Ne işin var?
Saraçoğlunun o boş koltukları bile heyecan verir insana. Zaman zaman unutulmaz omuz omuzaları, zaman zaman da çekilen çileleri, dökülen gözyaşlarını anımsatır bizlere.
Bir ömür boyu edindiğin birçok dostunun “ne işin var” soruları sonrası bir hafta sonunu daha o stada ayıracaksındır. Öğlen saatlerinde, artık gelenek haline gelen, bir hafta gitmesen özleyeceğin, maç olmadığı günler gittiğinde tanıdık yüzleri aradığın o buluşma mekanındasındır.
Kapıdan içeri girerken muhabbetin rengi kendini belli eder. Herkes hayata dair konuşmaya, paylaşmaya başlamıştır çoktan. Ortak payda olan Fenerbahçe bestelerle dillerdedir. Herkese teker teker selam verilir, özlemişsindir hepsini.
Birçoğuyla hafta içi de buluşmuşsundur ama, herkesin sarı lacivertlerini çekip birarya gelmesi apayrıdır senin için. Hepsi senin dostundur. Bilirsin ki onlar, hüzünlüysen seni dinleyen, mutluysan senle gülen, paraya sıkıştıysan esirgemeyen, zaman zaman senin ailen… Fenerbahçe aslında sadece aracıdır bu noktada. Ona olan sevgimizin tek karşılığını bizi biraraya getirerek verir Fenerbahçe.
Saatler şölene yaklaştığında son yudumların ardından yola düşülür. Yolun sarı laciverti, heyecanı yavaş yavaş arttırır. Stadın etafı ayrı bir güzeldir. Ne de olsa sarı lacivertin kalbidir saraçoğlu. Stadın yanında yenilen yemekten ve selam verilen eski tanıdıkların ardından turnikelerin yolu tutulur. Turnikelerden geçmeden başlayan ve daha iki hafta önce orda olmana rağmen özlediğin tribünlerin o görüntüsü sevindirir seni. Yine yalnız değildir Fenerbahçe. İçeri girip de basamaklardan çıkmaya başladığında herşey çok daha nettir gönlünde. Hep sorulan “ne işin var” sorusunun cevabıdır karşındaki.
Artık maç başlayacaktır. Takımlar sahada, tribünler dolu… Tek eksik vardır… Omuz omuza…
90dk ardından sevinçle ya da hüzünle ama, haftaya görüşmek üzere vedalaşılır dostlarla. Yavaş yavaş dolan o koltuklar hızla boşalır. Anılar defterine bir sayafa daha eklenmiştir. Artık ayrılma vakti gelmiştir. Saraçoğlu’nun o boş koltuklarına bakarken akılda sadece omuz omuza kalmıştır. Ne de olsa, saraçoğlunun o boş koltukları bile heyecan verir insana..