Metin Lokumcu’nun Katilleri’ni Unutmayacağız!
Bir ülke hayal edin. Bu ülkenin, ileri demokrasiyi diline pelesenk eden, demokrasinin yıldızı bir başbakanı olduğunu da… O başbakan Kuzey Afrika’da çıkan olaylara “halkın sesine kulak vermek gerekir” desin. Kankası Kaddafi’yi bile, Batı’nın baskısıyla yerden yere vuruversin. Bu başbakanın partisinin iktidarın en güçlü adayı olarak girdiği bir seçim hayal edin. Bu başbakan seçim için yaptığı onlarca, yüzlerce mitingde, karşısındaki binlerce, onbinlerce insana mezhepleri yuhalatsın, siyasi rakiplerini düşman, kendisini eleştirenleri darbeci, protesto yapanları illegal örgüt olarak göstersin. Polis müdahalesiyle ölen emekli bir öğretmen olan Metin Lokumcu için “Biri ölmüş, üzerinde durma gereği duymuyorum” diyebilsin. Gözleri Muaviye baksın ama dilleri Ali söylesin, kulakları ise alkıştan başka hiçbir şey duymasın. Duyma gereği hissetmesin. İnsani hiçbir değeri olmasın, kalmasın… Ve çıksın “biz tüm ülkeyi, tüm vatandaşlarımızı kucaklıyoruz” diyebilsin.
Aklı başında bir ülkede yemez di mi? Bence de yemez. Halkı kin ve düşmanlığa sevkeden bir başbakan aklı başında bir başbakan olabilir mi? Bence de olamaz. Sempatizanlarının öldürülen 54 yaşındaki bir emekli öğretmeni düşman, kellesi alınması gereken hain bellediği bir coğrafya… Aklı başında bir coğrafya olabilir mi? Bence de olamaz.
12 Haziran seçimlerine 10 gün kaldı. Aklı başında bir ülke olabilir miyiz? Bence de olamayız.