki gibi aynı şekilde gelen pkk barış guruplarına yapmıştı. her teslim olanı (arzuladığın adalete uygun olarak) günlerce gözaltında tuttu, sonra bi ara mahkemeye çıkardı ve bi kısmına serbest bıraktı, bi kısmına 10 yıl, bir kaçına 5 yıl, bazılarına ömür boyu hapisler döşedi.
değişen bir şey var mıydı? hayır.
yani mevcut hukukunla bu olaya yaklaşmak öküzlük olur. ama şunu diyebilirsin, “yahu kardeşim, adamlar teslim olmadan önce yasal düzenlemeler yapılsaydı.”
işte buna eyvallah derim. ama şu diyeceğimide cebimde tutarım ki, bu yasal düzenlemeleri yapmak bu muhalefetle, yargıyla, a.yasa mahkemesiyle ve en önemlisi faşo damarları her an kabarmaya hazır milletimizi kıvama getirmeyle uğraşarak sittin seneyi bulurdu. ama yinede yapılsaydı keşke tabiki..
son olarak, kanına dokunması normal çünkü sende bu ülkenin güzide öğretmenlerinin, güzide müfredatının elinden geçtin…
zor biliyorum. bu aralar, çevremde ve özellikle mizah dergilerinde daha net görüyorum bunu. iktidar olana “helal olsun” demek zor iş..
varsa helallik bişey, ya sessiz kalınır, ya işin noksanları dillendirilir, ya da taşşağa vurulur.. huyumuz kurusun.
birkaç gün önce ifade etmeye çalıştığım mahmur kampı konusunun,cumhuriyet gazetesi yazarı deniz kavukçuoğlu tarafından daha detaylı şekilde ele alındığı bir yazı.
http://www.yeniortam.org/dkvk51.html