Moleskine fetişizmi
Oldum olası kırtasiye ürünlerine zaafım var. Çocukluğumun en güzel anlarından birisi okulun başlamasına birkaç gün kala dedemle birlikte gittiğimiz kırtasiyede defter, kalem, silgi gibi olmazsa olmazlardan başlayıp çeşit çeşit not defterleri, ilkokul çocuğundan ziyade bir büronun ihtiyaçlarını karşılayacak ıvır zıvırlar, muhakkak bir ece ajanda, sırf sınıf arkadaşlarıma gasp şakası yapabilmek için maket bıçağı gibi birçoğunun o an için lüzumsuz olduğunu bildiğim ürünleri almak için sonsuzmuş gibi gelen kredimi kullanmak. Dede şunu da alalım‘lı cümleler ile envai çeşit şey yüklenmek. İnanılmaz bir haz. Şimdilerde de küçük bir kırtasiyeden Office 1 Superstore gibi devasa mağazalara terfii eden, karşı koyulamaz bir keyif.
Uzun zamandır yanımda taşıyabileceğim bir not defteri alma niyetindeyim. Küçük ve sade olmalı, kapağı karton değil de mümkünse deri olmalı, kağıdı kaliteli olmalı gibi bir konfigürasyon hazırladım kendime. Herhangi bir kırtasiyeye ya da bir mağazaya uğrayacak kadar elzem bir ihtiyaç değil elbette. Evin her köşesi promosyon ajandalarla, olmadı müsvedde kağıtlarla, o da olmadı bembeyaz a4 kağıtlarla dolu zaten. İlaç reklamı sarmış küçük kağıtları, post-itleri saymıyorum bile. Ama doymuyorum kağıda, illa ki daha çok olacak.
Neyse, geçenlerde Beşiktaş Kabalcı’ya girdim. Not defterlerine bakarken tam da aradığım özelliklere, hatta daha fazlasına sahip bir ürün buldum. Siyah, yumuşak bir kapağı, bu kapağı gerektiğinde sıkı sıkıya kapatmak için lastik zımbırtısı, insanı bir an önce birşeyler karalamaya teşvik eden sarı sayfaları var. Hem de çeşit çeşit, boy boy…
Beğendiğim bir tanesini almak için niyetleniyorum. Neden sonra defterin markasına dikkat ediyorum: Moleskine. Üzerindeki ambalaj kağıdında “The legendary notebook of Hemingway, Picasso, Van Gogh” filan yazıyor. İşte bu aradığım sadelik, işte bu aradığım tarz diyorum kendi kendime. Van Gogh gibi adamım ya zaten, hey allahım…
En nihayetinde arkasındaki fiyat etiketine takılıyor gözüm. Bu küçük, tatlı not defterinin ederi 40 YTL. Küçük çaplı bir şok yaşadıktan sonra “lan bu moleskine de ne olaki?” diyor ve hemen olay mahallinden uzaklaşıyorum.
İnternetten araştırmaya başlıyorum ve inanılmaz derecede popüler, kendi kitlesini yaratan bir defter olduğunu öğreniyorum. İlk Moleskine Fransa’da üretilmiş misal, sene 1800’ler filan. Şimdi bir İtalyan markası ve dünyanın dört bir yanında garip bir defter fetişi yaratılmış durumda.
Türkçe kaynaklardan da fanatikleri olduğunu, hatta entellektüel camianın bu defterleri bir sınıf göstergesi olarak kullandıklarını farkediyorum. Tamam harika bir defter, tam da aradığım gibi, sade, gösterişsiz, kaliteli… Ama bir not defteri 40 YTL eder mi? İşte bu noktada bir marka, bir trend yaratmanın değeri ve bu trendin dilden dile efsane gibi yayılmasının ne kadar güçlü bir pazarlama aracı olduğunu düşünmeye başlıyor insan.
Neyse, kısa bir yazı olacaktı, haddinden fazla uzattım. Dilden dile pazarlamaya bir katkı da benden olsun, doğum günümde bana bu defterden almayan top olsun!
Yılbaşına doğru 2 al 1 öde gibi kampanya yapıyorlar, bir ufak boyları daha ucuz oluyor. Bir keresinde rastlamıştım.
Bu fetişler bitmez. Bir de buna şimdi rotringle , adelle falan yazılmaz , “cross” falan almak lazım. Onunda “ömür boyu dünyanın heryerinde garantisi vardır” çekiciliği var mesela.
İstiklal caddesi , odakule’nin karşısında bir dükkanın camından içeri “kızaran tavuklara bakar gibi” izlerim bunları. Böyle mürekkepli kalemler falan olur.
ben buraya bir yorum yapmistim kaybolmus yahu, admin akilli olsun.
al bu baska bir versiyonu
http://en.wikipedia.org/wiki/Ipod
genel bi adini koy sunun arkadasim
http://en.wikipedia.org/wiki/Consumerism
bunun da kardesi var
http://en.wikipedia.org/wiki/Commercialism
sorun nedir doktor bey, yasayacak miyim?
http://en.wikipedia.org/wiki/Affluenza
benim de şarküteri zaafım var, okullar açılmadan babamla gidip salam, sucuk, sosis aldırırım. geçen de gene tam acılı meze arıyordum, istediğim gibi bir şey buldum : “yandım hacer” pastırmalı, kaşarlı, acılı bir meze..ama gel gör ki kilosu “40 ytl”..hikayeden buna benzer bir tat aldım..
“doğum günüm de” degil “doğum günümde” olacak sayin yazar kisisi. Gecen sene bu zamanlar ben de ufak bir not defteri aldiydim, cuzdan kadar olanlardan hani, telli oluyor ya. Boyle manyak birsey degil, 1.5 ytlye aldim sadece. Sirf aklima gelip de sonradan unuttugum seyleri not almak icin, hani yazi konusu falan cikar hesabi belki.
Sonra kis bitti, yaz geldi, tisort pantolon gezerken nerene sokarsin, sislik yapiyor, evde bir yerlerde duruyor simdi. Hava biraz daha sogusun da, tekrar tasimaya baslayayim ben onu…
Dellez kişisi,
Senin bu düzeltme aşkının ızdırabını ne yapacağız bilemedim.
Dea kişisi,
Oha lan ben kendime harcamıyorum 40 ytl.
“The legendary notebook of Hemingway, Picasso, Van Gogh”
Zengin ve enayi olsam, anında atlardım bu cümlenin üzerine. Pazarlama dediğin böyle olur (:
Çakmaları vardı Kabalcı’da. Ama sert kapaklıydı. Beğenmedim o yüzden. Gerçi o da 20 küsur YTL idi yanılmıyorsam.
Yumuşak kapaklı bir not defteri arıyorum arkadaş, bu kadar zor mudur?
Sözüm olsun lan Dea.
Amaaaa;
Artık şu kartvizit işini bi noktala Allah aşkına. Bak Allah’ ın adını veriyorum.
Ece Ajandaları konusunda da bu tip bir saplantı var sağımda solumda. Bi de kokulu silgiler vardı zamanında. Arı maya desenli filan. Kanser ediyor diyorlardı. Yenilebilen boyaları es geçicem ama. Neden yiyorduysak artık a.k?
yok artık deacıgım…:) pazar pazar bana bu defterleri gösterip umdugunu bulamayınca, bi yazı yazıyım da kalıcı olsun dogum gunumde hatırlayan bir kahraman cıkar mı dedin naptın? 🙂 merak etme ben sana tam istedigin tarzda bir defter hazırlıcam 😛 “The legendary notebook of Dea”
hahah yok yahu, ben içten pazarlıklı birisi miyim? aşkolsun 🙂
aman almayın ahali, bir deftere bu kadar para verilmez… eğer doğumgünü hediyesi derdine düşerseniz, size nokta atışı hediyeler seçebilirim, ama bu defter değil 🙂
Arı maya silgileri denince akla ilk Umut Sarıkaya geliyor artık 😀
Erkek: “Hatırlar mısın eskiden arı mayalı silgiler vard, çok güzel kokarlardı.”
Hatun: “aaa evet nerden aklına geldi, süper yaaa.”
Arı maya silgileri sahibi:”Ulan sayemde ne sikişildi be.”
alalıımm sana bi eee pc eksik olsuun bu zıvarta
Sonunda Moleskine’me kavuştum 🙂
🙂 yakışır…
kkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk